Tibet aktarmalı İngiltere yolcusu: ÇEVGAN

Tarihte Farslardan, Selçuklulara çevgan spor dalı şu anda İngilizlerin en çok övündüğü sporların başında. Buyurun çevgan sporunun enteresan hikâyesine.

İgal MEVORAH Spor
15 Mayıs 2019 Çarşamba

Çoğu zaman Avrupa’nın Doğu dünyasından birçok şey kaptığını okur, duyarız. Gerek matematik, gerek tıp gibi konularda her zaman öncü olan Doğu medeniyetinin zekâsı burada da sınırlı kalmıyormuş. Editörümüz Vedat Levent “Bu hafta ana yazı sende” diye haber verdiğinde ne yazacağımı düşünmeye koyuldum. Açıkçası, futbol, şampiyonluk yarışı veya hakem hatalarıyla ilgili laf kalabalığı yapmaktansa ilginç bilgilerin peşine takıldım. Eski bir yazım olan, ‘Osmanlı İmparatorluğunda Spor’ adlı yazımın devamı niteliğinde bir yazı kaleme almaya karar vermiştim. İşte tam da o sırada karşıma ‘Çevgan’ çıktı. O zaman, Doğu’nun Avrupa’ya sadece bilimi öğretmediğini gördüm. Farslardan, Selçuklulara geçen bu spor dalı şu anda İngilizlerin en çok övündüğü sporların başında. O zaman, buyurun çevgan sporunun enteresan hikâyesine.

Farsçada sopa anlamına gelen çevgan, tarih kaynaklarına göre ilk olarak Pers İmparatorluğunda ortaya çıkıyor. Savaşçı erkeklerin o dönemde her an savaşa hazır olabilmesi için en önemli şey at binmeyi öğrenmesiydi. Fakat Persliler her gün at binmenin sıkıcı olacağını düşünüp, at binme eğitimlerine bir sopa ile bir de top ekliyorlar. İleride İngilizlerin övgüyle bahsedeceği ve birçok ünlü giyim markasına ilham olacak olan ‘polo’ sporu tam da MÖ 700 yılında Pers İmparatorluğundan soframıza geliyor. Tabii bu sporun asıl taşıyıcıları Yunanlılar oluyor. Yunan-Pers savaşları sırasında bu sporu öğrenen Yunanlılar kısa sürede bu sporu benimsiyor ve böylece çevgan Avrupa’ya yayılmış oluyor. Tabii ki günün şartları (ata binmenin önemi) bu sporun yaygınlaşmasında büyük rol oynuyor.

İsmini Tibetçeye borçlu

Peki ya isim? Polo ismi kökeni Tibetçeye dayanan ve top anlamına gelen ‘Bolo’ kelimesinden geliyor. Tabii bu sporun Tibet Dağlarına taşınması o kadar çabuk olmuyor. Yunanlıların benimsediği oyun, Doğu ve Batı Roma ayrıldığında bile devam ediyor. Hatta o kadar ki, Bizans İmparatorluğunun efsanevi kralı 2. Teodisius tam da şu an Sultanahmet Meydanı olan noktaya bir çevgan yani polo sahası kuruyor. Sonraki krallar da yanlarına ahırlar ekliyor. Senelerde bu şekilde akıp giderken Anadolu’ya genişleyen Bizans çevganı Türklere tanıtıyor. Tabii bu süreçte Perslerden Araplara da yayılan çevgan, Selçuklu İmparatorluğuna da yayılarak İslamiyet kültürünün içine giriyor. Halihazırda İslam devletlerindeki coğrafyalarda çok önemli bir yer tutan at binme kültürü, çevganı çok güzel şekilde tamamlıyor.

Tarihçilere göre, bu spor Büyük Selçuklu Devletine geçtikten sonra Osmanlı’ya kadar hatta Osmanlı’da bile imparatorların en büyük eğlencesi oluyor. Askerleri de hem eğlendiren hem de eğiterek formda tutan en iyi aktivitelerden biri olarak kabul ediliyor.

Kutadgu Bilig şartları

Çevganın ne denli önemli olduğunun tek ispatı bunlarla de bitmiyor elbet. İleride Tibetçeden ilham alacak olan ‘polo’, devletin bürokrasisini belirleyecek kadar ilerlemişti. Büyük Karahanlı Devletinin tarihinin yazıldığı ve ilk yazıtlardan olan Kutadgu Bilig’de yazdığına göre, devlet elçilerinin çevganda usta olma şartı aranmaktaydı. Karahanlı’dan doğuya gidildikçe Babürlülere ve oradan da Hindistan’a kadar yayılmış. Zaten kırılma noktası da burada olmuş. Zaman ilerledikçe, Osmanlı’da popülerliğini kaybeden çevgan yerini cirit atmaya ve okçuluğa bırakırken bu atlı-sopalı spor Hindistan’a sığınıp varlığını korumuş. Her ne kadar çevgan, 1500’lü yıllarda İran’a giden İngiliz elçisi tarafından kayıtlara alınsa da, 1800’lü yıllarda İngiltere’nin Hindistan’ı kolonileştirmeye başlamasıyla iyice İngilizlerin kontrolüne geçmiş. Oradan kendi ülkelerine getirilip götürülen insanlarla beraber çevganın yaklaşık 2500 senelik yolculuğu da dinlenmeye çekilmiş.

Her zaman sporda iyi olduğu söylenen Batı’nın polosunın -şu anda çok popüler olmasa da- Perslerden başlayan, Tibet aktarmalı İngiltere yolculuğu beni oldukça etkiledi.

Bundan böyle herhangi bir yerde polo görürseniz, benden bu yolculukta yer almış bütün kahramanlara selamımı iletin.

Çevgan-ı mahirlere selam olsun!