Hain saldırının kurbanlarını andık
17 Kasım Pazar günü, 16 yıl önce 2003 yılında hain sinagog saldırılarında kaybettiğimiz dindaşlarımızı bir kez daha andık. Yoel Kohen Ülçer Fonunun desteğiyle Neve Şalom Sinagogunda düzenlenen anma törenindeki anlamlı sergi de dikkat çekti.
17 Kasım günü, 16 yıl önce 2003 yılında hain sinagog saldırılarında kaybettiğimiz vatandaşlarımızı tekrardan kalbimize gömdük, tekrardan andık
Neve Şalom Sinagogunda yapılan anma törenleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da Yoel Kohen Ülçer fonunun destekleriyle yürütüldü. Anma törenleri, Neve Şalom’un girişinde bulunan fuaye alanındaki Ceki Duşi imzalı sergiyle başladı. Sergide patlamalarda kaybettiğimiz vatandaşlarımızın isimlerinin ve hayat hikayelerinin yazılı olduğu bloklar oluşturuldu. Bu blokların gölgesi şeklinde çizilen Magen David yere siyah renkte yansıtılırken, görselin en ortasında sürekli yanan bir alev sergilendi. Alev bir camın içinde yanarken camın hemen altında da, BURADAYIZ yazıldı. Gelen katılımcılar, kaybettiğimiz dindaşlarının isminin altına taş bıraktılar. Dua için sinagog’un iç kısmına geçildiğinde ise uzun yıllardır görmediğim bir boşluk gözüme çarptı. Bunu söylemek acı verse de, cemaatimiz artık unutmayı bir alışkanlık haline getirmeye başlamıştı. Gençler yıllardır oturduğu yerden kalkmış, sinagog dolu gözüksün diye tam ortada kalan boş yerlere geçmişlerdi. Burada bir parantez açmam gerekirse, gençlerin katılımı hatırı sayılacak şekilde iyiydi, onlardan alacak çok dersimiz olduğu kesin. Saatler 6.30-6.45’i göstermeye başladığında Arvit duasına geçildi. Arvit’in ardından, Vanessa Kaston’un ‘Buradayım’ temalı konuşmasını dinledik. Konuşma öylesine kuvvetliydi ki, bütün Neve Şalom sinagogu o güne geri döndü ve kalbindeki siyahlığı hissetti. Vanessa’nın kendi yazısı bizi öylesine bir havaya soktu ki, yazının etkisinden çıkmamız epey bir zaman aldı. Ardından İsrail’deki Türkiye vatandaşlarının düzenlediği anmaya skype üzerinden bağlantı yapılmaya çalışıldı ve orada Gabi Behiri’ye bağlanıldı. Fakat teknik aksaklıklardan ötürü Gabi’nin söyledikleri pek anlaşılmadı, açıkçası yaratılan havanın da bozulduğuna inanlardanım. İsrail bağlantısı çok mantıklı fakat gelecek senelerde oradan kaydedilecek olan bir videonun gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bağlantıdan hemen sonra 15 Kasım 2003 günü kaybettiğimiz dindaşlarımızı ve 2003 senesinde muayenehanesinde katledilen Yasef Yahya’nın adları tek tek okundu ve hatıralarına aileleri mum yaktı. David Sevi’nin okuduğu kadiş’ten sonra, Bet Din üyelerinin okudukları duayla anma töreni devam etti. Cemaat Eş Başkanları Erol Kohen ve İshak İbrahimzadeh’nin Ehal’i açmasının ardından tören son buldu.
Ben 15 Kasım 2003 günü 9 yaşında bir çocuktum. Ağabeyime arkadaşından gelen “Yoel’i kaybettik” telefonunu hiçbir zaman unutmayacağım. Büyüdükçe, bu cemaatin bazı kurumlarında görev aldıkça daha da iyi anladım ki, en büyük hatamız unutmak. Unutmayınca, Anet’i, Yoel’i, Avram Varol’u, Yona Romano’yu, Yasef Yahya’yı, Berta Özdoğan’ı, Anna Rubinstein’ı geri getiremiyoruz belki ama burada olduğumuzu her yere gösteriyoruz. Gelecekte bir çocuğun düşünü çalmaya izin vermeyeceğimizi gösteriyoruz, haykırıyoruz, gençlerin hayallerini çalamayacaksınız. Pazar günü sinagog’da oluşan boşluklar canımızı öylesine sıktı ki, elimizde olsa haykıracak, bağıracaktık bütün toplumumuza. Tekrar yaşatmamak, unutmamak bizim elimizde. Oradaki herkesin gözünde aynı öfke, aynı hüzün ve aynı kararlık vardı. Ne olursa olsun, gençlere bugünü anlatacağız, bugünü unutturmayacağız! En önemlisi de, orada 2004 doğumlu gençleri görebilmek oldu. Şu anda derneklere gidip gelmekte olan bir genç kardeşimizin kurduğu cümle benim için bütün gecenin özetiydi: “Okulda sınav haftam ama bazı şeyler sınavlardan daha önemlidir”. Bu ruhla, bu duyguyla, biz buradaydık, burada olacağız!
BARUH DAYAN HA EMET!