Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu, trafikten yeşil alanlara, İstanbulluları en çok ilgilendiren konular için projelerini Şalom´a aktardı.
İstanbul ile kişisel hikâyeniz arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
Trabzon’nun Akçaabat İlçesi’nin küçük bir köyü, Cevizli’de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimini Trabzon’da tamamladım. Biriktirdiğim güzel anılar, güzel değerlerle İstanbul’a geldim. 30 yıldır bu kentte yaşıyorum. Dünyaya bakışım, yaşam felsefem, iş hayatı tecrübelerim bu güzelim kentte olgunlaştı. İstanbul’da yaşamanın her gün yeni tecrübeler, yeni bilgi birikimleri nedeni olduğunu çok iyi biliyorum. Bunları fazlasıyla da yaşıyorum.
Bu kentin tarihi geçmişini anımsatacak değilim. Ama sadece o tarihi geçmişi dahi İstanbul’umuzun insanlık geçmişinin en önemli kentlerinden biri olduğunu göstermektedir. Her önemli kültürün, önemli eserlerle donattığı İstanbul, insanlığa daha büyük, yeni eserler bırakacak bir kent olmaya da devam edecek.
Burada yaşadığım 30 yıl boyunca bu kentin her yanını, her yönünü, her ihtiyacını keşfettim, kavradım. İşadamlığına adımımı ilk attığım günden bu yana, bunları daha da fazlasıyla hissettim, ne yaptıysam bu duyarlılık içinde oldum.
Siyasete girmeye karar verdiğim günden itibaren de bunları hayata geçirmek için çabaladım. Beylikdüzü’nde CHP İlçe Başkanı olduğum günden bu yana bunun ilk adımlarını attım. 2014’te seçildiğim Beylikdüzü Belediye Başkanlığı görevimde, beş yıl süreyle de bu güzel kente ve yaşayanlara katkı sağlamayı, hizmet vermeyi, kenti daha yaşanır ve güzel kılmanın hedefini bir an bile kendimden uzak tutmadım.
Beylikdüzü’nde ortaya koyduğumuz tablo, bizi bugün İstanbul’umuza daha büyük hizmetler yapmanın yolunu açtı. 31 Mart seçiminde yola koyulduk, hizmetleri başlattık; ancak bütün Türkiye’nin gözünün önünde yaşandığı gibi, YSK, siyasi baskılar sonucu milli iradenin verdiği kararı yok saydı. Bir avuç insan, bizi bir süreliğine hizmetlerimizden alıkoydu. 23 Haziran sonrası hizmetlerimizi aralıksız sunacağız. Bu güzel kenti, daha yaşanır, daha güzel, daha estetik kılmak; kültürü, sanatı, sporu, bilimi, eğitim kurumları ile dünyanın önde görülen saygın kentlerinden biri haline getirmek için projelerimizi bir bir hayata geçireceğiz. Bu kente, bir belediye başkanı olarak hizmet etmenin, yaşamımın en kıymetli dönemi olacağını söylememe sanırım gerek yok. Ne kadar şanslıyım söyleyemem.
İstanbul’un sizce en büyük ihtiyacı nedir?
İstanbul, dünyanın en büyük kentlerinden biri. Böyle bir kentin ihtiyaçlarının da bitmez ve büyük olduğunun farkındayız. Ancak, bu kent uzun yıllardır iyi yönetilmemek gibi bir talihsizliği yaşıyor. Kenti yönetenler de yaptıkları ihanetleri itiraf etti. Bugün İstanbul’un yüzde 60’ı, fırsatını bulsa bu kentten göçeceğini söylemekte, çünkü mutsuzlar. Bu kentin 350 bin gencine yeterli eğitim vermemişiz. Bu kentin çocuklarına, doğduklarından itibaren, kreşler başta olmak üzere, iyi bir gelecek sağlayacak eğitim kurumlarını yeterli ölçüde tesis edememişiz. Bu kentin kadınlarını ne sosyal hayata katabilmiş, ne de istihdamlarının yolunu açabilmişiz. Bu kent trafiğe, betona boğulmuş, yeşil alandan, parklardan yoksun bırakılmış. Daha pek çok örneği sıralayabilirim bu kentin yoksunluğu ve ihtiyaçları konusunda. Ancak biliyorum ki, İstanbullu sorunların ve çözümlerin farkında artık. 25 yıldır yönetenlerin bu kenti yorduğunu biliyor. Yeni nesil yönetim ve yöneticiler talep ediyor. Açık söyleyeyim ki, biz de bu talebi karşılıyoruz. O nedenle 31 Mart’ta 16 milyon İstanbullunun tercihi benden yana oldu, 23 Haziran’da da aynı şey olacak. 24 Haziran itibariyle, İstanbul’un, çocuk, genç ve kadınlardan başlayarak İstanbullunun tüm ihtiyaçlarını, hiç kimseyi ayırmadan, eşit hizmet vererek çözmenin heyecanı ile buluşacağız. Çok heyecanlı ve enerjiğim; kendimi bu ihtiyaçları karşılayacak güçte buluyorum. Kadrolarımızla, projelerimizle, azmimizle bunu başaracağımıza da inancım tam.
Trafik sorununu nasıl çözeceksiniz?
Trafik ve ulaşımın İstanbul’un en önemli sorunu olduğunu biliyoruz. Bu bilinçle projelerimizi oluşturduk, İstanbullunun bilgisine sunduk. Kabul gördüğü için 31 Mart’ta onay aldık. Önce şu bilgiyi vermem gerekiyor; 25 yıldır bu kenti yönetenler, bu konuya yeterli ilgiyi göstermedi. Ulaşımı çözmenin en doğru yolu metro yapmaktır, raylı sistemi öne çıkarmaktır. Ancak, İstanbul’da raylı sistem ne yazık ki yüzde 20’leri dahi geçemiyor. Bugün toplamda 230 kilometre metro hattı var. Bunun 45 kilometresi, önceki yerel yönetimler döneminde hizmete sokuldu. Geriye kalanı böldüğünüzde, 25 yılda bu kenti yönetenler, ortalama yılda 10 kilometre dahi metro inşa etmedi. Biz ise metro hatlarının uzunluğunu 630 kilometreye çıkarmanın plan ve projelerini yaptık. Bunun yanı sıra TEM’e paralel megabüs hattı oluşturmayı hedefledik. Deniz ulaşımını yüzde 10’dan yüzde 4’lere çekmiş bir yönetim var bugün. Hani trafik, deniz ulaşımı bizim uzmanlık alanımız diyenler var ya, onların dönemindeki tablo budur. Biz deniz ulaşımını, yeni iskeleler ve hatlarla kısa sürede yüzde 10 düzeyine çekeceğiz. Deniz ve kara ulaşımı entegre olacak ve aynı biletle yolculuk yapılabilecek. Toplumun çeşitli kesimlerine sağlayacağımız indirim ve kolaylıklarla özel araç kullanımı da düşecek, bu da trafiği ayrıca rahatlatacak. Metro istasyonlarında inşa edilecek otoparklarla trafikten çekilecek araç sayısını önemli ölçüde arttıracağız. Otoparklara aracını bırakıp, toplu ulaşımı kullananlara kolaylık sağlayacağız. Sonuçta, tedbir, proje ve planlamalarla trafik ve ulaşımda önemli rahatlamaların yaşanacağını en kısa zamanda İstanbullulara hissettireceğiz.
İstanbullu yeşilliğe hasret...
İstanbul’un bir diğer önemli sorunu. Bu kentte kişi başına düşen yeşil alan miktarının 1 metrekarenin dahi altında olduğu ilçelerimiz var. Kentin birçok yeşil alanları, koruma bir yana, yok edildi. Atalarımızın hiç dokunmadığı Kuzey Ormanları dahi büyük bir tehlike ile karşı karşıya bırakıldı. İhtiyacın bilincinde ve farkında bir belediye başkanı olarak Beylikdüzü’nde hizmete soktuğumuz Yaşam Vadisi yapacaklarımızın somut bir örneği. Bizim bu örneğimizden sonra ‘Millet Bahçelerinden’ söz edilmeye başlandığını söyleme hakkım var. Biz, kendi örneğimizden yola çıkarak, İstanbul’da 15 yeni Yaşam Vadisi oluşturacağımızı açıkladık. Aradan birkaç gün geçti, rakibimiz de bu vadileri keşfetti. Oysa bu vadiler İstanbul kurulduğundan beri vardı. 25 yılda neden göremediler, anlamak mümkün mü? Anlıyorum tabi, ama sorun anlamak veya görmek de değil. Sorun niyet etmek. Biz hem varlığını koruyan az sayıdaki yeşil alanlara sahip çıkacağız hem de yaşam vadileriyle en az 30 milyon metrekare yeni alan yaratacağız. Bu vadilerimizi Kuzey Ormanları ile bağlantılandırarak yeşilin İstanbul’un her köşesinde hissedilmesini, ulaşılabilir olmasını sağlayacağız.
Sosyal demokrasi ile muhafazakârlığı nasıl bağdaştıracaksınız?
Siyasi yaşamımı fiiliyatta CHP ile birlikte geçirdim. 11 yıldır partimin üyesi, evladı, neferiyim. Bu siyasi dönemimin, beş yılı CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı, beş yılı da Beylikdüzü Belediye başkanı olarak geçti. Bazıları bugünlerde benim CHP’liliğimi dillerine dolamış, gülüp geçiyorum. 11 yıldır bu partinin üyesi ve ilçe, belediye başkanıyım. Bundan öte ne gerekiyor? Tekrar söyleyeyim, ben CHP’nin evladıyım; sosyal demokrasiye inanıyorum. Kendimi demokrat olarak ifade ederken kast ettiğim de budur.
Bir partiye üye olduğumda, onun siyasi bakışını içselleştirdiğimde, kendi değerlerimle çelişmiyorum ki. İnsan olarak, birey olarak, inanç dünyamdan, ailemden, yaşadığım, doğduğum topraklardan aldığım, biriktirdiğim değerlerim var. Bunlar iç dünyamın parçası, güzelliği. Bunları en güzel şekliyle yaşamam, ne siyasi görüşümle, ne üyesi olduğum partinin felsefesiyle çelişir. Aksini, CHP üyesi olduğum bunca yıl süresince hiçbir zaman hissetmedim. Böyle bir hissin oluşması için bir neden de yok, olamaz da.
Siyasi hayatınızdaki nihai hedefiniz nedir?
Kısa bir yanıt vereceğim. Ben siyasi kariyerimi hiçbir zaman kendim planlamadım. Siyaseti meslek olarak görmüyorum. İnanın, zamanı geldiğinde bir gecede bırakır kendi hayatımı yaşarım. Ancak, siyasi kariyerimin hangi noktasındaysam, oranın gereğini en iyi şekilde yaparım. Çünkü siyaseti hizmet aracı olarak görüyorum. Benim için siyasi parti amaç değil, araçtır. Neyin aracı; hizmetin aracı. Böyle baktığım için de günü geldiğinde hemen bırakırım. Son sözüm; benim siyasi kariyerimi halk çizer, halkın kararı çizer. Önümde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı var. 31 Mart’ta halk bana bu kariyeri verdi. 23 Haziran’da bunu tekrarlayacak. Bütün amacım ve hedefim bu kente belediye başkanı olarak en iyi hizmeti vermektir.