Dr. Musa Albukrek
Konuya girmeden önce, önemli bir noktaya değinmek istiyorum. İçgüdü sözcüğü, sanki kontrolsüz, irade dışı oluşan bir davranışı gibi algılanabilir. Böyle bir yanılgıya sebebiyet vermemek için, içgüdü sözcüğü yerine dürtü demek daha isabetli olur. İçgüdü veya dürtüde iradi kontrol mevcuttur. Bazı tanımlarda, içgüdü irade dışı bir davranış olarak tarif ediliyor. İrade dışı harekete refleks denir: refleks, bir uyarı karşısında, beyin korteksinden geçmeden oluşan, bilinçsiz bir reaksiyondur. İçgüdü veya dürtü ise içten gelen ama irade ile önlenebilen kuvvetli bir uyarıdır.
Örneğin, insan aç da olsa yemeyebilir, kızgın olsa da muhatabına el kaldırmayabilir, arzuladığı kişiye de yaklaşmaktan kendini alabilir, içten gelen şiddetli isteğe rağmen. Konumuzun devamında sadece dürtü sözcüğünü kullanacağız.
Kanımca, insanın temel olarak nitelendirilen kendini koruma, beslenme ve üremenin dürtülerinin yanı sıra, sahiplenme, geliştirme, aidiyet, tapınma ve sanatsal dürtüleri de vardır.
Geçen asra kadar hor görülen hayvanlarda da, bu dürtülerin çoğu mevcuttur. Kendilerinde üç temel dürtünün varlığı herkesçe malûmdur. Kedi, toprağa işemek suretiyle kendi sahasını tespit edip, orayı korur, böylece toprak parçasını sahiplenir.
Geliştirme dürtüsüne gelince, karga cevizi havadan yere atarak kırar ve yer, çıkmak istediği bir balkona, sarmaşıktan ilmik yaparak sarmaşığı merdiven gibi kullanır. Maymun, bir dal parçasını sahiplenerek, arı kovanını deşer. Demek ki maymun da inisiyatifi ile alet kullanabilmektedir.
Aidiyet dürtüsüne bir örnek verecek olursak: kurtlar, köpekler, filler, sürü halinde, bir gruba ait olduklarını hisseder; uzaklaştıklarında o grubu ararlar. Demek ki, insanlarda olduğu gibi, hayvanlarda da aidiyet duygusu bulunur.
Geriye kalan tapınma ve sanatsal dürtüler henüz ispat edinmeseler de, sahibine aşırı bağlı köpeklerde tapınma ve denizin dibinde, kumda geometrik şekiller çizen balıkta sanatsal dürtülerin izine rastlanmaktadır.
Çok ilginçtir ki insanda mevcut sekiz dürtü rant peşinde olanlar tarafından kolayca sömürülebilmektedirler.
Kendini koruma dürtüsüne örnek olarak Amerika’da serbest silah satışı gösterilebilir. Besleneme dürtüsünün sömürülmesine gelince, sağlıksız gıda reklamları ve sorumsuzca sunulan diyet çeşitleri iyi birer örnek oluşturur. Üreme dürtüsüne verilebilecek en yaygın örnek ise porno ticaretidir.
Sahiplenme dürtüsü: İnsan mal sahibi olmayı sever. Elindeki ile yetinemeyen, ‘açgözlü’ insanoğlu, reklamlara kapılıp gereğinden fazla mala sahip olmak ister, edindiği ile yetinmez; zira “mal canın yongasıdır.”
Geliştirme dürtüsü: Her an yeni telefonlar, arabalar ve benzeri eşyaların, zorunlu bir ihtiyaç olmaksızın, teknolojik gelişime kapılıp yenilenmesi.
Aidiyet dürtüsünün sömürülmesine en basit örnek futbol fanatizminin körüklenmesidir. Değişik sahalarda da aşırı aidiyet dürtüsünün nelere mal olabileceği bilinmektedir.
Tapınma dürtüsü de zaman zaman kötüye kullanılmıştır. Orta Çağ’da yüksek meblağlarla satılan “cennetin anahtarı” buna örnektir.
Sanatsal dürtünün sömürülmesi ise, ticari resim müzayedelerinde kendini gösterir.
İnsanların zaafından yararlanarak, dürtülerin sömürülmesi ile ilgili örnekler bir hayli çoğaltılabilir; bunu günlük hayatımızda izlemekteyiz.
Netice olarak temel dürtülerin yanı sıra, sahiplenme, geliştirme, aidiyet, tapınma ve sanatsal dürtülerin de varlığına şahit olmaktayız.
Dürtülerin kontrol altına alabilme erdemi, ailenin ve çevrenin sosyo-kültürel ortamında alınan eğitim, olgunlaşma ve zamanla geliştirilebilir.