Kuzey Kıbrıs’ta (KKTC) Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru ilerleniyor. Mayıs ayında yapılması planlanan seçimlerde aday bolluğu var. Adaylığını açıklayanlar yanında, açıklamayan ama açıklayacak olanlar da var. Geçmiş seçimlerde; Annan Planı’nın, barış sürecinin, yeniden barış sürecinin, ekonominin, iç meselelerin seçim gündeminin merkezi olduğuna tanık olduk. Bu kez Doğu Akdeniz’deki gaz polemiği ekseni ile iç meselelerin merkez olmasını bekliyorum. İçeride biriken meseleler de var. KKTC’de icraatın başı Başbakan ve hükümettir. Ancak Cumhurbaşkanı’nın iç meseleleri seslendirmesi merhum Rauf Denktaş’tan bu yana bir alışkanlıktır. Halk bunu ister. Bu nedenle KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri de olsa iç meseleler konuşulur. Kaldı ki, icraatın başındaki iki partili koalisyon hükümetinin, iki başkanı da cumhurbaşkanlığına aday. Dolayısı ile iç meselelerin konuşulması elzem.
↔↔↔
İç meseleler denince, kangren olmuş ekonomik sorunlar, alt yapı ve üst yapı sorunları ile halkın temel olarak şikâyet ettiği kimi konular yanında son günlerde, sosyal medya üzerinden örgütlenen yeni bir sivil itaatsizlik eylemi de gündemde. Bunun nedeni yol vergisi. KKTC’de ‘Seyr-ü Sefer’ olarak isimlendirilen vergi, araçların yolları kullanmalarından dolayı alınan bir vergi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde bu vergi alınmıyor. Birçok ülkede de yok. Ama bu verginin alındığı birçok ülke de var. Sivil itaatsizlik olarak eyleme destek veren kitle, yolların bakımsız ve kötü durumda olmasından dolayı bu ödemeyi yapmama kararlılığında. Devletin henüz resmi bir önlem ya da öngörüsü yok. Elbette bu sivil itaatsizliğin devamının gelmesi de bekleniyor. Çünkü belki özelde konu yol vergisi ve bozuk yollar ama KKTC’de birçok konuda halk, alınan vergilerin ve harçların karşılığını devletten alamadığı kanaatinde. Benim aklıma bu bilgiler ve paylaştığım konuların ardından dünyada en duygusal bulduğum sivil itaatsizlik eylemi geldi.
↔↔↔
II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerce işgal edilen Danimarka’da faşist Naziler, Yahudileri kolaylıkla ayırt edebilmek için arkasında altı uçlu sarı yıldız bulunan giysiler giymeye mecbur etmişlerdi. Danimarka halkı ise, Yahudilere karşı çıkarılan bu yasayı kabullenmedi. Aralarında kralın da bulunduğu hemen herkes, sırtı sarı yıldızlı giysilerle sokağa çıktı. Danimarka halkının bu tavrı, Yahudilerin tanınmasını imkânsızlaştırdı.
Şimdilerde fişlemeler akıllarda yapılıyor. Ne yazık ki o akılların içine de girilemediğinden, Danimarkalıların gerçekleştirdiği gibi bir eylem yapıp, fişlenenlerin ayırt edilememesini de sağlayamıyoruz.