Uruguay Yahudileri

Uruguay’daki ilk Yahudi yerleşimlerinin kaydına 18. yüzyılın sonlarında rastlanıyor

Sara YANAROCAK Kültür
24 Temmuz 2019 Çarşamba

Bugün Uruguay, Güney Amerika’daki dördüncü en büyük Yahudi topluluğuna sahip olup, yaklaşık 17.300 kişilik bir Yahudi nüfusuna ev sahipliği yapıyor.

Uruguay, uzun ve köklü bir Yahudi topluluğuna sahip. Fakat sömürge döneminde Yahudi tarihi ile ilgili az sayıda belge mevcut. 1726’da başkent Montevideo’nun valisi, ilk Yahudi yerleşimcileri ‘değerli, iyi alışkanlıkları olan, iyi şöhret sahibi ve iyi ailelere sahip oldukları’ için Montevideo’ya davet etti. Yahudi yerleşiminin ilk kaydı 1770’lere rastlıyor. 1813’teki engizisyonun sona ermesiyle, ülkenin politik ve sosyal sistemi daha fazla açıklık ve hoşgörü seviyesine dönüştü. Bu açıklık 19. yüzyılda başlayan Yahudi yerleşiminin devamı için temel oluşturdu. 1909 yılında en büyük Yahudi nüfusa sahip şehir olan Montevideo’da 150 Yahudi yaşıyordu. Oldukça eski yerleşim geçmişine rağmen, topluluk ilk sinagogunu 1917’ye kadar açmadı.

Birçok Yahudi için Uruguay, Arjantin ve Brezilya’ya giden geçici bir duraktı ve göçlerin çoğu 1920 – 1930 yılları arasındaki dönemde gerçekleşti. Bu göçmenlerin çoğu kendilerini Yahudi cemaatinden ayıran, laik solculardı.

Fakat II. Dünya Savaşı başladığında, anti-faşist Devlet Başkanı Alfredo Boldamir yönetiminden dolayı Yahudiler Uruguay’ı, bir transit geçiş istasyonu olarak kullandılar. İsrail Devletinin kurulmasından sonra, Arap ülkelerinden zorla göç etmeye zorlanan, özellikle Cezayir, Mısır ve ayrıca Rodos Yahudileri, Uruguay’a göç etmeye başladı. İlk yerleşimciler ticaret, hafif sanayi ve el sanatları ile uğraştıkları maaşlı işlerde çalıştı. 1950’lerde başarısız tarımcılık girişimlerinde bulunan Yahudiler savaş sonrası, özellikle ikinci ve üçüncü nesilde, ülkeye özümlenme başladıkça, profesyonel dünyadaki temsillerini arttırdılar. 1920’lerden başlayarak, Yahudi cemaati ağırlıklı olarak hep orta sınıf oldu. Ekonomik gelişmeleri temelde genel orta sınıfın aynasını yansıtıyordu. Bu ekonomik gelişme yavaş yavaş, Yahudi bankalarına dönüşen Yahudi kredisi ve yardım fonlarının yaratılmasıyla desteklendi.

TOPLULUĞUN BUGÜNÜ

Uruguaylı Yahudi cemaati, hem Sefarad hem de Aşkenaz ailelerden oluşan 10 bin kişilik bir nüfusa sahip. Cemaatin yüzde 75’ini Aşkenazlar, yüzde 11’ini Sefaradlar oluştururken, Aşkenazları Rus, Polonya, Alman ve Macar kökenliler oluşturuyor.

Yahudi geleneğinin temel öğelerini uygulayan Yahudi cemaati ağırlıklı olarak laik bir yapıya sahip. Örgütsel olarak inanış ve seküler işlevler 1942’den beri ayrılmış bulunuyor. Yahudi kültürel yaşamı, Uruguay’daki Yahudi kimliğinin belirgin bir ifadesi ve ülkede organize bir seküler, hümanist topluluk bulunuyor. 1990’ların ortasında, 14 Ortodoks ve bir muhafazakâr sinagog bulunuyordu. İki Ortodoks ve iki muhafazakâr haham aktif olarak çalışıyordu. Habad Lubavitch ayrıca Montevideo’da bir merkez, birkaç okul ve Punta Del Este’de bir merkez işletmekteydi.

2003 itibariyle, Uruguay’da 20 sinagog bulunuyor, ancak sadece altı haftalık Şabat servisi var. Montevideo’da sadece Yavne Toplum Merkezi Sinagogu her gün çalışıyor. Bunu yanı sıra Aşkenaz ve Sefarad okulları ile Macabiat spor takımı mevcut.

Uruguay Yahudi Cemaati nüfusu toplam nüfusun yüzde 1’inden az ve göç nedeniyle 1970’lerden bu yana ciddi bir düşüş geçirdi. 1990’ların ortalarından itibaren, Yahudi cemaati ülkenin ekonomik düşüşüne paralel olarak, sert bir şekilde ekonomik güçlüğe girdi. 1998-2003 yılları arasında topluluğun 40 bin Yahudi’sinin yarısından fazlası, çoğunlukla İsrail’e göç etti. Ekonomik zorluklar çeken Yahudi cemaati, Amerikan Yahudi Ortak Dağıtım Komitesi tarafından yardım görüyor. Haziran 2002’de Dünya Siyonist Kongresi, Uruguay’daki Yahudi cemaatinin acil durumda olduğunu ilan etti.

Yahudi işadamı David Fremd, Uruguay’da 8 Mart 2016’da antisemit bir saldırı sonucunda bıçakla yaralandı. Saldırgan, saldırmadan önce tekbir getirdi ve polise bir süre önce İslamiyet’i kabul ettiğini ve Allah’ın kendisine bir Yahudi’yi öldürmesi için talimat verdiğini açıkladı.

 

 

Kurumlar ve Turistik Yerler

Montevideo’nun bir Yahudi müzesi, dokümantasyon merkezi ve bir Holokost Anıtı ile Büyük Opera Binasının (Teatro Solis) yanında ‘Golda Meir’ adında bir meydanı bulunuyor. ‘Albert Einstein Anıtı’, Rodo Parkının karşısında yer alıyor. Ayrıca bir Yahudi mezarlığı ‘Canelones’ bulunuyor.

Çeşitli mahallelerde uzun süredir terk edilmiş bir Yahudi geçmişinin izleri de mevcut. Ekonomik kriz nedeniyle azalırken, küçük dükkânların birçoğu Yahudilere ait. Kaşer yemeği yenen bir restoranı, yaşlı Yahudilerin barındığı ‘Nueva Congregacion İsraelita’nın evi olan ‘Hogar de Padres’ mevcut. Insitituto İntegral Hebreo Uruguayo’nun ‘Yavne’ isimli okulu, sinagog ve yetişkin eğitimi merkezini içinde barındırıyor. Ayrıca Montevideo’daki yetişkin öğrencilere öğretim veren ‘Hillel’ okulu bulunuyor.

 

URUGUAYLI ERNESTO’NUN BAŞARISI

 

1960 Montevideo doğumlu Aldo Ernesto Steinfeld, Yahudi bir aileden geliyor. 1983’te makine mühendisliği eğitim almak üzere İsrail’e göç etti. Technion ve Tel Aviv Üniversitelerindeki eğitimin ardından 1989’da ABD Minnesota Üniversitesinde doktorasını tamamladı. Kısa bir süreliğine İsrail Weizmann Enstitüsüne dönen Ernesto kariyerine İsviçre Zürih’te Teknoloji Enstitüsünde devam etme kararı aldı. Ernesto, güneş enerjisi ve kimyasal enerji sistemleri üzerine uzman bir isim. En son 14 Haziran’da ekibiyle yaptığı buluş medyada geniş yankı buldu.

Hava ve sudan yakıt

Steinfeld ve İsviçreli ekibi araba ve uçak yakıtını sadece hava ve su ile üretebilen bir teknoloji yarattı. Küresel çapta bir ilk olan ve adına mini rafineri verdikleri bu teknoloji ulaşım ve çevre konularında paradigmaları değiştirme potansiyeline sahip. İcat edilen prototip güneş panelleri havadan karbondioksit ve suyu alıp onu güneşten aldığı enerjiyle ayrıştırabiliyor, ortaya çıkan gaz karışımı ‘syngaz’ sentetik sıvı yakıta dönüştürülüyor. Doğası gereği bu yakıt hâlihazırda ulaşım araçlarında kullanılabiliyor ve yenilenemeyen fosil yakıtların yerini almaya aday oluyor. Bu sıvı yakıt yakıldığında ortaya çıkan karbondioksit miktarı, bunu üretmekte havadan çekilen karbondioksit miktarına eşit olduğu için gözler bu yakıta çevrilmiş durumda. İsviçre ülkesi büyüklüğündeki bir güneş paneli tesisi dünyanın tüm havacılık yakıt ihtiyacını karşılayabilir. Bu buluş çevrecilikte bir inovasyon olarak değerlendiriliyor.