Kıbrıs Doğal Gaz Aramalarında Tanrıların Gölgesi

İlk sondaj kuyusunun bulunduğu 12. parsele, 2011’de, adanın koruyucusu, aşk, güzellik ve bereket tanrıçası Aphrodite dendi.

Yaşar Levent Dünya
25 Aralık 2019 Çarşamba

Güney Kıbrıs, Akdeniz’in mavi sularında, doğu ve güney komşuları ile deniz sınırlarını belirledikten sonra, kendi Münhasır Ekonomik Alanını 13 parsele böldü; sismik seslerin geldiği bazı blokları kimi mitolojik tanrılara adamaya başladı. İlk sondaj kuyusunun bulunduğu 12. parsele, 2011’de, adanın koruyucusu, aşk, güzellik ve bereket tanrıçası Aphrodite dendi. 12. parsel, İsrail’in verimli Tamar ve Leviathan kuyularına bitişik olduğu için umut büyüktü. Ancak savaş tanrısı Ares’in sevgilisi Aphrodite, kısır bir tanrıçaydı. Nitekim parselindeki kuyu da pek verimkâr çıkmadı. İlk sondaj matkabını 2015’te Noble Enerji (%35 hisse), Delek (%30 hisse) ve British Gas (%35 hisse ki 2016’da Shell’e devredildi) bu parsele vurunca, bu kuyunun bağıl bağıl gaz veremeyeceği anlaşıldı. Denizin derinliklerindeki rezerv, sadece Kıbrıs’ın ihtiyacını karşılayacak kadardı. Ama bu sondaj ile savaş tanrısı Ares’in gazabı uyandı. Ares, sanki bu defa Kuzey Kıbrıs halkının hakkını savunan Türkiye’nin sesiydi. Deniz kuvvetlerine bağlı savaş ve arama gemileri, bir anda ada civarında belirince, Güney Kıbrıs, çıkarılacak gazdan, kuzeye hakça bir oranla pay verilebileceğini açıkladı. Ancak bu hiç resmiyete dökülmedi. Güney Kıbrıs, adanın güneyinde, dünyanın önde gelen şirketleri ile gaz aramaya devam ediyor. Mitolojik ve dini gölgeler de adları ile orada.

Avrupa’nın Ayrıcalığı ve bir Azizin Kutsamasında

Bilindiği gibi Avrupa, eski Yunan mitolojisinde, Tanrı Zeus’un kaçırdığı Finikeli prensesin adıdır. O zaman Kıbrıs, yine mitolojinin izinden giderek Doğu Akdeniz gaz işlerine Avrupa’yı katmanın faydası olacağına karar verdi. Bu, AB’yi Rus gazı sultasından kurtarmak için iyi bir alternatif olabilirdi. Zaten hem AB, hem de ABD şirketleri, Doğu Akdeniz’de hemen arz-ı endam etmeye başladı. Bir AB ülkesi olan Kıbrıs’ta yapılan araştırmaların parçası olmak ve nemasından faydalanmak AB’nin, mitolojik Avrupa mirasının ayrıcalığıydı. Bu hevesle Ada’nın güneybatısında yeralan 6. parsele ENI ve Total talip oldu. Bu parsel, Titan Atlas’ın kızı ve Odysseus’a âşık olup, onu yıllarca esir tutan peri tanrıça Calypso’ya adandı. Ne var ki Calypso 1 de,  Aphrodite (129 milyar metreküp rezerv) gibi adeta Mısır’ın Zohr kuyularının (30 trilyon metreküp rezerv) zayıf bir koluydu. Açıkçası esir tutulup, paylaşılmayacak büyük bir kaynak orada da yoktu. Ama Kıbrıs gaz kuyularının üzerine kendi başına kurulamayacağını hâlâ anlamazdan gelmekteydi.

Total ve ENI, daha sonra Onesiphorus adı verilen 11. parselde de arama lisanslarını alınca, Mısır’ın Zohr kuyularına bitişik bu alanda da, Eylül 2019’dan itibaren arama faaliyetleri başladı. Galiba artık biraz da Hıristiyan mirasına dönmeleri gerektiğini düşündüler. Yeni Ahit’te, Aziz Pavlos tarafından, Efes rahibine yazıldığı düşünülen ikinci mektupta adı geçen ve muhtemelen o tarihte Roma’da hapiste olan Aziz Pavlos’u aradığı için adı ‘faydalı/karlı’ olarak kabul edilen, Onesiphorus’un adı işte bu 11. parseldeki kuyuya verildi. Onesiphorus ile Aziz Paul’un himmetine sığınan Total ve ENI, bu parselle, Güney Kıbrıs’taki 13 parselin yedisinde hak sahibi oldu. Bu arada, Kore’nin Kongas şirketine de üç yerde hisse verildi. Adanın doğal gaz aramalarında, Onesiphorus Kıbrıs’ın mitolojik ve Hıristiyan mirasının kesişme noktası oldu. Ama Güney Kıbrıs, ne yazık ki, adanın kuzeyinde yaşayan halkın hakkını gözetmenin erdemini Aziz Onesiphoros’un gölgesinde de göremedi. Hırs ve tamah, adeta gözünü kamaştırmıştı.

 

DENİZ YILANI DELPHYNE’İN ÖLÜMÜ VE DENİZ TANRISI GLAUCUS’UN IŞILTISI

Hani Apollo’nun Delfi’de boğarak öldürdüğü yarı kadın, yarı yılan bir hilkat garibesi vardır ya! İşte önce 10. parselde, onun adına bir sondaj yapıldı. Delphyne-1’i Kasım 2018’de delmeye başladılar. Ama Ocak 2019’da, Apollo’nun öldürdüğü Delphyne’e ve ticari değerde bir rezervi bulamadan, bu kuyuya sırt çevirdiler. Bu arada, ExxonMobil ve Katar Gas Company (% 60 Exxon, %40 Katar Petroleum) ortaklaşa, 10. parselde sondaja başladı. Şubat 2019’da çok bereketli bir kaynak buldular. Kuyuya, ‘parıldayan deniz tanrısı Glaucus’un adı verildi. Denizcilerin ve balıkçıların koruyucu tanrısı Glaucus bu defa, deniz araştırmacılarını kollamış olmalı ki Glaucus 1 kuyusunun, 141.58423 ila 226.53477 milyar metreküp bir rezervi ve bugünkü değer ile asgari 450, azami 660 milyon dolarlık bir piyasa değerine sahip olduğu bildirilmekte. Dolayısı ile Glaucus1, Güney Kıbrıs için olduğu kadar, kazmayı bu parseldeki ikinci kuyuya vuran iki şirket ve Avrupa için de önemli. Fransa ve İtalya hem keşif, hem çıkarım, hem de lojistik açıdan “kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyecek” gibi gözüküyor.

Öte yandan Exxon ve Katar Gas Company’nin işin içine girmesi, işin boyutlarını Avrupa’nın da dışına taşırmış oldu ve bölgesel işbirliği ruhu, uluslararası işbirliğine döndü. Doğu Akdeniz ittifakı şimdi eskisinden daha güçlü. Ama adanın kuzeyi için hâlâ hakça bir paylaşım düşünülmezse, Ares’in gazabı yine buraya dönecektir. Ancak Türkiye ve Kuzey Kıbrıs şimdi yapayalnız. Ares bu defa haklıdan yana mı tavır koyar, güçlüden yana mı dersiniz?

Tehlikeli açgözlülük ve maliyeti yanlızlık olan uzlaşmazlık

Şimdi öncelik ya doğal gazı İsrail, Mısır ve Kıbrıs’tan alıp, Yunanistan ve İtalya üzerinden yekpare bir boru hattı (East Med) ile Avrupa’ya ulaştırmak; ya bölgesel bir  LNG  merkezinde gazı sıvılaştırarak AB’nin tüketimine sunmak veya ikisini birden gerçekleştirmek. Tabii boruyu Akdeniz’in tehlikeli derinliklerinden ve Türkiye kara sularına değmeden geçirmek kolay değil. Bu arada eğer Kıbrıs çevresinde, hem Zhor, hem de Leviathan kuyularına yakın bölgelerde doğaz gaz varsa, neden Rodos ve/veya Girit çevresinde olmasın aç gözlülüğü, gaz ittifakına özellikle Yunanistan tarafından verilen bir gaz. Durum böyle olunca, hem kendisinin, hem Kuzey Kıbrıs’ın, hem de bir iç savaşın pençesinde kendi menfaatini gözetmekten aciz Libya’nın çıkarlarını korumak misyonu, yapayalnız kalmış Türkiye’nin  kucağında. Sert güce mi başvuracak? Sakın ha! Artık böyle bir kaynak israfına zaten takat kalmadı. Bunun için Libya’da gerilimi tırmandırmanın da alemi yok. Zaten keşke başta, daha uzlaşmacı tavır alınmış olsa, İsrail ve Mısır ile zıtlaşılmasaydı. Böylece Doğu Akdeniz gaz alanlarının keşfi ile ortaya çıkan işbirliği fırsatını değerlendirmiş olurduk. Bu nedenle eğer şimdi boru hattı projesi için İsrail’den bir müzakere teklifi gelirse, bunun bir fırsat görülmesi önemli. Türkiye’nin  Doğu Akdeniz’de mutlaka işbirliğine ihtiyacı var. Çatışmaya değil.