Acı deprem gibidir…

Ferhat ATİK Toplum
8 Ekim 2019 Salı

Kimi konuları, bırakın konuşmayı, düşünmek bile zor aslında. Ancak o zaman aklınıza, sizin konuşmayı, düşünmeyi dahi zor bulduğunuz bu konuları yaşayanlar gelmeli.

Holokost bunların en başında gelen konu başlığıdır.

Kasım ayı sonu için Bangladeş’ten bir davet aldım. Konu soykırımlar. Bangladeş’in bu konuya hassas olması 1971 yılın nedeniyle. O yıl, henüz Batı Pakistan olan Bengal ülkesinde bir soykırım gerçekleşti. Yaklaşık 3 milyon insan feci şekilde katledildi ve kadınlara korkunç tecavüzler gerçekleştirildi.

Âdetimdir, erken çalışırım. Bu nedenle sunumunu önceden hazırlarken, elbette soykırım denince, en başa Holokost’u; barbar Nazilerin yaklaşık 7 milyon insanı sırf Yahudi oldukları için katletmesini.

Diyorum ya, biz bunu konuşurken ya da düşünürken bile içimizde bir acı bir ürperti hissederiz. Oysa bunu bizzat yaşayanların neler hissettiğini de düşünmek lazım.

Krsital Gece romanımı yazarken, konusu Holokost olduğu için, Holokost’u yakından inceledim. Üstelik bununla da yetinmeyip, Holokost’tan sağ kurtulan birkaç kişi ile de görüşmeler yaptım.

Bu insanların gözlerine bakarken, 75 yıl önce yaşadıkları bu acıyı, bugün yaşamışlarcasına gözlerinde gördüm.

Acı depremin etkileri gibidir, büyüklüğü kadar derinliği de önemlidir.

***

Tüm bunları konuşmamızın, yazmamızın, düşünmemizin nedeni elbette yeniden olmasına karşı bir duruş nedeniyledir.

Dünyanın barbar zamanlarında olanlar da insanlığın tarihi elbette. Amerika kıtasının ilk zamanlarında milyonlarca yerlinin öldürülmüş olması gibi. Ancak modern zamanlarda bunların yaşanması insanı daha bir huzursuz ediyor. Hem bize yakın tarihlerde olması hem de bu çağa kadar gelebilen bu kadar kötünün olması nedenleri ile.

Kötülük hiç uyumuyor. Bu nedenledir ki ona karşı uyanık olmak zorundayız.

***

Bangladeş soykırımı da ne ilk ne de son!

Yazık ki öyle.

Öylesine lider düzeyinde ki bu tür delilikler, ne yazık ki halklar liderleri seçiyor ama onların iktidar zehirlenmeleri ile kendilerini düşürdükleri sonuçları ortadan kaldıramıyorlar. Halklar seçiyor, halklar çekiyor.

İktidar bir zehirdir, nefsini köreltir ve yavaş yavaş önce etrafındakileri en son kendini yok eder.

Tüm toplu katliamlarda, soykırımlarda, Holokost’ta aynı süreçler yaşanmıştır. Yaşanmaktadır.

İnsanlık kendi yarattığı yaşam alanlarını kendi eliyle yok ederken, olan yine insana oluyor.

Acı yine insanı buluyor.  

Bu nedenle acı da olsa, zor da olsa, Bangladeş örneği gibi, bu konuları her yerde konuşmaya gidiyorum. Anlatılmalı, hatırlatılmalı, asla yenisi olmaz diye rehavete düşülmemeli.

Çünkü bu dünya, kötüleri yeniden ve yeniden üretmeye devam ediyor.