Pazar akşamı İngiltere Lig Kupası finalinde Chelsea ile Manchester City karşı karşıya geldi. Gündeme, alınan sonuçtan çok, Chelsea menajeri Maurizio Sarri ile kalecisi Kepa Arrizabalaga arasında yaşananlar damga vurdu.
Derya Cerasi
Maçın normal süresi golsüz eşitlikle sona erdi. 15’er dakikalık iki uzatma sonucunda da gol gelmeyince penaltılara geçildi. Ancak ikinci uzatma devresinin son dakikalarında İtalyan menajer Maurizio Sarri, oyun içerisinde iki kez sakatlık geçiren kalecisi Kepa’yı değiştirmek ve oyuna Willy Caballero’yu almak istedi. Bu kararda Kepa’nın sakatlığı kadar Arjantinli kaleci Caballero’nun karşı karşıya kaldığı 28 penaltının 11’ini kurtarmasının da etkisi olduğunu düşünüyorum. Hatırlanacağı gibi, Louis Van Gaal 2014 Dünya Kupası’nda Hollanda’nın başında iken Kosta Rika ile karşılaştığı çeyrek final maçında, 119. dakikada Jasper Cillessen yerine Tim Krul’u penaltılar için oyuna sokmuş ve Krul kurtardığı iki penaltı ile oyuna büyük katkıda bulunmuştu. O dönem bu ilginç oyuncu değişikliği uzunca bir zaman konuşulmuştu.
Ancak bu seferki oyuncu değişikliğinde, her zamankinden farklı bir şey oldu ve Chelsea kalecisi Kepa oyundan çıkmak istemedi. Sarri ve yardımcısı Gianfranco Zola, Kepa’yı ikna etmeye çalışsa da, genç İspanyol iyi olduğunu, değişikliğe gerek olmadığını söyleyerek sahayı terk etmedi. Kepa penaltı vuruşlarında kurtarış yapmayı başarsa da, takımını galibiyete taşıyamadı ve Manchester City kupayı kazanan taraf oldu. Maçtan sonra her ne kadar İtalyan menajer Kepa’nın sakat olduğunu sandığını ve penaltılarda oynayamayacağını düşündüğü için değişiklik yapmak istediğini, aralarında bir yanlış anlaşılma olduğunu söylese de; oyuncu grubu ile menajer arasında, Sarri’nin verdiği sert tepkiler nedeniyle, bir mesafe olduğu çok net ortaya çıktı. Zaten kötü bir dönem geçiren, oynadığı son lig maçında yine Manchester City’ye 6-0 gibi ağır bir skorla yenilen ve bir maçı eksik olsa da altıncı sıraya gerileyen Maviler’de, bu tartışma Sarri’nin otoritesinin daha fazla sorgulanmasına neden oldu.
NE İLK NE DE SON
Aslında bu olay sahalarda, teknik direktör ile oyuncusu arasında yaşanan ne ilk ne de son tartışma olacak. 29 Aralık 2018 tarihinde oynanan Fulham – Huddersfield maçında da menajer Claudio Ranieri ile futbolcusu Aboubakar Kamara arasında bir gerginlik yaşamıştı. Kazandıkları penaltı için topu alan Kamara’yı uyaran ve vuruşu Mitrovic’in kullanmasını isteyen Ranieri, oyuncusuna laf geçirememişti. Üstelik, penaltı vuruşunu kullanan Kamara atışı gole çeviremedi. Fulham bu maçtan son dakikalarda bulduğu golle galip ayrılsa da; Ranieri sinirini göstermekten çekinmemiş ve maçın sonunda yaptığı açıklamada Kamara’nın kulübe, takım arkadaşlarına ve taraftara saygısızlık yaptığını söylemişti. Sonrasında zaten Kamara kiralık da olsa takımdan ayrıldı ve Yeni Malatyaspor’a transfer oldu.
Bir teknik direktörün oyun felsefesini veya belirlediği taktiği oyuncularına aktarması kadar onlarla olan iletişiminin de çok önemli olduğu kanaatindeyim. İngiltere’nin en önemli futbolcularından Paul Gascoigne, ‘Bobby Robson: Bir Menajerden Daha Fazlası’ belgeselinde ünlü teknik adam ile ilgili konuşurken şunları söylüyor: “Baba figürü diyebilirsiniz. Adam benim için olağanüstüydü. Sör Bobby’nin kanatları altında güvende olduğumu bilirdim; güvendeydim.” Sör Bobby’nin beraber çalışmadıkları dönemde bile haftada iki kez arayıp iyi olup olmadığını sorduğunu, aramadığı zamanlarda da birilerini gönderip kendisini kontrol ettiğini anlatıyor. Bir oyuncunun bir zamanlar beraber çalıştığı bir teknik direktör hakkında böyle konuşması oldukça etkileyici, hele ki bu oyuncu Gascoigne gibi bir karaktere sahipse, Robson’ın önemi daha da büyük hale geliyor.
Bir oyuncu, teknik direktörüne ne kadar inanıp güvenirse sahada kendisini takıma ve kulübe daha çok adayarak daha faydalı olacaktır. Fransız futbolcu Paul Pogba’nın Manchester United’ın eski menajeri Jose Mourinho görevden alınınca sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı sevinç mesajı, oyuncu – teknik direktör ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu gösteren, son dönemde yaşanmış bir başka örnek. Ole Gunnar Solskjaer’in gelişi ile performansı artan Paul Pogba, teknik açıdan daha faydalı bir bölgede görev yapıyor ve kendisini daha mutlu ve güvende hissettiği için de takımına daha fazla katkı veriyor.
Bundan sonraki süreçte tecrübeli menajer Sarri’nin oyuncuları ile iletişiminin nasıl olacağı ve bu olayın izlerini nasıl sileceği Chelsea takımının gidişatı ve belki de kendi kariyeri için de oldukça önemli olacak. Bakalım İtalyan teknik adam oyuncular ile iletişimini güçlendirip kötü gidişatı durdurabilecek mi?
