İsrail Tiyatrosunun dünyaya açılan kapısı

İsrail´deki tiyatro festivalinde oyuncu Nedim Saban ve Şalom yazarı Bahar Akpınar da vardı

Sanat
5 Aralık 2019 Perşembe

 



Bahar Akpınar- Nedim Saban 

Dünyada tiyatroya verilen önemli desteklerden biri olarak nitelendirilebilecek ‘Isra-Drama 2019’ bir festivalin yanı sıra kültürel bir fuar niteliğinde… Bu yıl 19.su düzenlenen etkinlik 26-30 Kasım tarihleri arasında gerçekleşti.

Sanat dünyasında sanatçılar kadar önemli olan bir diğer unsur onları destekleyenlerdir. Ellerindeki imkânları cömertçe sunan kişi, kurum ve kuruluşlar yalnızca sanatı desteklemekle kalmaz yaşadıkları coğrafyayı, içinde bulundukları kültürü de desteklemiş olur. Dünyada tiyatro alanında bu desteklerden en önemlilerinden biri olan Isra-Drama & International Exposure of Israeli Theatre etkinliği ünlü İsrailli oyun yazarı ve yönetmen Hanoch Levin anısına kurulan The Hanoch Levin Institute of Israeli Drama öncülüğünde 26-30 Kasım tarihleri arasında Tel Aviv’de gerçekleştirildi. Bu yıl 19.su düzenlenen ve İsrail tiyatrosunu uluslararası çapta tanıtıp yaymayı amaçlayan bu etkinlik, İsrail Dış İşleri Bakanlığı Kültür Bürosu ve Kültür Bakanlığı tarafından da destekleniyor. Türkiye’den beş tiyatro insanının davetli olduğu etkinliğe 23 ülkeden tam 48 kişi katıldı. Akademik çalışmalarda ortak alanlara ilgi duyan iki meslektaş olarak, bir ülkenin tiyatrosunu ve tiyatro insanlarını yakından tanıma şansı sağlayan bu biricik çalışmayı okurlara duyurmak isteyerek, bu yazıyı kaleme aldık.

Oyuncu, yazar, çevirmen, dramaturg, yönetmen ve prodüktörlerin bir araya geldiği Isra-Drama 2019 sanatsal ve düşünsel yönden zengin bir ortamda gerçekleşti. Her dakikası özenle hazırlanmış yoğun bir program çerçevesinde on uzun oyun ve üç ayrı sunum izleme imkânı bulduk.

Bu uzun oyunlardan ilki Habait Tiyatrosunda sahnelenen genç oyuncu Binyamin Yom-Tov tarafından yazılıp oynanan Peacock’du. Jacques Lecoq’un fiziksel tiyatro tekniklerinin ağırlıklı olarak uygulandığı bu otobiyografik performans yer yer tiyatro oyunu, yer yer canlı bir stand-up gösteriye dönüşerek maskülenite/feminite, gençlik/yaşlılık, arasında gidip gelen, çok kültürlülüğe ve cinsiyet özgürlüğüne dayanan yenilikçi bir oyundu. Oyunculuk gücüyle dikkat çeken Yom-Tov’un bu oyunu açılış gecesini renkli ve görkemli kıldı.

En duygusal performans

'Things I Found in My Mother's Closet'

Uzun oyun kategorisinde katılımcılarla sunulan dokunaklı işlerden biri Nadav Bossem tarafından hazırlanan Things I Found in My Mother's Closet adındaki 50 dakikalık bir kişisel performanstı. 2016 yazında kaybettiği annesinden geri kalan eşyaları bir sergi gibi düzenleyen Bossem, seyircileri bu duygu dolu atmosferde bir müze gezdirir gibi gezdirdi. Annesinin hayatı içinde dolaşan davetlilerden bazıları kıyafetlerinin sergilendiği butik kısmında kıyafet seçerken, bazıları aile fotoğraflarının serili olduğu masada oturup onları üzüntülü ve neşeli zamanlar albümlerine yerleşecek şekilde ayırıyordu. Benzer biçimde annesinin hayatının önemli anlarının fotoğraflarını bir kart oyunu gibi tasarlandığı bölümde katılımcılar bu oyunu oynarken bir yandan okunan eski mektupları dinlediler. Böylelikle hiç tanımadıkları bir hayata dokunup onu anarken, içten içe kendi kayıplarını ya da bu kayıpla alakalı korkularını hisseden insanlar olarak ortak bir paydada buluşup bir acıya dokunduk. Tel Aviv’in yenilikçi oyunlarına ev sahipliği yapan Tmu-na Tiyatrosunda sergilenen bu performans Isra-Drama 2019’un en duygu dolu ve dokunaklı performanslarındandı.

Bir diğer ilgi çekici oyun Lior Zalmanson ve Maya Magnet tarafından yaratılıp oynanan I Don’t Want to See This adlı yapımdı. Bir ofis ortamında, Facebook içerik kontrolörlerinin şirket içi eğitimi şeklinde düzenlenen bu interaktif oyunda Facebook’un görülmeyen yanı gözler önüne serildi. Kullanıcıların şikâyet ettikleri paylaşımları kontrol etmekle görevli çalışanların hangi paylaşımın cinsel içerikli, hangisinin tehdit, hangisinin şiddet görseli olup olmadığına ne gibi kriterler üzerinden ve ne kadar sürede karar vermeleri gerektiği gerçeği her gün içinde olduğumuz bir mecranın hiç görmediğimiz kapılarını aralaması bakımından çarpıcıydı.

İsrail Ulusal Tiyatrosu olan Habima’da sahnelenen ve kadın cinayetlerini konu alan Omri Assenhei’nin kitabından Motti Lerner tarafından uyarlanan Cause of Death Unknown, Nimrod Danishman tarafından yazılıp yönetilen Yoel Rozenkier, Adi Drori ve Filistinli oyuncu Morad Hassan tarafından oynanan, internet ortamında tanışan, sanal ve gerçek dünyanın sınırlarına rağmen tercihlerini yaşama olanağı arayan biri Arap diğeri Yahudi iki homoseksüelin duygusal ilişkisinin ve çıkmazlarının ele alındığı Borders dikkat çeken yapımlar arasındaydı. Tel Aviv’in önemli tiyatrolarından olan Gersher Tiyatrosunun bir roman uyarlaması olan prodüksiyonu The Slave klasik sahne anlayışı ile öne çıkan oyunlardan biri oldu.

Sunumlar da dikkat çekiciydi

Isra-Drama 2019’da önemli etkinliklerden biri de sunumlardı. Bunlardan ilki İsrail tiyatrosunda askerler ve ordu konularını ele alan ve Dr. Sarit Cofman-Simhon tarafından yönetilen Shooting and Weeping adlı oturumdu. Büyük ilgi uyandıran bu sunumda Chen Lugassi, Adi Drori, Keren Shefet tarafından yazılıp oynanan Commander to Skirt İsrail ordusundaki kadınları ele alması bakımından ilginçti. Niv Petel tarafından yazılıp oynanan ve ölen askerlerin ailelerine bu haberi vermekle görevli olan birinin hikâyesini anlatan Knock Knock etkileyici olduğu kadar düşündürücü bir performanstı. Boaz Debby tarafından yazılan ve Eran Ben Zvi tarafından yönetilen Notzar Tiyatrosunun prodüksiyonu Dragons and Whores etkili sahne tasarımı ve fantastik kurgusuyla dikkat çeken oyunlardan oldu.

Oyuncu ve çevirmen Natalie Fainstein tarafından yönetilen ve tiyatroda yeni sahne dilleri arayışını konu alan ikinci sunumda iki dalda İsrail Fringe Festivalinde ödüle aday olan Michal Svironi’nin Mein Kind adlı gösterisi, Jackie Pearl’in Sodom adlı performansıyla devam etti. Fiziksel tiyatro, yeni mekân kullanımı ve bunu belli hikâyeler ile dönüştürme arayışlarının öne çıktığı bu sunumu Hadar Galron yönetiminde kadın oyun yazarlarının katıldığı son sunum takip etti.

Isra-Drama 2019, İsrail tiyatrosunun çok yönlü bir kültüre dayalı yapısı, gelişkin sosyal duyarlılığı, bireyin başkaldırısı, isyanı ve gücü zengin sahne anlatımları ile birleşerek katılımcıları görsel ve düşünsel zemini gelişkin bir alana davet etmesi bakımından çarpıcıydı. Sekiz milyon nüfuslu bir ülke olan İsrail’de yılda beş milyon tiyatro bileti satılması tiyatronun sadece devlet, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından değil aynı zamanda halk tarafından da ne kadar desteklendiğini görmemizi sağladı. Haftanın herhangi bir gecesi farklı türlerde birçok oyunun dolu salonlarda oynandığını bilmek biz tiyatro insanları için umut verici. Bundan daha etkileyici olan ise sanat tanıtımının bir kültür politikası olarak devlet tarafından desteklenmesi. Bu bağlamdan bakıldığında Isra-Drama etkinliğinin en çarpıcı yanı bir festivalden çok kültürel bir fuar niteliğinde olmasıydı.

Dünyanın farklı ülkelerinden gelip farklı kültürler, farklı estetik görüşlerden ya da kişisel deneyim ve eğitimlerden beslenerek sanat üreten insanlar olarak ‘nasıl bir dünyada, nasıl bir tiyatro’ sorusunu düşündüren etkinlik coğrafyanın sanat üretimindeki etkisinin biçim ve içerik bakımından ne denli etkili olduğunu görmemiz açısından da ilginçti. Sanatta kesin doğru yanıtların olmadığı gibi doğru soru sormanın bile imkânsız olduğunu bir kez daha hatırlatan Isra-Drama etkinliği her koşulda var olacağını bildiğimiz sanatın desteklendiği zaman yeni arayışlar konusunda nasıl baş döndürücü bir zenginliğe görmemiz bakımından ilginç ve gıpta edilesiydi.