Gisèle Freund’un Kamerasından ‘Fotoğraf ve Hayat’

“Hayatın tamamı… Korkutucu ama bir o kadar da harikulade…”

Deniz SAYGI Dünya
8 Ekim 2019 Salı

1968 yılında Paris Musée d'Art Moderne’de Gisèle Freund’un markajladığı portreleri görünce bu betimlemeyi yapmıştı Elsa Triolet. Triolet, bu kelimelerle aslında Avrupalı bir Yahudi entelektüel, yazar, sosyolog, fotoğraf tarihçisi ve dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri olan Gisèle Freund’un olağanüstü yaşamını ve çalışmalarını da tanımlamaktaydı.

Gisèle ‘Gisela’ Freund, 1912’de Berlin'in Schöneberg semtinde zengin bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 19 ve 20. yüzyıl Alman sanatının koleksiyonerlerinden biri ve aynı zamanda bir tekstil tüccarı olan babası Julius Freund, Gisèle’i sanatla tanıştıran kişiydi. Liseden mezun olmasının ardından Gisèle’in babası ona Leica marka bir fotoğraf makinesi hediye etti. Gisèle, yaşamının sonraki yıllarında “Bu fotoğraf makinesinin bütün hayatı boyunca onun yoldaşı” olduğunu belirtmişti. 1931 yılında Freund, dünyaca ünlü Frankfurt Üniversitesi Sosyal Araştırma Enstitüsünde sosyoloji ve tarih okumaya başladı. Burada Theodor Adorno ve Karl Mannheim’dan dersler aldı. Bununla birlikte, Gisèle Freund’un eğitim hayatı boyunca danışmanı ünlü Yahudi sosyolog Norbert Elias olmuştu. Üniversite yıllarında Freund, Frankfurt’taki hayatı kamerasıyla belgeledi.

“1933’ün Ocak ayında Hitler, Reich’ın şansölyesi oldu ve Almanya’da bir diktatörlük kurdu. 1932’de fotoğrafını çektiğim birçok kişi Nazi Partisine üye oldu; diğerleri ise toplama kamplarına gönderildi.’’

Nasyonel sosyalizmin ateşli bir rakibi olan Freund, kendini ne pahasına olursa olsun saklamayan bir eylemci ve faşizm karşıtı bir grubun da üyesiydi. Arkadaşlarından biri hapsedilip öldürüldüğünde, Gisèle’e ülkeyi terk etmesi gerektiğinin elzem olduğu, daha büyük tehlikelerin yaklaştığı söylendi. 1933’te sınır muhafızlarına yakalanmamak adına Freund, fotoğraf makinesi, birkaç eşyası ve bedenine sardığı fotoğraf negatifleriyle Almanya'dan kaçtı ve 1957’ye kadar buraya tekrar ayak basmadı.

Fransa’ya kaçmak zorunda kalan binlerce mülteciden biri olan Gisèle Freund, Paris’e gelmesiyle birlikte Frankfurt’ta zorla sonlandırılan araştırmasına Sorbonne’da devam etti ve tez çalışması hususunda kendisi gibi Almanya doğumlu bir Yahudi olan edebiyat eleştirmeni ve kültür tarihçisi Walter Benjamin ile birlikte çalıştı. Bu ikili çalışmalarıyla, faşist sanatın boş ve ikonik biçimlerini hümanizmle yok edip dünyaya anlam kazandırmayı hedefledi. Gisèle için bunu başarmanın en etkin yolu insanları düşünmek, fotoğraflamak ve hissetmekti.

1935'te tanıştığı şair ve feminist yazar Adrienne Monnier’in desteğiyle Freund; Simone de Beauvoir, Jean-Paul Sartre, James Joyce, Henri Matisse, Samuel Beckett, T.S. Eliot, Virginia Woolf, Jean Cocteau, André Breton, Colette, André Malraux, Paul Valéry ve Sylvia Plath gibi 20. yüzyılın en büyük edebi ve sanat figürlerini fotoğrafladı. Gisèle Freund, 1938 Fransa’sında portre çekmek için 35mm renkli film kullanan ilk kadın fotoğrafçı oldu. Freund, bir kişinin ‘özü’nü tek bir fotoğrafta yakalamak yerine değişen bir bilinç akışını göstermeyi tercih etmişti. Gisèle, canlılık duygusunu ve renkleri kullanıp görüntüyü ‘güzelleştirmek’ adına rötuşlamayı reddederek ‘hayatın gerçekliğine daha da yaklaşmıştır.’

1940’ta işgal edilen Paris’ten kaçıp yaklaşık iki yıl boyunca Güney Fransa’da yaşayan Gisèle Freund, yaşadıklarını ‘The World in My Camera’ adlı eserinde dile getirdi:

“10 Haziran 1940'ta hükümet, Paris'i terk etti. Üç gün sonra, Alman birlikleri gelmeden evvel bisikletle Paris’ten kaçmayı başardım. Dordogne'de küçük bir kasabaya sığındım. Birkaç hafta sonra eşimin savaş esiri olduğunu öğrendim; eşim, birkaç ay sonra kaçmaya çalışacağını ve beni bulacağını söyledi. Söz verdiği gibi kaçmayı başardı; onunla Fransa’nın hala işgal edilmemiş bir bölgesinde buluştuk. Direniş adına Almanlarla savaşmak için Paris'e geri döneceğini söyledi ve ülkeyi en kısa zamanda terk etmemi tembih etti.”

1942'de, arkadaşı André Malraux'un aracılığıyla, Gisèle’in Arjantin’in başkenti Buenos Aires'e yerleşmesi sağlandı. Freund, Güney Amerika’dayken Özgür Fransa’nın Bilgi Bakanlığının kültürel ataşesi oldu ve Fransa hakkında kitaplar yayınlamak amacıyla ‘Ediciones Victoria’yı kurdu. Bu süreçte, Şili, Peru, Bolivya, Brezilya ve Ekvator’da yayınlanan dergiler için öyküler yazdı. Meksika'da ders vermesi için davet edilmesiyle birlikte Freund, Meksika kültürüne ve sanatına aşık olup iki yıl boyunca orada kaldı. Meksika’da kaldığı süre dahilinde Diego Rivera ve Frida Kahlo ile arkadaş oldu. 1947'ye gelindiğinde Gisèle, Magnum Photos ile bir sözleşme imzalayıp Robert Capa ve Henri Cartier-Bresson tarafından kurulmuş olan tarihi bir fotoğraf haber ajansı ile çalışmaya başladı.

Gisèle Freund, hayatının geri kalanını kitaplarla kaplı bir Paris evinde geçirerek, anılarını yazarak ve çok sayıda kitap üzerinde çalışarak geçirdi. 1977'de Fransız Yaratıcı Fotoğrafçılar Federasyonu başkanı, 1980'de ise Fransa'dan Grand Prix National des Arts'ı kazanan ilk kadın oldu. 1991'de Paris'teki Musée National d'art Moderne'de retrospektif olarak (geçmişi kapsayan) seçilen ilk fotoğrafçı oldu. Gisèle Freund, 31 Mart 2000 tarihinde Paris’te hayata veda etti.

 

Kaynakça:

https://jwa.org/encyclopedia/article/freund-gisele

Kramer, Hilton. “The World in Gisèle Freund’s Lens.” The New York Times, December 28, 1979.