Cebinde 5 kuruş parası olmayan bir adamın Mercedes araba alması ne kadar absürt ise, borç içinde olan kulüplerin Van Persie, Nani alması da o kadar absürt.
Futbolda transfer dönemi başladı. Yine gazetelerde, televizyon programlarında birçok isim bütün kulüplerimiz için yazılıp çiziliyor.
Taraftarlar heyecanla sosyal medyaya girip gelişme olup olmadığını kontrol ediyor. Kimi, büyük yıldız isimler beklerken kimini daha mütevazı isimler tatmin edebiliyor. Ben ise 30 yaş üzeri isimlere milyonlarca dolarlık kontratlar verilmemesi fikrini benimseyenlerdenim…
Kulüpler borç batağında. Çeşitli kampanyalarla (bileklik satmak, Fener ol, Feda) taraftar ya da dönemin sporcularından kulüplere destek beklenirken, futbol hayatının sonuna gelmiş isimlere teklifte bulunup bu parayı çarçur etmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum.
Sıfır bonservis bedeliyle alınan ve katkı sağlayabilecek yabancı oyuncular ile gelecek vaat eden genç oyuncuları harmanlamak kulüpler açısından en büyük tasarruf olacaktır. Örneğin Max Kruse gibi isimlerle, Barış Alıcı, Berke gibi isimleri kadroda bir arada tutmak gerekiyor. Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, Berke için “Bir yıl değil, iki yıl kiraya verilmesi gerekiyor” demiş. Bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. Tam tersi, kulüplerin durumları bu kadar kötüyken, SMS ile taraftardan para toplama olaylarına girilmişken, kulüpler kendi öz kaynaklarını kullanmalı.
Düzlüğe çıkmanın tek yolu
Geçen sene Fenerbahçe’nin kalesinde Berke oynasaydı ne olabilirdi? Ben söyleyeyim, Fenerbahçe ligi sekizinci bitireceğine belki onuncu bitirirdi… Ancak belki kalesini yıllarca koruyabilecek genç bir kaleci kazanır, belki de Berke’yi güzel fiyatlara Avrupa’ya satabilirdi. Oyuncu üretmek ve satmak zorundayız. Bu bir seçim değil. Borç batağındaki kulüplerin düzlüğe çıkmasının tek bir yolu var o da; öz kaynaklarından kaliteli futbolcu yetiştirip bunları yüksek fiyatlara dışarı satmak. Yoksa üç tane imzalı forma, beş tane SMS ile kulüplerin ayakta kalabilmesinin uzun vadede ihtimali yoktur.
Hepimiz kaliteli ve kendini ispatlamış isimler izlemek isteriz tabii ki, ancak bunun yolu mali olarak sağlam olmaktan geçiyor. Cebinde beş kuruş parası olmayan bir adamın Mercedes marka araba alması ne kadar absürt ise, borç içinde olan kulüplerin Van Persie, Nani alması da o kadar absürt. Şu anda öyle bir yapısı olmayan kulüplerimizin genç oyuncularını kazanması, başarıyı bir köşeye bırakması gerekiyor. Zira en büyük başarı yıllarca takımı üstte tutabilecek bir nesil yakalamak. Kaldı ki milyonlarca Euro harcanarak kurulan takımların da şampiyon olması garanti değil.
Biraz kendimizin farkına varmamız gerekiyor. Elimizde olanla bir şeyler başarmamız gerekiyor. Eskiden izlediğimiz Drogba’lar, Van Persie’ler, Guti’ler doğru. Buna alıştık, yine bunu istiyoruz. Ancak bunlar bizi zora sokan lüksler. Belki bu isimlere verilen paraları gençlere harcasaydık geçen sene Şampiyonlar Ligi finalini Ajax yerine bizim takımlardan biri oynamış olurdu. Mantalite değişmeli yoksa uzun vadede futbolsever olarak hepimizi daha tatsız günler bekliyor.