YSK & ALEF İşbirliğinde Olağanüstü Bir Deneyim
Geçtiğimiz hafta sonu büyük oğlum Leo ile Alef’in Büyükada YSK tesislerinde organize ettiği “Babalar ve Çocuklar Kampı” etkinliğine katıldık. Kulağa oldukça heyecan verici gelse de başta organizasyona çekinerek yaklaştığımı da itiraf etmem gerekir. Oğlumla bir kamp deneyimi yaşamayı uzun zamandır hayal ediyordum fakat YSK tesisleri içerisinde çadırların nasıl kurulacağı, doğa gezisinin nasıl yapılacağı, kalınacak çadırların hijyeni, oğlumun tepkisi, çadırda uyku konuları gibi kafamda upuzun bir soru listesi vardı.
Yaşamadan keşfedemeyeceğimiz için adımızı tabi ki listeye yazdırdık.
Büyükada Yıldırımspor Tesislerinde bizleri Jaki Baruh ve ekibi karşıladı. Jaki Baruh kim derseniz, La Casa de Papel’deki Berlin’in aynısı derim. Jaki, tam bir doğa tutkunu, profesyonel olarak doğa ve kamp turları düzenliyor. Çalıştığı ekibi yıllardır bu işi yapan profesyonel hocalar.
Grubumuz 25 baba ve 27 çocuktan oluşuyordu. Jaki, kendini tanıttı ve hızlıca bir oryantasyon toplantısı gerçekleştirdik. Kamp deneyiminin tamamen paylaşım ve yardımlaşmaya dayalı olduğu mesajı verildi. Çocuklarımızı sürekli olarak bu değerleri uygulamaları konusunda cesaret vermeye çalışırız. Şimdi bu değerleri kendileri deneyimleyeceklerdi. Daha güzel ne olabilirdi ki…
Toplantıdan sonra hepimiz çadırların kurulacağı alana yöneldik. Öyle hazır çadır yok tabi... Kamp hayatını deneyimliyoruz. Çadırlar demonte bir şekilde duruyor. 25 babanın 25’i de hayatında çadır kurmamış. Çocuklar “Hadi baba, kuralım” diyorlar. Bizler sağa sola bakıyoruz. “Bu direk nereye takılıyor? Şu nasıl dik durur? Hocam bir el atar mısın?” diyerek biraz biraz çadırları kurduk.
İşin en keyifli tarafı kendi çadırını bitirenlerin komşu çadırın kurulumuna yardıma gitmesiydi. Çocuklar her yerde koşturuyor, bir çadıra çekiç, diğer çadıra metal kazık yetiştiriyordu. Bir ara oğlum Leo’yu iki arkadaşıyla beraber yandaki bir çadırın kurulumuna yardım ederken gördüm. Gerçekten güzel bir manzaraydı. Çadırların hepsi hazır olduktan sonra ‘ice breaking’ oyunlarına geçtik. Babalarla çocukların bir takım halinde mücadeleleri gerçekten kayda değerdi. Özellikle gözlerimizi bantla kapadıktan sonra elimizde tuttuğumuz halatla kare şeklini oluşturma mücadelesi gerçekten izlemeye değerdi.
Daha sonra Şabat’ın bitişi için toplandık ve hep beraber avdala yaptık. YSK’nın kıymetli yöneticisi Lazar Behar’ın çocuklara Şabat’ı, avdala’yı ve geleneklerimizi anlatırken çocukların gösterdiği ilgi babalara duygulu anlar yaşattı.
Kamp dediysek bizimki biraz lüks kamptı tabi ki. Akşam yemeğine sıra geldiğinde bizleri YSK’nın restoranında mangalda köfte ve sucuk keyfi bekliyordu. Çocukların köfteleri normalden hızlı yemeleri hiçbirimizin gözünden kaçmadı zira hepsi yapılacak doğa yürüyüşünü heyecanla bekliyorlardı.
Yemekten sonra rehberlerimizin eşliğinde elimizde fenerler ormanın içine daldık. Tek sıra halinde ağaçların arasında babalar ve çocuklar çok keyifli bir gezi yaptık. Çocukların performansını görseydiniz hayran kalırdınız.
Tesislere geri döndüğümüzde kamp ateşimizi yaktık. Çocuklar için kamp ateşi eşittir kızarmış “marshmallow”dur. Anneler duymasın, ama on dakikada hepsi toz oldu.
Artık babalar olarak epey yorgunduk. Deniz kenarında bacakları uzatma vaktimiz gelmişti. Öte yandan, çocuklar hala enerji doluydu! Gece 1’e kadar 27 çocuk çadırlar arasında koşturdular.
Eşim duymasın ama her gece 9’da yatan çocuk gecenin 1’inde hâlâ ayakta cin gibi koşturuyordu. Bu işe bir dur dememizin vakti gelmişti artık. “Haydi koğuş, herkes yataklara” dedik. Leo, çadıra girip kafayı koyduğu gibi horlamaya başladı. Ben ise, dön babam dön... Saate son baktığımda 4’ü gösteriyordu. Sonradan diğer arkadaşlardan öğrendiğime göre tüm çocuklar mışıl mışıl uyumuş, neredeyse tüm babalar da bütün gece çadırın tavanına bakmış. Gerçekten enteresan bir durum olmuş. Yaşlanıyoruz galiba.
Sabah muhteşem bir manzaraya uyandık. Bazılarımız kahvaltı öncesi denize girdi. Çadırlarımızı topladık, keyifli bir kahvaltı ettik, biraz spor yaptık ve birbirimizle vedalaşıp muhteşem anılarla evimize geri döndük. Çocuklarımızla beraber geçirdiğim bu kamp tecrübesi gerçekten yaşanmalı, daha çok ve daha sık yaşanmalı… Bu organizasyonun gerçekleşmesi için arı gibi çalışan ve mükemmel bir iş çıkaran Alef Yönetim Kurulu Üyesi Ceki Kıymaz’a, YSK yöneticileri Lazar Behar ve Lisya Behar’a, çok profesyonel bir iş çıkaran Jaki Baruh ve ekibine ve Alef, YSK, güvenlik ekiplerine, teşekkür ederim.
Oğlumla beraber hayatım boyunca unutmayacağımız bir gün geçirdik. Sağ olun, var olun. Küçük bir not: Bir dahaki sefere lütfen anneler ve çocuklar için de yapalım aynı organizasyonu.