İYT konserinde müzik ile kahkaha bir aradaydı

Cenk ve Lizet Rofe, Türkiyeliler Birliğinin davetlisi olarak 1 - 2 Haziran’da Tel Aviv’de iki konser verdi. Etkinlikte Jojo Eskenazi ve Fani Bonofiel de iki bölümlük skeçler sundu.

Yakup BAROKAS Toplum
12 Haziran 2019 Çarşamba

1 Haziran’da, 400 kişinin tamamını doldurduğu salonda yaşanan coşkuyu kelimelerle aktarmak zor. Seyirci, Cenk ve Lizet Rofe’nin kimi zaman nostaljik, kimi zaman da Türkçe, Ladino, Rumca ve İbranice söyledikleri neşeli şarkılara tempo tutup, gece boyunca eşlik etti.

Cenk Rofe ‘Tel Aviv’, ‘Bağdat’, ‘İkinci Bahar’, ‘Ben Yoruldum Hayat’ şarkıları ile başladığı dinletisini, ‘Sefalar Getirdiniz’, ‘Dilektaşı’, ‘Yarabbim’ ve Lizet’in söylediği ‘Historia De Un Amor’, ‘Los Bilbilikos’ gibi şarkılarla sürdürdü. Cenk Rofe konserde ‘İstanbullu Gelin’ dizisinde yer alan ‘Sonbahar ve Siz’ isimli şarkıya da yer verdi.

‘Moiz’ rolü ile herkesin tanıdığı Jojo Eskenazi de aynı diziden ‘Faruk’ karakterini canlandırarak salonu güldürdü. Konserin ilk yarısındaki kısa skeçte Jojo Eskenazi sahneye seyircilerin arasından başında peruk, güneş gözlükleri ve elinde bir dolu kırmızı balonla girdi. Fani Bonofiel - Jojo Eskenazi ikilisi yaptıkları mizahi sunumla seyirciyi gülmekten kırıp geçirdiler.

İkinci bölümde ise Bonofiel - Eskenazi ikilisi bu defa seyirciyi tarihi Agora Meyhanesine götürdüler. Çiçek Pasajının da görüntüsü altında kurulan çilingir sofrasında felekten bir gece geçiren ikiliye Cenk Rofe ve orkestrası, dönemin şarkıları ile eşlik etti.

Türkiye Tel Aviv Maslahatgüzarı Tolga Budak, eşi ve kızının da onurlandırdığı ilk etkinlik gecesinde Türkiyeliler Birliği Başkanı Ovi Roditi Gülerşen yaptığı kısa konuşmada Onursal Başkan Dr. Selim Salti, Danışma Kurulu Başkanı Av. Yakup Barokas, geceye destek vererek burs fonlarına katkıda bulunan ailelere, danışma ve yönetim kurulu üyeleriyle seyircilere teşekkür etti.

Aynı coşku içinde geçen konserin ikinci gecesinin sonunda Başkan Gülerşen orkestra elemanlarına ve bütün sanatçılara teşekkür ederek birer sertifika ve gecenin anısına ressam Jackie Arditty’nin imzasını taşıyan tahta üzerine birer tasarımını sundu.

Jojo Eskenazi ve Cenk Rofe ile kısa bir söyleşi yaptık

Skeç fikri ne şekilde gelişti:

Jojo Eskenazi: Başta stand-up fikri ile yola çıktık. Sonra geliştirerek görsel hale getirdik. Tabi günlük yaşamdan esinlendik, İstanbullu Gelin’in İsrail’de popülaritesi var. Onu da mizahi açıdan vermeye çalıştık. Bu gecenin mimarı Cenk Rofe’dir. Eşi Lizet ile birlikte seslendirdikleri şarkılarla seyircinin kalbini kazandılar.

Fani Bonofiel’in projeye katılması çalışmaları nasıl etkiledi?

JE: Bu geceyi iki ay boyunca kendime bir stand-up olarak hazırlarken Fani’nin katılması ile planladığım her şey haliyle ikiye bölündü. Bazı şeyler teatral bir duruma uyuyor, bazıları uymuyordu. Burada, İsrail’de iki günde projeyi iki kişiye uyarladık. Bu arada Türkiyeliler Birliği Başkanı Ovi Gülerşen ve yönetimde yer alan bütün arkadaşlara teşekkür ederim. Umarım ilerde birlikte daha pek çok güzel etkinlikler gerçekleştiririz. Bu arada her konuda, hazırlık aşamasında ve sunum sırasında görev alan eşim Tuna Eskenazi’nin katkıları da çok büyük oldu. Ona da teşekkür etmek istiyorum.

Seyircinin nabzına göre, doğaçlama olarak senaryoyu sahnede değiştirebiliyor musunuz?

JE: Tabi değiştirebiliyoruz. Stand-up olarak hazırladığım bölümlerde o anda seyircinin tepkisine uyumlu olarak mizah unsurunu değiştirebiliyor, uzatabiliyorum.

Bu defa sorularımı, ikinci gecede, kuliste prova sırasında yakaladığım Cenk Rofe’ye yöneltiyorum. Kendisini kısa bir süre önce Kula 2019 oyununda da izlediğimizi belirtikten sonra duygularını paylaşmasını rica ediyorum.

İsrail’e farklı gösteriler için geldim ama bu kez bireysel performansım olduğundan benim için daha heyecanlı ve keyifli geçti. O heyecanı yaşamak, burada Türkçe şarkıları özlemiş halkla bütünleşmek çok keyif vericiydi. Bunu daha önce Türkiyeliler Birliğinin mütevazi binasında da yapmıştık, ama bu sefer olayı 400 kişinin bir anda izleyebileceği bir alana taşımak hem çok duygulandırdı, hem de çok keyifli oldu. 

Repertuarı çok iyi oluşturdun, bunu tasarlarken ne gibi düşüncelerin oldu?

Samimiyetle söylemek gerekirse repertuarı defalarca yazdım, çizdim, beğenmedim, bir daha attım, bir daha sildim. Ne severler, neden daha çok hoşlanabilirler diye kafa yordum. Sonuçta öncelikle çok sevdiğim şarkılara yer verdim.

Buradaki yaş grubunun daha seveceğini düşündüğüm şarkıları hazırladım. İstanbul’daki sahne programlarımda da öyle oluyor; meyhane konsepti ise ona göre şarkılar söylüyorum. Seyirci yaşıtlarım ise, daha çok 80-90’lar tarzı seçkiler yapıyorum. İddialı konuşmak istemiyorum ama bu konuda profesyonelleştim diyebilirim.

‘İstanbullu Gelin’de söylediğin şarkı konsepte çok uydu.

‘Sonbahar ve Siz’ 7-8 sene önce bestelediğim bir şarkı idi. Geçen sene ona bir klip çekmek istedim. Çekim sırasında senaristlerin dikkatini çekti. İstanbullu Gelin’in ve birçok dizinin İsrail ve bütün dünyaya pazarlanmasını sağlayan bir arkadaşım var. İzzet Pinto, “Bu şarkı çok güzel; İstanbullu Gelin’dekilere göndersem, kullanılmasına müsaade eder misin?” diye sordu. “Tabii ki” dedim. O da hemen yolladı. Ama sonuç hemen alınmadı, aylarca sürdü. Ben de bu diziyi çok seviyorum, bunun gerçekleşmesinden çok mutlu oldum.

Eşin Lizet ile birlikte sahne almak nasıl?  

O hep “Sen profesyonelsin ama ben değilim” der. Ben müzik eğitimi aldığım için Lizet çok mütevazı davranıyor her zaman. Ayrıca sahnede benimle birlikte olması bana daha da kuvvet veriyor, onunla daha da coşuyorum.