Tarih Ağustos 2016’yı gösteriyordu. Tayland’ın Chiang-Mai şehrinde, Çin tablolarında görülebilen güzelliğe sahip, yemyeşil dağların arasında, içi devasa lotus çiçekleri ile dolu mini bir gölün ortasında ‘Ölümsüz Meditasyon Salonu’ adı verilen, sekiz köşeli bir mekândaydım. Çin’in yogası olarak bilinen Tao hakkında, tüm dünyadan gelen eğitmen dostlarımla birlikte, bir sunum izliyordum. Dünyaca ünlü, Universal Healing Tao Sistemi’nin kurucusu Mantak Chia, evrensel yaşam enerjisi olarak adlandırılan ‘Chi’nin insan bedenine nasıl girdiğini, bedenin içinde nasıl hareket ettiğini anlatıyordu. O, beş element üzerine kurulu bu sistemi ‘İçsel Simya’ olarak adlandırmıştı. Evrendeki tüm denge ateş, hava, su, metal ve ağaç olarak sınıflandırılan beş elementin döngüsü üzerine kuruluydu.
Aslında ‘Beş Element’ evrensel yaşam enerjisinin beş ayrı formundan başka bir şey değildir. Elementler birbirlerini etkiler ve dönüştürürler. Bu elementlerin enerjisi Tao’da Lao Tse’nin Tao Te Ching: Yol ve Erdemin Kitabında sık sık atıfta bulunduğu gibi suyun hallerine benzer. İlahi evrensel enerjinin toplamı su gibidir; donmuş haldeki su, buhar haldeki su ya da yoğunlaşmış su, hangi halde olursa olsun hepsi nasıl özünde su ise bu beş elementte ‘Chi’ adı verilen evrensel enerjinin ta kendisidir. Biz dâhil olmak üzere doğadaki her şey bu beş elementten oluşmuştur. Aynı zamanda her elementin bir yin (dişi) hali bir de yang (erkek) hali bulunmaktadır. Doğadaki her şey Beş Element’ten birine ve bu elementin yin ya da yang haline karşılık gelir.
Yine Tao sistemine göre, bu elementlerin insan bedeni ve evren içinde döngüsünü anlayan ve yönetebilen bireyler ölümsüzlüğe kavuşuyorlar. Yeryüzünde bu sırra vakıf ve bu güçleri ile insanlara yardımcı olmuş birçok ölümsüz yaşamıştır. Çin felsefesinde onlar ‘Sekiz Ölümsüzler’ olarak adlandırılır. Hint felsefesinde ise tanrısal güçlere hükmederek, insanlığı karanlık güçlerden kurtaran kişiler ‘Avatar’ olarak bilinir. Avatar tanrıların yeryüzüne indiklerinde büründükleri forma verilen isimdir. Bu kelime Sanskritçe’de ava; aşağı ve tar: iniş anlamına gelen sözcüklerin birleşiminden oluşmuştur.
‘Son Hava Bükücü’ adıyla bilinen ve 2007 yılında Amerika’da yayına girdiği andan itibaren sadece çocukların değil yetişkinlerinde ilgisini üstüne toplamayı başaran animasyon da bir Avatar’ın hikâyesini anlatır. Dizi olarak yayınlanan çizgi filmin hikâyesine göre Dünya’da ateş, toprak, su ve hava olarak bilinen dört elementi yönetebilen krallıklar hüküm sürmektedir. Bir denge içinde ve barış içinde yaşamayı sürdüren bu krallıkların barış ve huzur atmosferi, Ateş Krallığı’nın diğer elementlerden üstün olduğunu söylemesi, onlara savaş açması, bütün krallıkları tek tek yok etmeye başlamasıyla bozulur. Sürmekte olan savaşı durdurup, tekrar barış içinde yaşamayı sağlayabilecek tek kişi ise Avatar’dır. Hava elementine hükmeden krallıkta doğan kahramanımız Aang, henüz 12 yaşındayken Avatar olduğunu öğrenir. Avatar olabilmek sıkı bir eğitim ve disiplin gerektirmektedir. Bu nedenle arkadaşlarını ve sevdiği herkesi geride bırakıp Doğu Tapınağına gitmek zorundadır. Fakat daha bir çocuk olan Avatar bu sorumluluktan korkar ve uçan bizonu ile kaçar. Okyanusun üstünde giderken fırtınaya yakalanan kahramanımızın tehlike anında Avatar güçleri devreye girer ve bilinçsizce kendini bir buzun içinde dondurur. Aradan 100 yıl geçtikten sonra su kabilesinden olan Katara ve Sokka adında iki kardeş donmuş halde olan Avatar’ı bulur ve sudan çıkarırlar. Aang’in olanlardan ve aradan 100 yıl geçtiğinden ise haberi yoktur. Yüz yıl içerisinde Ateş Krallığı gücünü artırmış ve birçok kabileyi yerle bir etmiştir. Avatar Aang’in yapması gereken ise dört elementte de ustalaşarak Ateş Lordu’nu yenmek ve savaşı sona erdirmektir.
Avatar inanışı, Hint felsefesinin özünü oluşturan Veda’lara dayanmaktadır. Hinduizm’e göre yeryüzündeki bozulmuş düzeni yeniden tahsis etmek üzere pek çok sayıda Avatar dünyaya enkarne olmuştur. Yine bu inanca göre tanrının yaratıcı haline Brahma, koruyucu haline Vişnu ve yok edici haline Şiva adı verilmektedir. Vişnu yeryüzüne toplam 10 kez enkarne olacaktır. Bunlardan ilk dokuzu gerçekleşmiş olup, sonuncu Avatar olan Kalki ise henüz gelmemiştir. Kalki adıyla anılan kurtarıcı enkarnasyon beklentisi kendini birçok farklı dinde Mesih, Mehdi şeklinde göstermektedir. Beklenen kurtarıcının gelip gelmeyeceğini bilemem fakat şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki: içimizdeki şeytanlardan, korkularımızdan, yaşama dair hissettiğimiz tatminsizlikten bizi kimse kurtarmayacak. Bizi kurtaracak olan şey; yaratıcı (sheng) veya yok edici (ke) yönleri bulunan beş elementi içimizde dengelemek, kendimizi sevmek ve verdiğimiz doğru kararlardır.