• Türkiye ile İsrail arasındaki 6 milyar dolayındaki ticaret hacmi, ülkemizi her yıl 500 bine yakın İsrailli turistin ziyaret ediyor oluşu, Türk Hava Yolları’nın Tel Aviv’e günde 8 seferinin bulunması, iki halk arasındaki kültürel ve sosyal yakınlık gibi faktörler yeni bir yakınlaşma için uygun zemini yaratıyor kanısındayım. Doğu Akdeniz’de bulunan zengin doğalgaz kaynağının ulaşabileceği en uygun yolun Türkiye olması, iki ülkenin belli konularda yakın işbirliği yapmasının önünü açan en somut gelişme bana göre. HAKAN ÇELİK - POSTA
Eskicioğlu Camiini ararken kendimi bir anda Yahudi mahallesinde buldum. Çünkü bu cami Yahudi mahallesinin içindeydi.
Ankara’daki Yahudi mahallesi, harabeye dönmüş tarihi evlerle hala ayakta duruyor. Tarihi evlerin yanında bir de tarihi bir sinagog mevcut. İtalyan bir mimar tarafından 1907 yılında bitirilmiş ama tarihi çok eskilere dayanmakta. Bu mahalleyi görünce çok üzüldüm. Neden mi? Çünkü tarihi bir mahalle ve Müslümanların özellikle korumaları gereken bir kültür.
Terk edilmiş mahalle ile ilgilenen yok.
Sinagog, cemaat olmadığı için kapalı. Görevli kişinin insiyatifiyle sinagoga girme imkanım da oldu. Böyle tarihi bir yapının ve mahallenin neden bu halde olduğunu tekrar tekrar düşündüm.
Ankara Yahudi mahallesini gördükten sonra Ankara Yahudileri hakkında araştırma yapınca, çok daha acı insan hikayeleriyle karşılaştım.
Hayatlarında tek bir Yahudi ile tanışmamış ama buna rağmen Yahudi düşmanlığı ile bilenen insanlarımızın izlemesini tavsiye edeceğim bir video var:
https://www.youtube.com/watch?v=DW4VGAyJKIY
Ankara Yahudileri Babil Sürgünü’nden sonra buraya gelip yerleşmiş olan yerel halk. Gerçi ‘Ankara Yahudileri’ tanımlamasını da doğru bulmuyorum ama başka türlü ifade edemiyoruz.
1492 yılından sonra İspanya ve Portekiz’den gelenler de olmuş ve sayı artmış. Sefaradların gelmesiyle kültür biraz değişmiş ama asıl yapı hep aynı kalmış.
Bugün harebeye dönen bu mahallenin restore edilmesi, canlanması sadece Ankara açısından değil, aynı zamanda Müslümanlar açısından da bence çok önemli.
SİNAN ESKİCİOĞLU
Tamamı için: https://www.ocakmedya.com/ankara-yahudileri-yahudi-mahallesi/
İsrail’de sonuçları beklenmeyen seçimi uzaktan takip ederken olan ile bizde henüz yeni filizlenmeye başlamış siyasi hareketlenme arasında paralellikler kurarak benzerlik çıkarma gayreti içerisinde değilim. Her ülkenin kendine özgü şartları, partilerinin başka ülke partilerinden farkları, seçmenlerinin değişik eğilimleri vardır ve bunların incelikleri bilinmeden seçim sonuçlarından genel hükümler çıkartılamaz.
Ancak yine de meydana gelenden dersler alınabilir.
Bizde bir ara sıkça kullanılan ‘beka’ sözcüğü İsrail siyasetinde de yıllardır günlük kullanımda. Etrafı gerçek anlamda ‘düşman’ sayılabilecek ülkelerle çevrili bir ülkedir İsrail. Orada yaşayan insanların tarihi de ‘beka’ sözcüğünü gündemde tutmaya yarayacak ayrıntılarla doludur. İşgal altında tuttuğu topraklar yüzünden İsrail ‘düşmanı’ sınırları içinde de barındırır.
Netanyahu o kavramın içini doldurmada ve tepe tepe kullanmada en maharetli politikacıdır.
Seçimin hemen öncesinde Gazze’den atılan füzeler de İsrail’de Netanyahu’nun istediği türden bir atmosferin doğmasına yaramıştı.
Buna rağmen İsrail seçmeni, ülke içerisindeki azınlıklarla iyi geçinmeyi ve özellikle Filistin sorununa ‘barışçı’ yaklaşmayı programına almış yeni ittifaktan yana oy kullanabildi.
Fanatikler yine “Netanyahu” dedi, ama verdikleri oylar onu yeniden başbakan yapmaya yetmedi.
Oyların muhalefet cephesinde yoğunlaşmasında eskimiş iktidar hakkında ileri sürülen yolsuzluk iddiaları da önemli bir rol oynadı.
Hemen her ülkede birbiri ardına seçimler kazanmış olan siyasi partiler de İsrail’de seçimlerden önce Netanyahu’nun sergilediği türden kendine aşırı güven görüntüsü verdiler. Bir bölümü girdikleri seçimlerde bu kendine fazla güvenmenin boşa çıktığı gerçeğiyle karşı karşıya kalabildi.
Kitleler, eski-yeni fark etmez, kendilerinden oy isteyenlerin neyi temsil ettiklerine bakarak karar veriyorlar. Partiye sadakat sanıldığı kadar oy kullanmada belirleyici olmuyor.
Yeni partiler sırtlarında herhangi bir olumsuz bagaj olmadığı için de kitlelerden ilgi görebiliyorlar.
FEHMİ KORU
Öte yandan, sağ bloğun içinde yer almasına rağmen, öncelikle Nisan seçimlerine giden yolun, daha sonra da yenilenen Eylül seçimlerinin mimarı olan Avigdor Liberman’ı ve İsrail Evimiz Partisi’ni ayrı bir başlık altında değerlendirmek daha doğru bir yaklaşım olsa da konuya burada kısaca temas etmek gerekiyor. Seçimlerin yenilenme kararının alınmasının ardından bazı yorumcular, Eylül seçimleri sonucunda Liberman’ın koalisyon görüşmelerini evinden izleyeceğini söylemişti. Fakat bu yorumcular, İsrail toplumunun zorunlu askerlik gibi müşterek bir görevi, başbakanın dokunulmazlık yasasına karşı koz olarak kullanılmasına gösterebileceği tepkiyi hesaplayamadılar. Liberman ülkenin en güçlü adamına karşı, önce Lübnan ve Gazze saldırılarını gerçekleştirmediği için, daha sonra da kendi yolsuzluk suçlamalarından kurtulmak için, askerlik kurumunu gölgelemesinden dolayı açmış olduğu savaşın ilk cephesinde istediğini almış görünüyor. Liberman Nisan seçimlerinde partisinin almış olduğu vekil sayısını 5’ten 8’e çıkarırken, İsrail kamuoyu önünde de milli mutabakat hükümeti formülüyle siyasi tansiyonun bir nebze düşürülmesine aracılık eden adam olarak görülüyor. Hem Mavi-Beyaz cephesinden gelen olumlu sinyaller hem de “Siyonist bir birlik kurulmalı” diyen Netanyahu’nun değerlendirmeleri, kimsenin yeni bir seçim istemediği mevcut ortamdaki tek çıkar yolun koalisyon olduğunu gösteriyor.
Liberman’ın doğru zamandaki doğru hamlesinin İsrail siyasetinde yeni bir döneminin kapısını araladığını söyleyebilsek de “Netanyahu elindeki avantajı kaybedecek kadar bir popülarite kaybına uğradı mı?” sorusu, seçim sonuçlarını daha sağlıklı okumamıza yardımcı olacaktır. Bu bağlamda, İsrail sağı ve Likud özelinde 2018 sonbaharına kadar ciddi bir güç kaybı olduğunu söylememiz doğru olmayacaktır. Yasadışı yerleşimcilere verilen desteklerden Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak kabul edilmesi adına yürütülen uluslararası propagandaya, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının etkin kullanımından Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle güçlendirilen ilişkilere kadar, kâğıt üzerinde oy getirecek pek çok politika, mevcut hükümet tarafından üretildi. Fakat yönetimin otoriterleşmesi, Netanyahu başta olmak üzere Likud’lu bakanların yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalması, ulus devlet yasası üzerinden daha da ayrışan toplum gibi sebepler, kazanılan Nisan seçimlerinden sonra bile tepkileri Likud’un üzerine çekmişti. Böylelikle, 2015 seçimlerine göre Nisan 2019’da beş sandalye daha fazla alarak hükümet kurma hakkı kazanan İsrail sağının amiral gemisi son beş aylık süreçte, hiç olmadığı kadar yara aldı. Benimsedikleri politikaların amaçlarına baktığımızda pek bir fark göremeyeceğimiz Binyamin Netanyahu ve onun eski kabinesinde yer alan Avigdor Liberman’ın koalisyon anlaşmazlığı ise Likud’un, daha doğrusu Netanyahu liderliğindeki Likud’un, İsrailli seçmen tarafından günbegün sorgulanmasına yol açtı. Seçimlerin hemen öncesindeki bazı senaryoların ve seçim sonunda Liberman’ın söylemlerinin Likud’u yeni bir lider arayışına götürüp götürmeyeceğini ise önümüzdeki süreç gösterecek.
SELİM HAN YENİACUN
Tamamı için: https://www.aa.com.tr/tr/analiz/netanyahunun-dokunulmazlik-hesabi-sandiktan-dondu/1589365
Netanyahu seçimlere kısa süre kala Filistin’in bir bölümünü ilhak etme vaadinde bulundu. Netanyahu’nun bu yıl yaşadığı oy kayıplarından İsrail’de çoğunluk artık barış istiyor sonucuna ulaşabilir miyiz?
Bu bir seçim vaadiydi. Sağ kesimi oy kullanmaya ve başka sağ partilere değil Likud’a oy vermeye teşvik eden bir vaat. Belki yerleşimler genişletilebilir, yeni yerleşimler kurulabilir ancak ilhakın gerçekleşeceğini sanmıyorum. Öte yandan, Ürdün Vadisi İsrail’e stratejik derinlik sağladığı için çok önemli. Ürdün ile İsrail arasındaki barış anlaşması o sınırın sakin kalmasını sağlıyor. Ancak İsrail’in korkusu, Kral Abdullah’ın devrilmesi durumunda neler olacağı. Suriye örneği bu endişeyi canlı tutuyor. İlhak tartışmasının ardında bu endişe yatıyor.
Gantz liderliğinde kurulacak bir hükümetin Türkiye’ye karşı duruşu nasıl olur? İsrail’in Orta Doğu politikalarında nasıl bir değişim bekleyebiliriz?
Buna cevap verebilmek için çok erken. İsrail bir koalisyonlar ülkesi. Şu an nisan ayındaki seçimlere göre daha zayıf yani diğer partilere daha çok taviz vermesi gereken iki lider var. Hükümetin kurulması haftalar alabilir. Hükümet bir sağ salim kurulsun önce...
Netanyahu kısa bir süre içinde yolsuzluk davaları için hakim karşısına çıkacak. Bu davanın sonucunu Netanyahu’nun salona başbakan ya da muhalefet mensubu olarak gitmesi etkileyecek midir? Netanyahu ne gibi bir ceza alabilir?
Dava sürerken görevini yerine getirebilir. Ama bu durumda olan bir liderle aynı hükümette yer almak istemeyen partiler veya isimler mevcut. Hapis cezası ile sonuçlanabilir. En uzun süre başbakanlık yapmış olması bir şeyi değiştirmez. Ceza alan Devlet başkanları, başbakanlar var İsrail’de. Ancak başbakan olursa, görevi başında bu süreci yaşayacak olan ilk isim Netanyahu olacak.
KAREL VALANSİ (Metin Kaan Kurtuluş Röportajı)
Bibi lakaplı Başbakan’ın başı, yolsuzluk davalarıyla da fena halde dertte. Hakeza dünkü erken seçimleri yapması ve böylelikle ülkeye tarihinde ilk kez 1 yıl içinde 2. seçimi yaşatması da bundan. Şöyle ki geçtiğimiz nisan ayındaki seçimlerden sonra koalisyon kurma gayretlerine devam ederken, bir anda parlamentoyu (Knesset) dağıtıp yeniden seçim için oylamaya gitmişti.
Dün konuştuğum, İsrail’in en çok tanınan gazetecilerinden Arad Nir bunun sebebini şöyle açıklıyor: Netanyahu, hakkında bu ay sonunda görülecek nihai yolsuzluk davası öncesinde seçime gidip mahkemeye şu mesajı vermek istedi: “Bakın bana atılan iftiralara rağmen halk yine beni seçti. Yani ben hem masumum. Hem de arkamda koskoca İsrail milleti var.”
Peki, bu maya tutar mı? Bunu anlamak için önce ülkedeki sisteme bakmak gerekiyor.
İsrail bir koalisyonlar ülkesi. Kazanan partinin hükümeti kurabilmesi için mutlaka koalisyon kurup, Knesset’teki 120 milletvekilinden en az 61’inin desteğini alması gerekiyor. Bu seçimlerde ise en güçlü adaylardan biri aşırı sağcı Netanyahu. Diğeri de merkez soldan ve nispeten liberal olan ülkenin eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz. Nisan seçimlerinde her ikisinin partisi de 35’er sandalye kazanmıştı.
Şimdi de Netanyahu’nun 61’den fazla sandalye kazanma ihtimali yüksek değil. Son yapılan anketlere göre, 58 vekil çıkarabiliyor. Bu durumda ise -ki en yüksek ihtimali olan senaryo bu- koalisyon kurabilmek için eski Savunma Bakanı Liberman’ın desteğine ihtiyacı var. Yalnız eskiden Netanyahu’nun savunma bakanı, şimdi ise rakibi olan Lieberman’ın nisan seçimlerinden sonra Netanyahu’yla iş birliğini reddettiğini hatırlayınca... Şimdi de hayır deme ihtimali oldukça yüksek.
O zaman ise Gantz ve Liberman bir koalisyon kurabilirler. İşte bugün öğleden sonra bu senaryolardan hangisinin gerçekleşeceği aşağı yukarı belli olacak. Kesin sonuç ise 25’inde açıklanacak.
Arad Nir, “İç sesime göre Netanyahu yine başbakan olacak” diyor. Ve ekliyor: “Unutma, Netanyahu hiçbir zaman kurallara göre oynamadı. Onun kendi kuralları var. Eğer koalisyon kuramazsa, daha önce yaptığı gibi yine bir gerekçe bulup yeniden seçim bile ilan edebilir. Bugüne kadar hep şapkadan tavşan çıkarmayı başardı.”
Tabii şapkada çıkacak tavşan kaldıysa.
VERDA ÖZER
Tamamı için: http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/verda-ozer/israilde-degisim-vakti-6035906
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugünkü programına New York’ta ABD’deki Yahudi kuruluş temsilcilerini kabul ederek başlayacak. Bu birliktelikte İbrahimzadeh ve Kohen Türkiye Yahudileri adına bulunacak. Bu temaslardan farklı olarak gördüğüm başka bir süreç daha var.
Türkiye ve özellikle Erdoğan Filistin davasını çok yakından takip etti. İnsan hakları ihlalleri ve orantısız askeri operasyonlar konusunda İsrail hükümetini sert şekilde eleştirdi. Buna karşın İsrail halkının, dünyadaki Yahudilerin bu tartışmaların bir tarafı olmadığını ısrarla ifade etti. Ben İsrail seçimleri sonrasında tablonun netleşmesinden sonra Türkiye-İsrail ilişkilerinde de belli normalleşme adımlarının gelebileceğini daha önce de söylemiştim. Aynı görüşümü koruyorum. Yeni bir açılımın başlatılması için iki ülkenin de her alanda yakın görüşleri paylaşması gerekmez.
Örneğin Türkiye ile Yunanistan arasında da kimi zaman çok sertleşmesine rağmen en üst düzeyde iyi bir diyalog devam ediyor. Türkiye ile İsrail arasındaki 6 milyar dolayındaki ticaret hacmi, ülkemizi her yıl 500 bine yakın İsrailli turistin ziyaret ediyor oluşu, Türk Hava Yolları’nın Tel Aviv’e günde 8 seferinin bulunması, iki halk arasındaki kültürel ve sosyal yakınlık gibi faktörler yeni bir yakınlaşma için uygun zemini yaratıyor kanısındayım. Doğu Akdeniz’de bulunan zengin doğalgaz kaynağının ulaşabileceği en uygun yolun Türkiye olması, iki ülkenin belli konularda yakın işbirliği yapmasının önünü açan en somut gelişme bana göre.
HAKAN ÇELİK
Tamamı için: https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/heyetteki-o-iki-isim-2207302
İsrail siyasetçilerinin kendi prensiplerini çiğnerken gösterdikleri yaratıcılık hafife alınmamalıdır. Bu düğümden gerçekten Liberman’ın koalisyon teklifiyle çıkılabilir; bu, başbakanlık koltuğunun Gantz ile Netanyahu arasında paylaşılmasıyla yapılabilir. Gantz ilk iki yıl ülkeyi yönetirken Netanyahu yasal sorunlarıyla uğraşır. Sözünü ettiğimiz, önümüzdeki günlerde karşılaşabileceğimiz ‘yaratıcı çözümlerden’ yalnızca biri.
Seçimin İsrail’deki barış yanlıları için, hatta merkez soldakiler için bile zafer doğurmadığı açık. Kurulan hükümet can çekişen iki devletli çözüm sürecini ayağa kaldırmayacak. Bunun yerine, muhtemelen Gazze’de yeni askeri operasyonlar başlayacak. Bir yandan da muhtemelen Başkan Donald Trump’ın ‘yüzyılın anlaşması’ dediği ve Filistin ekonomisini güçlendirmeyi amaçlayan süreci başlatacak – Filistinliler ise muhtemelen tüm bunları hükümsüz sayacak.
Her hâlükârda seçimin sonucu rahatlatıcı etki yapacak ve siyasete taze kan gelecek. İsrailli seçmenler ülkenin yabancı düşmanı teokrasiye doğru itilişine dur dediler. Dahası, Netanyahu’nun bölücü nefret siyasetinin önünün kesilmesi de yadsınamayacak bir başarı.
İsrailli şair Nathan Alterman olsa bu süreci ‘yoksulların sevinci’ olarak tarif edebilirdi (en bilinen kitabının adı). Fakat ülke şimdilerde siyasi pazarlıklarla meşgul, bölgede tansiyon yükseliyor; coşkunun daha ne kadar süreceğini ve Netanyahu’nun siyaset dışı kalıp kalmayacağını zaman gösterecek.
SHLOMO BEN-AMİ
Tamamı için: https://www.birgun.net/haber/netanyahu-nun-sonu-mu-269691
“En uzun süre başbakanlık yapan lider konumunda, Oslo sürecinden sonraki dönemde bir ara var, sonrasında 2009’dan beri başbakan. Şu an galiba 5. turu olacak seçilmesi durumunda. Netanyahu bu seçimlere hazırlanırken oy verin, sağcılara oy verecekseniz de Likud’a verin diye diye, yüz kere söylersen olurmuş ya, sonuçta kaybedecek gerçekten. O Araplar sandıklara koşuyor demesi de ters tepti, işe yaramadı, tepki aldı. Bütün bu hikayede de kendini kurtarmaya çalışıyor görüntüsü daha yukarıya geldi. Yaşadığı kişisel sıkıntı çok fazla herkes tarafından hissedildi. Bir de İsrail için dönüm noktası diyor ama herkes bunu farklı bir şekilde duyuyor. Bu kendi için tarihi bir dönüm noktası İsrail için değil. Hep kişisel hırs, kişisel siyasi kariyer olarak görüldüğü için belki de ona olan güven de sarsılmış olabilir, bu düşüşün bir sebebi olarak. Yerime geçecek kimse yok, ben süper liderim, Trump ile dostum, Arap ülkeleri dahil bu kadar ülkeyle İsrail’in ilişkilerinin önünü açtım, hep benim sayemde diye diye buna kendisi de inandı. Benim yerimi alacak kimse yok dedi ama sanırım ki İsrailli seçmenler aynı şekilde düşünmüyor. Artık değişiklik istiyorlar, güvenlik penceresinden bakmayan belki. Tabii ki öncelikli sorunu güvenliktir ama ekonomik sorunları da ok var, hayat çok pahalı. Ev sahibi olmak bir hayal uzun zamandır. Çadır hareketlerini hatırlarsak, bu sorunlara eğilinmesi de isteniyor.”
KAREL VALANSİ (Ceyda Karan röportajı)
Aslında bu seçimlerden ne Netanyahu’nun sağcı Likud Partisi, ne de Gantz’ın merkez Mavi-Beyaz Partisi tek başına hükümet kurmak için gerekli çoğunluğu kazanabildi. Bu durumda yeni bir koalisyon denemesi kaçınılmaz. Mesele bu koalisyonu kimin kimlerle kuracağıdır.
İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin’in bu görevi, başarı şansı daha yüksek gözüken Gantz’a vermesi muhtemel. Ama İsrail’deki popüler adıyla Bibi (Netanyahu) kolay pes eden bir politikacı değil. Nitekim o da şimdiden rakibi Gantz gibi, 120 üyeli mecliste çoğunluğu temsil eden bir koalisyon kurmak için kollarını sıvamış durumda.
Ne var ki İsrail’de artık Netanyahu döneminin sona ermekte olduğu kanısı oldukça yaygın. Kendisinin iktidarı bırakmaya niyeti olmasa da, mevcut siyasi koşullar, bu kez koltuğunu koruma şansını zayıflatmış görünüyor.
Şu anda konuşulan çeşitli koalisyon senaryoları arasında en olası sayılanı, Gantz’ın yönetiminde Mavi-Beyaz ile “Bibi’siz” Likud Partisi’nin ve seküler sağcı Liberman’ın “Evimiz” Partisi’nin katılacağı bir ulusal birlik hükümetidir. Bunun mümkün olup olmayacağı önümüzdeki günlerde belli olacak. Olursa, yıllardan beri İsrail’de ilk kez Bibi’siz bir yönetim iş başında olacak.
İsrail’de beş ay arayla yapılan bu ikinci erken seçim iki gerçeği ortaya koydu: Birincisi, İsrail toplumunun kutuplaşmış olduğu, ikincisi de düşük barajlı (yüzde 3.25) seçim sisteminin İsrail devletinin kuruluşundan beri hep koalisyonlara yol açtığıdır. Son seçimlerden sonra İsrail aynı karmaşayı ve belirsizliği yaşıyor.
SAMİ KOHEN
http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/sami-kohen/bibiye-bay-bay-mi-6037284
Başbakan Netanyahu’nun İsrail ile Filistinliler arasında kalıcı bir barışı kendi siyasi çıkarları sebebiyle tamamen bir kenara ittiğine şüphe yoktur. Şam’da Büyükelçilik dönemimde önde gelen Suriyeli bir yetkilinin İsrail’de iktidara gelmesinden en fazla çekindikleri siyasetçinin (kendi siyasi emelleri için her şeyi yapabileceğini düşündükleri) Netanyahu olduğu söylediğini gayet iyi hatırlıyorum.
Geçen hafta eski ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un Netanyahu’nun (istediklerini elde edebilmek için) Başkan Trump’a yalan söylediğini söylemesi ilginçtir. Netanyahu’nun Başkan Trump’a İran’ın nükleer programı konusunda yanlış bilgiler aktardığını ve ABD’nin İran Nükleer Anlaşmasından çekilmesini teşvik ettiğini, böylece bölgede yeni bir istikrarsızlığın kapılarını açtığını, ABD ile Avrupalı müttefikleri arasında ciddi bir bölünmeye neden olduğunu düşünmek mümkündür.
17 Eylül Seçimi sonuçlarının ve hakkındaki 3 yolsuzluk dosyasıyla ilgili sürecin Başbakan Netanyahu’yu İsrail siyaseti dışına itip itmeyeceği henüz açık değildir. İsrail’de önümüzdeki dönemde kimin Başbakan olacağı da henüz ortaya çıkmamıştır. Ancak İsrail’in Orta Doğu’da bir “gerçek” olduğu ve bölge dengelerinde önemli bir rol oynadığı ortadadır.
Benny Gantz’ın Filistin Barış Süreci dahil bir çok konudaki görüşleri de henüz ayrıntılarıyla bilinmemektedir. Bununla beraber, İsrail Başbakanlığına Netanyahu dışında birinin gelmesi halinde, (Orta Doğu’nun zor şartlardan geçtiği bir dönemde) Türk dış politikasının bu değişimden yararlanma imkanı vardır. Türkiye’nin İsrail ile diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesi, Büyükelçilerin tekrar karşılıklı görevlerine başlamalarının sağlanması, İsrail’le (ve Amerikan Yahudi Lobisi’yle) üst düzey diyalog kanallarının (tekrar) açılması halinde Türkiye’nin Filistinlilerin haklarını savunan tutumunun güçlenmesi de mümkün olabilecektir.
OĞUZ ÇELİKKOL
Tamamı: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/oguz-celikkol/israil-secimleri-ve-netanyahu-41336436
Netten okumalar
http://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/guvercin-tedirginligi-41334143
https://www.wannart.com/duygulari-mekansallastiran-muze-yahudi-muzesi/
http://www.yeniduzen.com/yahudi-muhacirler-69-14521yy.htm
https://teoridergisi.com/bir-sosyalistin-gozunden-israil-notlari
Takılan tweetler
Kirkor Narsistyan@bunsenbeki
Auchwitz, insanların otobüs beklerken yığılma yaptığı bir yer değildi. hakikaten milyonlarca insanın öldürüldüğü bir yerle benzetme yaparken rahatsızlık duymuyor musunuz? ayıp yahu.
https://twitter.com/bunsenbeki/status/1176056056709079040
bir vakitler Edirne...@birvakitler1
Bizleri kimi zaman geçmiş asrın Edirne sokaklarını şenlendiren anılarda,kimi zaman soluk karelerde selamlayan Edirne´nin renkleriyle yeniden buluşturan
@orbaysoydan ´a; soluk karelere renk katan @daliamaya1 @metindelevi
@nkdken ve M.Bayer´e teşekkürler...
https://www.youtube.com/watch?v=NB6tSkHYWUo
https://twitter.com/birvakitler1/status/1176057028403486721
Onur Tipi@bagilkulakli
Bir zamanlar aktif Ankara Sinagog'u imiş...
https://twitter.com/bagilkulakli/status/1172835339796451328