Alman Filozof Werner Stegmaier ile Söyleşi
Meriç Aytekin
Profesör Stegmaier Ankara Goethe Enstitüsünde “Yeni felsefeler nasıl dünyaya gelir? Nietzsche’nin ‘Aşırılığın Büyüsü’” konulu bir konferans verdi. Kendisiyle bir söyleşi yaptık.
Profesör Stegmaier, tüm dünyada önemli bir Nietzsche eğitmeni olarak tanınıyorsunuz. Neden Nietzsche hakkında araştırma yapmayı seçtiniz?
Doktora tezimi Aristo, Dekart ve Leibniz’in metafiziği hakkında, onların töz kavramları hakkında yazdım. Töz olmak sabit olmak, sürekli aynı kalmak demektir. Fakat töz kavramlarının değişip geliştiğini, dönüşüm içinde olduklarını keşfettim. Temel nitelikleri, örneğin bir şirketin yeri, elemanları, sahibi, ürünleri, ismi ve birçok şeyi değişebilir; bu özellikleri değişir, yine de şirket aynı kalır. Bu dönüşümde olan töze ‘dalgalanma’ adını verdim. Bugün biliyoruz ki töz olduğu iddia edilen her şey dalgalanmalardır. Daha sonra Nietzsche’de de benzer eleştiriler gördüm. Nietzsche metafiziği en temel şekilde eleştirdi. Bu yüzden Nietzsche’yi daha da çok incelemem gerekti. Bu çok da verimli oldu. Nietzsche’yi incelerken yönelim felsefesini geliştirdim.
Dünyada göç ve popülizm gibi birçok siyasi kriz var. Günümüzün bu krizlerini anlamak için neden tekrar Nietzsche’yi okumamız gerekiyor?
Nietzsche’nin felsefesi yaklaşık 150 yıllık. Bu yüzden şimdiki krize cevap bulamaz. Fakat Nietzsche bizim zamanımızda da halen olan kapsamlı bir krizi yaşadı; bütün değerlerin yeniden değerlendirilmesi. Bizi yeni krizleri yönetmek ve yeniden değerlendirmek için hazırlıyor. Nietzsche’ye göre, değerlerin en ağır şekilde yeniden değerlendirilmesinin sebebi, Tanrı, gerçek ve sonsuzluk gibi en önemli değerlerin değerini kaybettiği nihilizmdir. Nietzsche Nazi zulümlerini öngörmüştü. Öngördü, çünkü nihilizm yüzünden insanlar kendilerini yok edecek tiranlar ister; aynı Hitler ve Nazilerinin yaptığı gibi. Bugün farklı krizler yaşıyoruz; küreselleşme, dijitalleşme, iklim değişikliği, demokrasinin çöküşü, terörizmin yayılması gibi. Ne kadar iç içe olduklarını bilemediğimiz için onları nasıl yöneteceğimizi bilmiyoruz. Dünyamızın karmaşıklığını anlamak için yeni kavramlara ihtiyacımız var. Tüm bu problemleri çözecek tek bir anahtar veya sonsuz bir gerçek olmadığının farkındayız. Nietzsche’nin söylediği de bu; özgür ruhlar olarak ve kendi sorumluluğumuzda, kendi çözümlerimizi bulmak zorundayız.
Nietzsche bir kriz filozofu mu?
Evet, öyle diyebiliriz.
Bazı kişiler Nietzsche’nin yazılarında antisemit unsurlar olduğunu düşünüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu oldukça açık; bu konuda birçok araştırma var. Genç Nietzsche’nin büyük arkadaşı Richard Wagner, koyu antisemitti – ve Nietzsche’nin bu arkadaşlığı sona erdirmesinin sebebi Wagner’in antisemit olmasıydı. Bazı önemli özdeyişlerinde Nietzsche Yahudileri övmüştü, kınamamıştı. Nietzsche ilk Nazilerden değildi, Nazi’nin tersiydi; bir anti-nasyonalist, anti-sosyalist ve bir anti-antisemitti.
Nietzsche ve Yahudi gelenekleri arasında herhangi bir bağlantı görebiliyor musunuz?
Bu çok ilginç ve zor bir soru. Yahudi geleneklerini biraz inceledim, bu konuda özellikle Emmanuel Levinas bana yol gösterdi. Levinas felsefede, Yunan geleneği (Batı geleneği) ile Yahudi gelenekleri arasındaki farkları araştırdı ve Yahudi geleneklerinde günümüz felsefesini bütünüyle yeniden şekillendirecek önemli ipuçları buldu. Onun ve Nietzsche’nin felsefeleri arasında, özellikle ahlak konusunda birçok bağlantı keşfettim. Nietzsche sanırım Yahudi geleneklerini pek bilmiyordu. ‘Ahlakın Soykütüğü’ ve ‘Deccal’ eserlerinde Yahudileri olağanüstü ahlaki zekâya sahip, Hristiyanlığı yaratan ve onunla dünyaya ihanet eden insanlar olarak anlatır. Yahudilerin bunu kabul ettiklerini ve bundan hoşlandıklarını sanmıyorum. Fakat bu antisemit değildir.
Nietzsche Yahudi filozofları etkiledi mi?
20. yüzyılda tüm entelektüel insanlar Nietzsche’den derin bir şekilde etkilenmişti, tabii ki Yahudiler de. Martin Buber ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ eserini Lehçeye çevirmeye başlamıştı, George Simmel’in yazıları özellikle Doğu Avrupa’da sözde ‘Yahudi Nietzschecilik’te çok etkili oldu. Franz Rosenzweig’ı ve sonra Jacques Derrida’yı düşünün...
Dünyanın her yerinde antisemitizm yükselişte. Bir düşünür olarak antisemitizm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Günümüzdeki antisemitizmi anlamak gerçekten zor. Eski Romalılar Yahudilerden nefret ediyorlardı, çünkü Yahudiler Roma imparatorlarına tanrı olarak tapmak istemiyorlardı; Yahudiler de bunu kendilerinden talep ettikleri için Romalılardan nefret ediyorlardı. Filistin halkı İsrail’den nefret ediyor, çünkü kendilerinin olduğunu düşündükleri topraklarda bulunuyorlar. Avrupa’da Yahudilerden nefret etmek için hiçbir sebep yok. Bazı ülkelerde Yahudi olmamasına rağmen antisemitizm var; mesela Japonya’da... Kalıcı, günümüzdeki antisemitizm, dünyanın büyüyen karmaşıklığıyla bağlantılı bir sorun gibi görünüyor; çoğu insana basit cevaplar gereklidir. Adolf Hitler’in “Yahudiler bizim şanssızlığımızdır.” demesini düşünün. Bazı insanlar Yahudilerin hâlâ komplo içerisinde olduğuna inanıyorlar ve Yahudileri her konuda günah keçisi olarak kullanıyorlar. Bu çok saçma, ama oluyor. Bunun yerine Nietzsche ‘İyinin ve Kötünün Ötesinde’ (No: 251) eserinde şöyle yazar: Yahudiler yapmak isterlerse, dünyanın hakimiyetini kazanabilir ama bunu istemezler.
Antisemitizme karşı çıkmak için felsefi bir tavır bulabilir miyiz?
Belki Nietzsche burada onun ‘özgür ruh’ kavramıyla yine yardımcı olabilir. Özgür bir ruhsanız kimseden, hele tarihte bu kadar çok şey başarmış olan Yahudilerden, nefret edemezsiniz. Özgür bir ruh olarak, farklı fikirleri, farklı görüşleri ve farklı tavırları anlar ve kabul edersiniz. Daha da ötesi sizin görüşlerinizi zenginleştirmesi için onlara önem verirsiniz.
Son bir sözünüz var mı?
Geleneksel Yahudi düşüncesi ilginç bir konuyla bağlantılı olarak ‘Yunan’ düşüncesinden farklıdır: Binlerce yıldır, Yahudiler kendilerini Tanrı’nın kendisi tarafından yazıldığına inandıkları tek bir metne yöneltmişlerdir; Tevrat (Tora). ‘Tora’ kelimesi aynı zamanda ‘oryantasyon (yön belirleme)’ demektir. Bu zamanda kendilerini ne zaman yeniden yönlendirmek isterlerse, tekrar yorumlayabilirler. Yahudi olmayan ben, inanıyorum ki, bu sürekli değişen dünyada kendimizi yönlendirmek için yeteneklerimizi keşfederek günümüz dünyasının hızlı değişikliklerini Yahudi geleneklerinden öğreneceği çok şey olan bir yönelim felsefesi yoluyla anlayabiliriz.