Nazi işgali altındaki Prag’da tezgâhtar olarak çalışan genç Winton, 669 Yahudi çocuğu toplama kamplarına gönderilmekten kurtarmıştı. İnsanlığa yaptığı bu hizmetinden ötürü ‘Britanya’nın Schindler’i’ unvanını kazanan Sir Nicholas Winton, 2015 yılında yaşama veda ettiğinde 106 yaşındaydı.
Winton, 1909’da Londra’da, Alman asıllı Yahudi kökenli ebeveynlerden dünyaya geldi fakat Hıristiyan olarak yetiştirildi. 1939 yılında Prag’da olduğu bir dönemde, kısa bir süre önce, Almanya tarafından ilhak edilen Sudetland bölgesinden gelen mültecilerin akınından endişe duyuyordu. Winton, kayak için Londra’dan gelecek arkadaşına gönderdiği telgrafta, planladıkları tatilini iptal ettiğini, kayaklarını almadan gelmesini ve çok önemli bir konuda kendisinden yardım istediğini yazıyordu.
Winton endişelerinde haklıydı çünkü kısa bir süre içinde Nazilerin, bölgenin Yahudi sakinlerini, işgal ettikleri bölgelerdeki kamplara göndereceklerini anlamıştı.
Winton, çocukları Nazi işgali altındaki Prag’dan İngiltere’ye taşımak ve her iki uçta da bürokrasi ile mücadele etmek zorunda kalmamak için, bu işi tek başına yapmaya karar verdi.
İngiltere’deki destekçiler, Yahudi entelektüellerini ve komünistlerini Çekoslovakya’dan almaya çalışırken, hiç kimse çocukları kurtarmaya çalışmıyordu. Winton bu yüzden görevi üstlenmişti. Winton, İngiliz yetkilileri, çocukları koruyucu evlerin bulunması ve daha sonra eve dönmek için, yeterli paraya gereksinimleri olduğu için 50 sterlinlik bir garanti ödemesi koşuluyla, Yahudi çocukları kabul etmeleri konusunda ikna etti. Kalışlarının sadece geçici olması bekleniyordu.
Kendisini Çekoslovak İngiliz mülteciler komitesinin tek kişilik ‘Çocuk Bölümü’ olarak ayarlayan Winton, evleri ve kefilleri bulmaya, yaklaşık 6 bin çocuğun listelerini hazırlamaya, İngiliz ailelerinin çocukları almaya karar vermeleri için resimler yayınlamaya başladı.
İlk 20 çocuk İngiltere’ye uçakla gitti, ancak Alman ordusu Mart 1939’da Prag’a ulaştıktan sonra trenle gitmeye başladılar.
II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden önceki aylarda, sekiz tren, çocukları Almanya işgalindeki Prag’dan İngiltere’ye taşıdı. Sonuçta Winton, 669 çocuğu mutlak bir ölümden kurtarmayı başardı. En büyük tahliyenin, İngiltere’nin, Almanya’ya savaş ilan ettiği gün olan 3 Eylül 1939’da yapılması planlanıyordu. O tren hiç kalkamadı ve o gün kurtarılmaya çalışılan 250 çocuk hayatta kalamadı.
‘Kindertransport’ (Çocuk nakilleri) olarak bilinen bu operasyon ile İngiltere’ye götürülmesi planlanan Yahudi çocuk sayısı 10 bindi. Çünkü bu plan daha sonra Almanya dâhil birçok ülkeden Yahudi organizasyonları sayesinde gerçekleşiyordu. Ancak savaştan sonra bu çocuklardan sadece birkaçı ailelerine kavuşabildi. Çünkü diğer ailelerin tümü ölüm kamplarında katledilmişlerdi.
Berlin ve Viyana’dan daha birçok çocuk kurtarılmışsa da, bu operasyonlar daha iyi organize ediliyordu ve daha iyi finanse ediliyordu. Winton’ın operasyonu benzersizdi çünkü neredeyse tek başına çalışıyordu. Winton, “Belki çok daha fazla şey yapılabilirdi. Ancak daha fazla zamana ihtiyaç olacaktı. Diğer ülkelerden çok daha fazla yardıma ihtiyaç duyulacak, çok daha fazla para gerekecekti. Onlarca operasyona ihtiyaç duyulacaktı” diyordu.
Savaş sonrası
Winton savaş sırasında Kraliyet Hava Kuvvetlerinde görev yaptı ve mülteci örgütlerini desteklemeye devam etti. Savaştan sonra, özellikle Londra’nın batısındaki Maidenhead Kasabasında, birçok yardım kuruluşa katıldı. 40 yıldan fazla yıl süreyle aynı bölgedeki Öğrenme Engelliler Derneğinin başkanlığını yürüttü. Adına ‘Winton House’ ve ‘Nicholas House’ adlı iki engelli okul ve barınma evi yapıldı.
İyi bir eskrimci olan ancak savaşın patlak vermesi nedeniyle olimpiyatlarda yarışma şansını kaybeden Winton, kardeşi Bobby ile birlikte, halen İngiltere’nin önemli bir eskrim takım müsabakası olan ‘Winton Eskrim Kupası’ karşılaşmalarını tesis etti.
Kendisiyle savaş yılları kendisiyle yapılan söyleşilerde, Winton ayrıca, İngiltere’ye getirtilen bütün çocukların, koruyucu evlerinde çok iyi muamele görmediklerini de üzülerek anlatmış, bazı koruyucu evlerde çocukları hizmetçi olarak kullandıklarını söylemişti. Ayrıca Yahudi çocuklar, Hıristiyan ailelerin yanına yerleştikleri için, bu çocuklar bazı bölgelerde onları dışlayan davranışlara da maruz kalmışlardı. “Olayın yüzde yüz başarılı olduğunu söyleyemem. Ancak gelen bütün çocukların savaş sonunda canlı olduklarını iddia ediyorum.” Bu cümleler ‘Yabancıların Kollarına’ adlı kitapta yer almıştı.
Winton savaştan sonra neredeyse 50 yıl süreyle bu konuyu hiç kimse paylaşmamıştı. 1988 yılında eşi Grete evlerinin tavan arasında, eski bazı belgeler bulunca her şey ortaya çıktı.
Yaptıkları gözler önüne çok sonra serildi
1999 yılında kendisine neden sustuğunu sorduklarında, “Ailenizle bile konuşamadığınız bir sürü şey var. Savaştan önce olan şeyler, savaşın şiddeti sırasında artık bana önemli gelmiyordu” dedi. Winton’ın eşi Grete, neler olduğu hakkında kocasını konuşmaya ikna etti. Bu öykünün belgelenmesi gerektiği konusunda ısrarcı oldu. BBC’nin onlarca ‘Nick’in Çocukları’nı izlemesi ve birinci sınıf BBC televizyon programı ile duygusal bir kavuşma töreni düzenlemesi sonunda Nicholas Winton’ın yaptıkları dünyanın gözlerinin önüne serildi.
Bu çocukların çoğu (bugünün ebeveynleri ve büyükanne - büyükbabaları) hayatlarını kurtardığı için onunla temasa geçmeye başladı. Winton tarafından kurtarılan tanınmış insanlar arasında Amerikalı bilim adamı Ben Abeles, İngiliz film yönetmeni Karel Reisz ve Kanadalı gazeteci Joe Schesinger vardı.
O’nun kahramanlığını anlatan ‘Nicholas Winton - İyinin Gücü’ adlı film 2002’de Uluslararası Emmy Ödülü kazandı. O zamanki başbakan Tony Blair, yüzlerce Yahudi’nin hayatını kurtardığı için Alman iş adamı Oscar Schindler’in ardından onun da ‘Britanya’nın Schindler’i’ olarak övdü.
Winton, 2003 yılında Kraliçe II. Elizabeth tarafından şövalye ilan edildi. Ayrıca Çek Cumhuriyetinde onurlandırıldı. Prag Merkez İstasyonunda bir ‘Winton Heykeli’ bulunurken ‘Kindertransport’un çocuklarını betimleyen bir anıt Londra’nın Liverpool Street İstasyonunda yer alıyor.
Winton, Schindler’in aksine hayatının asla tehlikede olmadığı konusunda ısrar etti ve bir kahraman olarak tanınmayı reddetti. Başarıları ve mücadelesi konusunda daima mütevazı davrandı. “O yıllarda herkes ‘Yahudiler için yaptıklarınız harika değil mi? Bütün Yahudi çocukları kurtardın’ dediler. Oysa yaptıklarım bir vahiy gibiydi. Çocuklar gözlerimin önünde duruyorlardı, ben de orada çocukları kurtarmak için vardım…” sözleri onun nasıl biri olduğunun göstergesiydi.
Winton’ın eşi Grete 1999 yılında vefat etti. Kendisi, oğlu Nicholas, kızı Barbara ve torunları ile yaşamına devam ederken, 2015 yılında, 106 yaşında iken yaşama veda etti. Ölümünden sonra, İngiltere, Çek Cumhuriyeti ve İsrail’de haberler ve yorumlar yayınlandı. İsrail Başbakanı Binyamin Natanyahu, “Kötülük ve ilgisizliğin çarptığı bir dünyada Winton, kendini masum ve savunmasız olarak titreşen çocukları kurtarmaya adadı. Olağanüstü ahlaki liderliği, tüm insanlığa örnek teşkil ediyor” dedi, Kudüs’teki Yad Vaşem Holokost Müzesinin Başkanı Avner Shalev ise, “Winton, sert gerçekliğin nasıl doğru okunabildiğini ve rahat yaşamını bırakıp, vicdanının sesini takip etmeyi seçti” dedi.