“Eli Cohen her şeyi ülkesine sadakatten yaptı”

Uluslararası platformda yayınlanmaya başlayan mini dizi ile dünyanın bir kez daha hatırladığı İsrail’in efsanevi casusu Eli Cohen, Türk edebiyat dünyasında da yerini aldı. Samuel Segev’in kaleme aldığı ‘Eli Cohen – Casus’, Altınordu Yayınlarından çıktı. Kitabı İbraniceden Türkçeye çeviren Yusuf Süha Sonuç ile Eli Cohen’i ve kitabı konuştuk.

Virna BANASTEY Yaşam
2 Ekim 2019 Çarşamba

Kitabın girişinde kısa özgeçmişiniz çok etkileyici… Ancak beni en çok etkileyen kısmı rehberlik yaptığınız dönem oldu. Sanırım ilginç deneyimler yaşamışsınızdır. Suriye, Filistin, Ürdün ve İsrail’de yaptığınız rehberlikler size neler kazandırdı?

Outgoing turizmi gerçekleştiren bir aile şirketimiz var ve bu sayede küçük yaştan itibaren yurt dışına sıkça seyahatlerim oldu. Lisans yıllarından bu yana ise Ortadoğu ülkelerine (Ürdün, Filistin, İsrail ve savaştan önce Suriye) gerçekleştirdiğimiz kültür turlarına rehberlik yapıyorum.

Lisans döneminde ayrıca İngiltere ve Fransa’da öğrenci değişim programlarına katıldım, Avrupa’da da bulundum. Doğunun cazibesi ve medeniyet tarihi her daim ilgimi çekmiştir. Rehberlik vesilesiyle defalarca Suriye, Ürdün, Filistin ve İsrail’de bulundum. 

Bu coğrafyada gezerken her seferinde yeni bir şey keşfediyorsunuz. Çünkü hareketli bir coğrafya. Siyasi değişimler, insanları, kültürleri ve sosyal yapıyı değiştiriyor. Bundan dolayı aynı yerleri her daim görmekten sıkılmıyor, yeni keşifler ve değişiklikleri gözlemlemek için heyecanla tekrar gitmek istiyorsunuz.

Özetle, hem Batı’yı hem Doğu’yu görmek insanın ufkunu açıyor ve analitik zekâsını geliştiriyor. 

 Yusuf Süha Sonuç


‘Eli Cohen – Casus’ kitabını İbraniceden Türkçeye çevirdiğiniz. İbranice öğrenme sürecinizi kısaca anlatabilir misiniz? Bu dili öğrenirken en çok zorlandığınız ne oldu?

Uluslararası İlişkiler alanında lisans, Dinler Tarihinde yüksek lisans ve doktora eğitimlerim sırasında İsrail ve Yahudilik üzerine çalıştım, çalışıyorum. Akademik çalışmalarım ve rehberlikle beraber İbraniceyi öğrenmek istiyordum. Türk Tarih Kurumu (TTK) Ağustos 2013’te, Türkiye’de İbranice dahil nadir bilinen dillere yönelik yoğunlaştırılmış kurs açtı. İbranice hocamız Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi M. Mustafa Kulu idi. Kurs yaklaşık altı ay sürmüş olmasına rağmen Şubat 2016’ya kadar özel dersle İbranice öğrenimine devam ettim. Yani toplamda 2,5 yıl boyunca haftanın üç gününü İbraniceye ayırdım. 

Yeni bir dil öğrenmek zordur. Zira TTK’daki İbranice sınıfında kayıtlı 20’ye yakın öğrenci varken, kursa devam edenler olarak ancak üç kişiydik. Türkiye’de İbranice öğrenmenin en zor yanı konuşmaya dayalı bir pratiğin olmaması. Ancak bu durum İsrail gidip öğrendiklerinizi dile dökünce motivasyonunuzu artıyor ve gayretinizi teşvik ediyor.

 

Eli Cohen’in hayatında sizi en çok etkileyen ne oldu? En çok şaşırtan ne oldu?

En çok etkileyen Eli Cohen’in becerileri ve sadakati. Cohen’in insanlarla diyalog kurma ve onların güvenini kolayca kazanması oldukça etkileyici. Her ne kadar varlıklı bir insan mizanseniyle hareket etmesine rağmen güven, parayla sağlanabilecek bir şey değil. Sonuçta o, Suriye’nin lideri Emin Hafız’ın yakın dostluğunu kazanmış biri.

Eli, görevinin sonunda eşi Nadia’yı Bat Yam’daki iki göz evden çıkarıp, gelecekte onu büyükelçi eşi olarak rahat bir yaşam sürdürme motivasyonuna da sahip olsa da, aslında ülkesini Suriye’den gelecek topyekûn saldırılardan korumak istiyor. Bunu ise sadakatle yapıyor.

Eli Cohen’in hikâyesinde şaşırtan şeyler ise Eli’nin yakalanacağına dair tehlikeyi hissetmesine rağmen görevini sürdürmesi. Aslında tehlikeyi amirleri de seziyor ancak onlar da görevin devam etmesinden yana. Anlaşılıyor ki, onun temin ettiği istihbari bilgilerden memnun olan İsrail’in ilgili kurumları, hayatı pahasına da olsa bilgi akışının devam etmesinden yana tavır sergiliyorlar. 

 

Kitabı Türkçeye kazandırmanız ne kadar sürdü? Çeviri sürecinde destek aldığınız kişiler oldu mu?

Kitabın tercümesine 2016’nın Nisan ayında başlayıp, ilk taslak halini Mayıs 2018’de tamamladım. Yani tercümeyi yaklaşık iki yılda bitirdim. Eli Cohen’in hayatının 2019 yılında Netflix tarafından ‘The Spy’ adıyla dizi olarak yayınlanacağını öğrendikten sonra kitabın yayınlanmasını beklemeye aldık. Kitabı, diziyle aynı hafta piyasaya sürmeyi planladık ve öyle de oldu. Aslında tercümeyi bitireli bir yıl olmuştu.

Tercüme ederken başta zorlandım. Çünkü ilk kez bir kitabı, hem de İbraniceden tercüme ediyordum. Eli Cohen’in hikâyesi İsrailliler tarafından bilinen bir konu olması hasebiyle yazar Samuel Segev, bazı noktaların bilindiğinden hareketle açıklamaya gerek duymadan yazmıştı. O noktalarda araştırma yapmam gerekti. Zaten Türk okuru için kitapta özellikle bolca çevirmen notu ve “kim kimdir” bölümü ekledim. Tercüme sırasında takıldığım konuları sorabileceğim/danışabileceğim kaynak veya kitap yoktu. Zira Segev vefat etmişti. Kitap ise önceden sadece Romence’ye çevrilmişti. Cohen’e dair İngilizce veya Fransızca yazılan eserler kurguya önem verdiği için bilgiler ya yanlıştı ya da yüzeyseldi. O yüzden takıldığım yerlerde çok fazla uğraş verdiğimi söyleyebilirim.

 

Sizce Türk okuru, neden Eli Cohen’i okumalı?

Türkiye’de İsrail, Yahudilik ve Mossad’a merak duyan büyük bir kesim olduğu aşikâr. Eli Cohen’in hayatı, bir casusun robot olmadığını ve vatanları için mücadele eden tüm ülke casuslarının da ailesi ve bizler gibi hayatı olduğunu gösteriyor. Cohen’in göreve alımı ve operasyonu, İsrail’de hükümet-Mossad-İsrail Savunma Kuvvetleri arasında güvenlik konularında karar alma sürecinin nasıl işlediğine ışık tutuyor. 

Tüm bunlarla beraber kitabın 1958-1965 yılları arasında Suriye’nin iç politikasını anlatan bir eser olduğunu söylemek mümkün. Zira eski bir istihbaratçı olan yazarın Suriye’ye dair sunduğu çoğu kaynakta bulunmayacak nadir bilgilerden günümüzde de istifade etmek mümkün. Bu hususlar bağlamında, kitabı İsrail ve istihbarat çalışmaları meraklıları ile 2012 yılından beri yaşanan savaşla gündemimizde olan Suriye’de siyasetin nasıl işlediğini öğrenmek isteyenlere tavsiye ediyorum.