Birçok hapishanenin bahçe duvarı önünde kurşuna dizilenleri fotoğrafçılar, propaganda için kullanılmak ve gelecek nesillere aktarılmak üzere görüntülemekteydiler. Nazi Almanyası’nın ikinci en önemli ve korkulan adamı olan Heinrich Himmler, 25 Haziran 1942 tarihinde gizli polis ve SS subaylarına partizan direnişin yok edilmesi emrini vermişti. Bu talimat şöyleydi: “Düşmana yardım eden ailelerin erkekleri ve tüm akrabaları vurulmalı, kadınlar tutsak edilerek toplama kamplarına gönderilmeli ve çocuklar anayurtlarından koparılarak eski Reich bölgelerine yerleştirilmelidirler.” Ayrıca talimatta çocukların ırksal kökenleri için de bir rapor isteniyordu.
Bu talimatla toplananlar sayılıp, erkekler, çocuklar ve kadınlar olarak üçe ayrılmışlardı. Çoğu çocuk annelerinden zor kullanılarak alınmıştı. Ingrid ve Tim de zorla alınan bu çocuklardandı.
Fotoğrafçı Josip Pelikan ise saplantılı arşivcileri için bu korkunç olayları görüntülüyordu.
Hakim görüntü yüzlerindeki korkuydu.
Çocuklar bir incelenmeden geçirilip kategorilere ayrılmışlardı. Gerçek Alman kanı üzerindeki yüksek standartlara sahip çocuklar, az taşıyanlar, Slav ırkının izlerini taşıyanlar ve kesinle “düşük ırk” olan Yahudi çocuklar. Son grupta yer alan Yahudi çocuklara “hiçbir değer taşımayan” anlamında “Untermensch” deniyordu.
Çocukların tümü Alman subaylarca alınıp Umsiedlungslagere (transit kamp) götürüldüler. İçlerinde Ingrid ve Tim’in de olduğu çocuklar, transit kampta fazla kalmadılar. Eylül 1942’de çocuklar Himmler tarafından “iyi kan” rezervinin güçlendirilmesi amacıyla kurulan kurumlardan gelen “uzmanlarca” tekrar seçmelerden geçirildiler. Amaç ilk kategori dışında kalanların yok edilmesiydi.
Çocukların dudakları, dişleri, kalçaları ve cinsel organları incelendi ve fotoğraflandı. Yeniden kategorize edildiler. En üst iki kategoriye giren küçük çocuklar Reichsführer tarafından bizzat yürütülen gizli bir projeye verileceklerdi. Bunların arasında dokuz aylık Erika Matko da vardı.
Bu ve benzeri ayrımların yapıldığı bir dönem 1945’te devam etse de, Nazi etkisinden arınmak ve etkilerinin sona ermesi yıllar alacaktı. Bu denazifikasyon sürecinin, aslında bitmeyen bir süreç olduğunu söylemek mümkün.
***
Yahudi çocuklar ve ‘zayıf’ Alman ve Slav çocuklar deneylerle katledilirken, ‘iyi’ Alman kanı taşıyan çocuklar ise, ‘özel ırk yaratma’da kullanıldılar. 1945 yılı ile birlikte ise kimileri kurtuldu. Yıllar sonra tüm bu detayları bize anlatma şansını yakalayan ise, Holokost’ta kurban edilen milyonlarca masum Yahudi’nin arasında olmayan ve Hitler’in ‘Unutulan Çocukları’ kitabını yazan Ingrid Von Oelhafen ve Tim Tate’di.
Nazi etkisinin sona erdiğini de hala söyleyebilmiş değiliz.