Wagner’in antisemit notaları

Bahar AKPINAR Perspektif
18 Eylül 2019 Çarşamba

Bahar Akpınar


Sanatçı ve sanat arasındaki ilişki en basit tanımıyla bir estetik tasarımdır. Bu tasarımda ifade edilmek istenenler, sanatsal bir form ile ortaya konur. Çoğu sanatçı için sanat üretiminin en heyecan verici yeri söz konusu bu form arayışıdır. Yetenek ve zekânın patinaj yapmadan alması gereken en keskin virajlar sanatsal tasarımın bu bölümünde yer alır. Estetize edilmiş formlarla insan ruhunu yükseltmek ve estetik haz duygusu uyandırmak gibi ana hedefleri olan bu tasarımın içine nefret söylemi girdiğinde estetik denge, şeytani özellikler taşımaya başlar. Richard Wagner’in müziği barındırdığı antisemit özelliklerle bu sınıfa giren eserlerdendir.

Bugün artık Wagner’in, politik ve ideolojik bir antisemit olduğu su götürmez bir gerçek. Wagner antisemitizminin bu konudaki genel çerçeveye uygun olarak ırksal ve finansal zeminli olduğu görülür: Germen ırkını, Doğulu bulduğu Yahudilere karşı üstün tutmakta, ellerindeki finansal gücün Alman toplumu için tehdit olduğunu öne sürmektedir. 1873’teki mali ve tarımsal kriz liberal ekonomiyi destekledikleri bahanesiyle toplumda Yahudilere karşı olan zehirli havayı arttırmaya başlar. Böylelikle Wagner’in müziği ile toplumdaki antisemit iklim uygun adım ilerler.

Wagner’in sanatını böyle bir politik-estetik içinde tasarlarken bu düşüncelerini hem notalarına hem de opera metinlerine üzerinde uyguladığı görülür. Bazı eserleri araştırmacılar tarafından hâlâ tartışılıyor olsa da, Wagner operalarındaki antisemit unsurların ayan beyan ortada olduğu aynı çevrelerce tartışmasız hemfikir olunan bir gerçek. Bunun en belirgin görüldüğü yerler, Wagner operalarındaki Yahudi stereotipidir. Sahne sanatlarında karakterin sosyolojik ve biyolojik özellikleri üzerinden iki boyutuyla yapılandırıldığı stereotip kişileştirmeyi Wagner Yahudilere ait özellikler ile donatır. Bu tiplemelerdeki beden duruşu, mimik ve bakışlar, yürüyüş ve konuşma tarzlarının Wagner’in Yahudileri tanımlarken dile getirdiği tasvirlere uygun şekilde portre edildiği görülür. Parsifal’deki Klingor, Der Ring des Nibelungen’deki Mime, Die Meistersinger’deki Sixus Beckmesser karakterleri Yahudi stereotiplerden bir kaçıdır1. Rol kişisi üzerindeki bu tipleme, müzikal yapı ile de desteklenir. Bu kişilerin sahne aldıkları bölümlerdeki müzik tasarımlarının tonlamalar üzerinden çeşitlendiği görülür. Yahudi karakterle ilgili bölümlerdeki tonlamalar diğer bölümlerde olanlardan daha farklıdır. Buralardaki müzik kimi zaman aksayan ve zayıf tonlara, kimi zaman çatlak ve tiz tonlara çıkarak kulağı rahatsız eden tınılar bırakır2.

Parsifal’i başarıya taşıyan Hermann Levi gibi olağanüstü bir orkestra şefi ya da Lohengrin’inde Joseph Rubinstein’ın muazzam piyano yorumu olmasaydı, eserlerinin o dönemki sahnelenmelerinin gölgeleneceği Wagner, kendi eserlerinde Yahudi müzisyenlerle çalışmakta bir sıkıntı görmemesine rağmen, müziğin Yahudileştirilebileceğine inanıyor ve bunu tehlikeli buluyordu. Bu konudaki düşüncelerini ilki 1850’de K. Freigedank mahlas, ikincisi 1869’da kendi ismi ile yayınlanan ‘Müzikte Yahudilik adlı makalesinde ele aldı. Bu makalesinde, “Herkesin bildiği gibi günlük hayatta Yahudilerle ilgili ilk gözümüze çarpan şeyler dış görünüşleri ile ilgili detaylardır. Yahudiler, Avrupa kültürlerinin hepsi için dışardan geleni temsil eder. Avrupa kültürünün bir parçası değil, ona yabancılardır” diyerek, stereotip portrelemelerini antisemit bir algı üzerine kurduğunu açıkça belirtirken, konuyu pratik boyuttan çıkarıp teorik bir zemine taşımış oldu3.

Bir zamanlar yakın dostu olan Nietzsche ile arasının açılmasına neden olan, antisemit özelliklerin yoğun olarak görüldüğü Der Ring des Nibelungen’in sahnelenmesi ile Wagner’in antisemit besteci kimliği tescillenir. Konusu Alman mitolojisinden alınan ve toplam uzunluğu 14-15 saat süren dört bölümlük bu opera ile Wagner, Alman ruhu ile donatılmış notalarıyla Alman halkına karşı olan görevini yerine getirdiğini ifade eder. Milliyetçi ögelerle dolu bu operanın sahnelenmesiyle birlikte Wagner büyük bir popülerlik kazanır. Bu antisemit popülerlik ölümünden sonra da yükselmeye devam eder.

Nazi döneminde ari ırkı temsil etiği düşünülerek yüceltilen Wagner’i incelemeci Barry Millington, “Egoist, kibirli bir başarma azmi olan, oportünist, kötücül, kinci, haris, küstah, kadın düşkünü, ahlaksız ve ırkçı” olarak tanımlıyor4. Neyse ki, bilim ve araştırmacıların gerçekleri, notalardan yayılmayan bu özellikleri öğrenmemizi sağlıyor. Amerikalı besteci Ezra Sims’in de dediği gibi sanatını nefret söylemi üzerinden tasarlayan bir sanatçı kendi eserini kendi elleriyle boğar ve bunun şöhretinden kurtulamaz…

 

1 Marc A. Weiner, Richard Wagner and the Anti-Semitic Imagination (Reviewed by Barry Goldensohn), ss. 246-254.

2 Agy., s.248

3 https://danielbarenboim.com/wagner-israel-and-the-palestinians/

4 http://www.bbc.com/culture/story/20130509-is-wagners-nazi-stigma-fair