Naçizane bir sözcük koleksiyoneri ve hatırı sayılır sayıda kitap sahibi bir kitapsever olarak bu kitabı farklı bir ilgiyle okudum. İçinden kendim içim bazı değerli bilgiler topladım, bohçama koydum, mercimek tanelerimi de elime aldım, onları birer birer yere ata ata bilgi diyarında yürümeye başladım; dünyanın sayılı kütüphanelerinden ve kitaplıklarından geçtim. Kimisi zincirli kitaplıklardan oluşuyordu, kimisi de hareket eden kitaplıklardı, kimisi yıllarca denizde kalan gemilerin kitaplıklarıydı, kimisi de sembolleri ve göstergeleri işliyordu. Ben onların arasında gezedururken bir ‘eşekli kütüphaneciyle’ de karşılaştım. Onu da şöyle tarif ediyordu:
“Eşeklerin çektiği gezici kütüphaneler okuldan okula ve köyden köye gezerek, hevesli çocuklara kitaplar götürüyor.”
İşte buraya gelince kitaplarına ve kitaplarından edindiğim kişiliğine hayran olduğum ve bir gün tanışsaymışım nasıl da dost olurduk kim bilir diyebileceğim büyük bir ustanın aynı isimli romanı bana kuvvetli bir çağrışım müjdeledi: Fakir Baykurt’un ‘Eşekli Kütüphaneci’ adlı çok değerli romanı aklım geldi. Herkesin mutlaka okuması gereken, bu daracık sırtına Türk-Yunan dostluğunu, kitap sevgisini sığdıran değerli eser anılarımı nüksettirdi. İşte o anda tekrar yolumu bulmak için attığım mercimek tanelerine gerek kalmadı, Eşekli Kütüphaneci beni zaten evime sağ salim döndürür dedim kendi kendime, içim rahatladı.
Hem ‘Kitaplık’ hem de ‘Eşekli Kütüphaneci’yi okumanızı tavsiye ederim.
Gömülü Şamdan, Stefan Zweig
Büyük Usta Stefan Zweig’dan bu sefer ‘mistik ve dini’ bir novella (kısa roman). Yazarın dehası, ifade ettiği spiritüel hikâyenin içinde tüm cereyanıyla hayat buluyor, bizi düşünceden düşünceye, duygudan duyguya sürüklüyor. Yahudiler için kutsal sayılan imgelerden biri olan Menora’yı (Şamdanı) Orta Çağ’daki Konstantinopolis ile birleştirerek ve bizi, Bizans’ın krallarıyla karşılaştırarak masalsı bir rüyanın içinde gezdiriyor.
Novella yine birbirinden etkileyici psikolojik analizlerle gözlemlerle dolu. Bu da bizi romanı an be an hissederek yaşamamızı sağlıyor. Mesela bir kalbin okunuşuna tasvire bakalım:
“...sessizliğin karanlığında bile kalbin harflerini okumayı bilirdi.”
Ya da bir dost bir dosta nasıl bakar:
“Dostunun gülümseyen bakışlarında o huzur ülkesinde bahtiyarca yayılan ışığın yumuşak bir yansımasını görür gibi oldu.”
Bu değerli eseri okumanızı öneririm.
İkigai, Hector Garcia ve Francesc Miralles
İkigai olabilecek en önemli mesajı veriyor: “Hep meşgul kalarak mutlu olmak.”
Kitap boyunca ‘Hayatın anlamını’ sorgulayan iki çok değerli bilim adamından bahsediliyor. Birincisi Viktor Frankl ve onun ‘logoterapisi’ yani ‘Yaşamak için bir neden bulmak’. Diğeri de Mihaly Csikszentmihalyi ve ‘Kendimizi yaptığımız şeye kaptırarak ‘akış’ durumuna geçip bunu ‘haz, keyif, yaratıcılık’ süreci olarak adlandırmamız.’
Onun dışında çeşitli diyet tarifleri, Japon felsefesinin ve dini öğretilerinin değerli dersleri / mesajları ve çeşitli fiziki rahatlama hareketlerinin illüstratif görselleriyle bezenmiş değerli bir ‘farkındalık’ eseri.
Öneririm.