Şiva Asar Betamuz Orucu 21 Temmuz Pazar
Yahudi takvimi, neşeli bayramlar ve kutlamaların yanı sıra, unutulmaması gereken acı olayları ve ulusal yas günlerini de belirtir. Bu yıl 21 Temmuz Pazar günü, üç hafta sürecek olan hüzünlü bir döneme girilir. “Ben Ametsarim -Kısıtlamalar arası” olarak adlandırılan bu yas ve iç gözlem dönemi, bir oruç günüyle başlar: Şiva Asar Betamuz - On yedi Tamuz orucu ve yine bir oruç günüyle sona erer: “Tişa BeAv - Dokuz Av orucu”.
Yahudi takvimine göre Tamuz ayının 17’si, İsrailoğulları için çok acı bir dönemin başlangıcıdır. Kutsal Tapınak Bet Amikdaş’ın yıkılmasıyla sonuçlanan olaylar, bu tarihte başlamıştı. Yahudilerin kaderini günümüze kadar etkileyen trajik olayların anısına, 17 Tamuz günü, Şiva Asar Betamuz orucu tutulur.
Hahamlar tarafından Bet Amikdaş’ın yıkılması ile ilgili olarak konulan oruç günlerinden biri olan bu oruç, 17 Tamuz bu yıl Şabat’a denk geldiği için 21 Temmuz Pazar sabah gün ağarmadan başlar ve aynı günün akşamı yıldızlar çıkınca sona erer.
20 Temmuz Cumartesi akşamı yatana kadar yemek içmek serbesttir. Hayati bir tehlike yoksa bile hasta olan kişiler, hamile veya süt veren kadınlar, bu orucu tutmaktan muaftır. Oruç tutmaktan muaf olanlar da bu günde güzel ve lezzetli, keyif veren yemekler yememeli, sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yemelidir.
Şiva Asar Betamuz’da neler oldu?
Mişna’ya (sözlü Tora) göre, Tamuz ayının 17’si, İsrailoğulları’nın tarihinde birçok felakete sahne oldu. Bir yoruma göre, bu felaketlerin ortak yönü, her birinin ayrı ayrı, Yahudiler ile Tanrı arasında olan özel bağa ciddi şekilde hasar vermiş olmasıdır. Bu günde gerçekleşen olaylar şunlardı:
1) 10 Emir (10 Söz) tabletlerinin kırılması
Moşe Rabenu, Yahudi Halkının altın buzağıya taptığını görünce, 10 Emir Tabletlerini kırar (Şemot 32:19, Taanit 28b). Bu olayda asıl kırılan, Yahudi Halkı’nın Sina Dağında Tora ve Tanrı ile aralarında gelişen özel bağları olur. Altın buzağı günahı sonucunda Sina’da Tanrı’nın Görkemi ile aralarında oluşan benzersiz ilişkileri zayıflamakla kalmaz, ek olarak, bir gün, bir zamanda, bir nesilde başka Yahudilerin de Sina Dağında verilen öğretilere, Tora’ya ve Tanrı’ya olan bağlarını, bağlılıklarını koparabilme olasılığını da yaratır.
2) Kutsal Tapınak’ta sürekli yapılan korban Tamid’in yapılamaması
Gerek Sina Dağında, gerek çöl yolculukları boyunca, gerek İsrail topraklarına yeni girildiğinde ve hatta düşman işgalleri sırasında bile her gün düzenli olarak yapılan bu korbanlar, Yahudilere, günde iki kez, Tanrı ile bağlantılarının sadece Tanrı’nın istediği şekilde yaşamaları ve kendi uluslarıyla bütünleşmeleri ile mümkün olabileceğini hatırlatıyordu. Bu korbanlar Yahudi milletine her gün, Tanrı’ya somut bir sunu yapma fırsatı veriyor ve böylece Tanrı ile olan özel bağlarını gerçek, anlamlı ve gözle görülür bir şekilde ifade etmelerini sağlıyordu. Yeruşalayim’in kuşatılmasının sonucunda uygun hayvan bulunamadığından, günlük korban yapılamamaya başlar (Taanit 28b). Günlük korbanın yapılamaması, Yahudilerin Tanrı ile olan benzersiz ilişkilerini ve bağlılıklarını da ciddi ölçüde zedeler.
3) Yeruşalayim’i çevreleyen surlarda gedik açılması
MÖ 586 yıllarında Babil Kralı Nebukadnezar’ın ordusu aylar süren kuşatma sonucu, Yeruşalayim’in surlarında gedik açmayı başarır. Bu da, Yeruşalayim ve Bet Amikdaş’ın yıkılışına giden yolun başlangıcı olur.
II. Bet Amikdaş zamanında, Romalı General Titus, şehir sakinlerini açlık, hastalık ve türlü zorluklarla karşı karşıya bırakan, aylar süren kuşatma sonucu Yeruşalayim’in surlarında gedik açmayı başarır. Bu da II. Bet Amikdaş’ın yıkılışıyla sonuçlanır (Arahin 11b).
Yeruşalayim’in surları; ulusun bütünlüğünü, surlarda açılan gedik de ulusal ‘bir’likte oluşan gediği simgeler. Yahudi halkı, Sina Dağında Tora’yı almaya hazırlandığı zaman, tek ulus tek kalp tek insan gibiydi (Mehilta Midraşı 19:2). 10 Emri almanın önkoşulu da, bu ‘bir’likti. Yeruşalayim surlarında, ulusal ‘bir’likte açılan gedik, Sina Dağı öğretilerinden daha da uzaklaşmayı temsil eder.
4) Apostomos’un Tora yakması
Romalıların işgali sırasında zalim kumandan Apostomos, İsrail halkının içinden Tora’yı koparıp atmak, kutsallığını aşağılamak adına alenen bir Tora’yı yakar (Masehet Taanit 28b).
Tora ruloları, Tanrı’nın Kendi Halkı’na ilettiği bilgileri, açıklamaları, talimatları içerir. Bir Tora’nın gözler önünde alenen yakılması, Yahudi halkı ile Sina deneyimi arasındaki bağın derin bir çöküntüye uğramasını temsil eder.
5) Kutsal Tapınağa bir put yerleştirilmesi
Bilgili ve akıllı olduğu halde iyi bir namı olmayan Yahudi kral Menaşe, Tapınakta Kutsalların Kutsal’ına (Kodeş Kedoşim) bir put yerleştirir (Krallar II 21:7, Mişna Taanit 4:6).
Sina Dağında, geçmiş ve gelecek tüm Yahudiler, Tanrı’nın Sesi’nden, O’nun tek olduğunu ve ondan başka Tanrı olmadığını bizzat kendileri duyarlar.
Tanrı ile ilişkimizin temeli, evrende hiçbir gücün Tanrı’dan bağımsız olarak var olamayacağı ve herhangi bir şeyin var olmasının, varlığının devam edebilmesinin, O’nun İsteği’ne bağlı olduğu gerçeğine dayalıdır. On Emrin ilk ikisi de, Yahudi inancının bu temel prensibini vurgular (Şemot 20:2-3).
Kral Menaşe, Tanrı’nın Tapınağı’nın en kutsal yerine bir put yerleştirdiği zaman, bu, direkt olarak tek Tanrı’lığa karşı yapılan bir saldırı niteliği taşır. Başka ulusların kendi putperest inançlarını Yahudi halkına kabul ettirmeye çalışmaları, üzücü, ancak çok şaşırtıcı bir durum değildir. Fakat Yeuda krallarından birinin, Tanrı’nın Tapınağı’na bir put yerleştirmesi, Yahudi ulusunun Sina Dağında bizzat yaşayarak deneyimlemiş olduğu Tanrı ile özel bağlarının gittikçe parçalandığının açık bir göstergesidir.
ORUÇ GÜNLERİNİN BAYRAM GÜNLERİNE DÖNÜŞMESİ
Bet Amikdaş ve Yeruşalayim’in yıkımı ile ilgili dört oruç günü; Babil Kralı Nebukadnezar’ın Yeruşalayim’i kuşatmasının başladığı gün - Asara Betevet (10 Tevet), Yeruşalayim’in surlarında ilk gediğin açıldığı gün - Şiva Asar Betamu (17 Tamuz), iki Bet Amikdaş’ın yıkıldığı gün - Tişa Beav (9 Av), Gedalya ben Ahikam’ın suikast sonucu öldürülmesi ile Kutsal Topraklarda hiç Yahudi kalmamasının anısına tutulan - Tsom Gedalya-Gedalya Orucu (3 Tişri).
Yeruşalayim’in ve Bet Amikdaş’ın Romalılar tarafından yıkılışından beri bu dört gün, oruç günleri olarak kabul edilir.
Her iki Bet Amikdaş’ın da yıkılması kademeli bir şekilde, adım adım gerçekleşirken, bunun durdurulması, değiştirilmesi her adımda mümkündü. Bunun için Yahudilerin Tanrı Yolu’na dönmeleri, Tanrı’nın Sözü olan Tora öğretileri ile hem birbirlerine, hem de milletlere ışık olma misyonları doğrultusunda yaşamaları gerekiyor.
Tanrı’nın seçilmiş halkı ismine layık olacak şekilde yaşandığında, bu günlerin üzerindeki yas damgası kalkacak, bu günler, Zeharya Peygamber’in dediği şekilde mutlu bayram günleri olarak kutlanacaktır. “Yüce Tanrı diyor ki: ‘Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu mutlu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin.” (Zeharya 8:19).
*Şiva Asar Betamuz Nedir? http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=blogcategory&id=76&Itemid=51
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler Ascending Jacob’s Ladder, Gateway to Judaism, Tevrat, El Gid Para El Pratikante (Gözlem) kitaplarından ve www.chabad.com, www.torah.org, www.torahtots.com, www.ou.org, www.ahavat-israel.com, www.jsn.info.com, www.betemunah.org, www.meaningfullife.com sitelerinden, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla derlenmiştir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için, yas dönemi ve oruç ile ilgili yasaklar ve kısıtlamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
*Katkıları için Rav Izak Peres’e teşekkür ederiz.