Kördüğüm haline gelen Brexit sürecini izleyerek, Brüksel ve Londra’nın karşılıklı pozisyonlarını değerlendirmeye çalışıyorum. 2016’dan beri, Brexit, adeta hem Birleşik Krallığı (BK), hem de AB’yi tutsak eden bir savaş kampı. BK, AB’den özgür olmak için debeleniyor. Ama bu gerçek mi yoksa oyun içinde oyun mu anlamak zor. Avam Kamarasının üyeleri eğer gerçekten ayrılmak isteselerdi, sessiz ve sakin bu işi hallederlerdi. Bence gürültüyle zaman kazanmaya çalışıyorlar. Anlaşmasız veya anlaşmalı Brexit bir şekilde, İngiliz adalarını, kendi deniz sınırları gerisine çekecek. Birincisi BK’yı savaş kampının devamına, diğeri ise açık hapishaneye mahkûm edecek. Öte yandan AB’ye göre öyle de olur, böyle de. Tabii bir anlaşma tercih edilir. Aralarındaki 46 yıllık geçmiş ve her iki tarafta da çalışan insanlar nedeniyle Brüksel’in Brexit konusuna temkin, sağduyu ve kurnazlıkla yaklaştığını düşünüyorum. Bu düşüncemi, AB Komisyonunca İrlandalı Phil Hogan’ın AB ticaret komiseri olarak görevlendirilmesi de güçlendiriyor. Daha önce tarım konularından sorumlu olan Hogan’ın ticaret komiserliğine getirilmesinin nedeni, uzlaştırıcı kişiliği ile anlaşmalı veya anlaşmasız Brexit’in gerçekleşmesi durumunda, pek çok soruna ve özellikle en büyük sorun olarak görülen İrlanda Cumhuriyeti-Kuzey İrlanda kara sınırı ile sınır ötesi ticaretin yönetim ve denetimi planlamasına en iyi çözümü üreteceğinin düşünülmesi. Hogan, elbette bir ekip ile çalışacak. İşte bu ekibe, bir eski TV sitcom dizisi olan ‘Hogan’ın Kahramanları’ndan1 esinlenerek, yukarıdaki başlığın uygun olabileceğini düşündüm.
Hogan önce sınır sorununu çözsün, gerisi kolay mı?
Komisyonun yeni başkanı Von der Leyen, geçen haftalarda, AB ve BK arasında iyi bir serbest ticaret anlaşmasına ulaşılmasının önemine değindi. Bu bağlamda Hogan ve kahramanlarından beklenen öncelikle, Brexit’in ortaya çıkarabileceği sınır sorununu, sinirleri bozmadan çözümlemesi. Bu suretle önce 1998 tarihli Kutsal Cuma (Good Friday) Anlaşmasının, yerini yeni bir mezhep bir savaşına bırakmasına engel olunacak. Sonra da AB ile BK arasındaki ticareti, üyelik dışında düzenleyecek kuralların hazırlanmasına zemin hazırlanacak. Westminister’ın görevi, bu durumda Hogan ve ekibine destek olmak ve yapıcı katkılarda bulunmak. Çünkü ne sınır konusu, ne de serbest ticaret düzenlemeleri bu aşamada Westminister’in kendi başına baş edebileceği konular. Bu şansı BK toz duman arasında kaybetti.
Ama dünya tabii BK’dan ibaret değil. Ayrıca durgunluk ve ticaret savaşları gölgesinde, Hogan ve ekibi, özellikle ABD, Çin ve dünyanın geri kalanı ile mevcut ticaret anlaşmalarını ve Dünya Ticaret Örgütünün (WTO) yeniden yapılandırılması konusunu yeniden gözden geçirecek. AB-Japonya ve AB-Mercosur anlaşmalarını sonuçlandırmaya çalışacak. Hogan oldukça iddialı. Trump’ı bile ticaret savaşları sevdasından vazgeçirebileceğini açıklıyor. Hogan ve kahramanlarının tarım ve tarım ürünleri ticareti ile ilgili yetkinliği biliniyor. Bu nedenle, AB ortak tarım politikasından, başta Brexit durumunda BK tarımı ilgili olmak üzere, tropikal ürün üreticileri dahil, üçüncü ülkeler lehine AB çiftçisine zarar vermeyen ne gibi tavizler verilebileceği konusunda onlardan çok şey bekleniyor.
İrlanda’nın Çıkarı Ve Brexit
Elbette Hogan ve kahramanları, AB nezdinde uluslarüstü (supranational) bir ekip. Bununla birlikte, AB-Mercosur anlaşması ile Latin Amerika’dan, BK ile yapılacak serbest ticaret anlaşması ile BK’dan, et ithalatı konusunda, İrlanda’nın yapacağı itirazları nasıl göğüsleyeceği merak konusu. Tabii canlı hayvan ticareti hariç, sınai nitelikli (processed) et ve hayvani ürünler ticareti, tarifeler serbest ticaret anlaşmaları ile sıfırlansa bile, tarife dışı engellerle karşılaşabilir. Burada ise Hogan’ın adaletinin hassas terazisini görmek mümkün olacak. İrlanda Cumhuriyeti, bir İrlandalının böyle bir kritik kavşakta, İrlanda’yı kollayacağına emin. Bu nedenle Hogan’ın ticaret komiseri görevine getirilmesinden pek hoşnut. Hogan da Brexit durumunda, kendisine AB’nin ve özellikle İrlanda’nın çıkarını hakkıyla savunabilme fırsatı verildiği için gururlu. Hogan, Brexit’in, AB ve özellikle İrlanda ekonomisi üzerinde yaratacağı olumsuz etkiyi kahramanları ile enine boyuna değerlendirmekte. Bu konuda düşüncelerini yüksek sesle açıklamaktan da çekinmiyor. BK, AB’den ayrılmak için bir tazminat ödeyecek. Anlaşmalı veya anlaşmasız, bundan kaçınması sözkonusu olamaz. Limanlar, hava alanları, Chunnel ücreti bölüşümleri özenle yaklaşılması gereken konular. Öte yandan Hogan, ekibi ile birlikte, ticaretin ‘çift gidiş-çift geliş’ bir yol olduğu düşüncesinde. Ama ticari tavizler söz konusu olduğunda, verdiğinden fazla almamaya, aldığından fazla vermemeye çalışacağa benzer.
Phil Hogan
Bir burun sürtme kaçınılmaz
Brexit uğruna, demokrasiye bile ara vermekten çekinmeyen ve ‘parlamentoların anası’ olarak kabul edilen Westminister’ı beş hafta gibi uzun bir süre askıya alan Başbakan Johnson’a, yüce mahkeme bu hafta cevap verecek. Sonra? Ya Johnson istifa edecek; Phil Hammond görevi devralıp sağduyulu bir yaklaşım ve makul bir gerekçe ile, 31 Ekim’de Brexit başvurusunu, 31 Ocak 2020 ye ertelettirecek. Şu sıralar Liberal Demokrat Parti, 50 maddeye dayanarak ayrılma talebini geri çekme sözü verip, şeçime gitmek istediğini açıklıyor. Bu hem erken seçim, hem de ikinci referanduma kapı aralamak demek olur. Tabii aynı zamanda yeni bir belirsizlik.
İşte böyle bir belirsizlik nedeni ile Hogan’ın artık Boris Johnson’ı çok ciddiye aldığını sanmıyorum. Ama o ve ekibi, ticaret, tarım, ulaştırma, lojistik ve mali hizmetler konusunda, herhangi bir BK başbakanının, eninde sonunda, Theresa May’in metnine geri döneceğini ifade ederek, anlaşmalı bir Brexit için, May metninin hâlâ muteber bir metin olduğunu belirtmekten çekinmiyor. Şimdi bu gelişmeler tahtında mahkeme kararı sonrasında, Westminister’in bir adım atması gerek. Bunu da ancak bir erteleme daha talep ederek yapabilirler. Tabii en uygun adım, daha fazla uzatmadan Brexit başvurusunu geri çekmek olur. Hatta erken seçime bile gitmeden. Ama bu arada, ‘Hogan ve kahramanları’ eğer öncelikle, İrlanda-Kuzey İrlanda sınırının kapanmasını engelleyici bir çözüm bulabilirlerse, gerisi kolay. Ama böyle bir gelişme, AB’nin başarısı olur. AB’ye bu kadar tepeden bakan BK’nın ise burnu her halükarda sürtülür. Hem de bir İrlandalı tarafından.
1 Bu yazının başlığı, ismi gerçekte 1940 - 1945 arasında çeşitli ülkelerden savaş esirini barındıran bir Nazi savaş kampı olan Stalag 13’de (Hammelburg yakınlarında) geçen bir sitcom’un adı. Dizinin başkahramanı olan Amerikalı savaş esiri Albay Hogan, Nazi nöbetçilerin ve kamp komutanının burnunun dibinde, emrindeki esirlerle türlü iş yapar. ‘Hogan’ın Kahramanları / Hogan’s Heros’, Alman ordusu saflarına sabotajlar düzenler. Nazileri, müttefik güçlere haber ulaştırmak için bile kullanır. Şimdi dizideki Hogan’ın beceri ve kurnazlığı, AB Komisyonu’nun yeni ticaret komiseri Phil Hogan’da da olmalı ki AB’nin yığışımlı ticaret sorunlarını çözsün diye düşünmekten kendimi alamadım.