İsrail Merkezi İstatistik Bürosunun öngörülerine göre 2060’lı yıllarda Harediler, İsrail toplam nüfusunun yüzde 32’sini oluşturacak. Haredi kesimin büyük çoğunluğunun bilimsel eğitim almaması, üretime katkıda bulunmaması ve orduda hizmet görmemeleri nedeniyle bu artışın İsrail’in geleceğine nasıl bir etkisi olacağı merak ediliyor.
Bir kadının doğurganlığının (kaç çocuk sahibi olduğu veya çocuğunun olmaması gibi) kamuoyunda konuşulması, tuhaf ve rahatsız edicidir. Ancak bu konu, İsrail’de gazete sütunlarında belirgin bir şekilde görülmeye başlandı, çünkü doğum oranları ülke ekonomisine önemli bir etki yaratmakta.
Demografik bir sunuma odaklanmış bir doğum oranı tartışmasından sonra ortaya çıkan kesin bir sonuç, İsrail Devleti’nde, Arap azınlığa göre Yahudi ekseriyetinin daha güçlü görünmekte oluşudur. Zaman değişiyor. Arap kadınları, ‘daha azın daha fazla (iyi)’ olduğunu anlamaya başladı. Bir Arap orta sınıfının oluşması ve İsrail’deki Arap kadınlarının daha iyi bir eğitim görmeleriyle beraber, Arap kadınlarının doğurganlık oranında belirgin bir düşüş gözlenmekte. Bu durumda Yahudilerin ortalama doğurganlık oranına benzeyen Arap kadınlarının doğurganlık oranının herhangi bir demografik anlamı kalmadı.
Yaşanan gelişmelerle, doğurganlık konusunda odak noktası Araplardan artık İsrail’in ultra – Ortodokslarının (İbranicede Haredi olarak adlandırılan) nüfuslarına doğru kaydı: Bu grupta ortalama doğurganlık oranı, kadın başına 7.2 çocuk. Bu oran, laik bir İsrailli Yahudi kadınının ortalama doğurganlık oranı olan 2.2’nin üç mislinden fazladır. Bu oran, ‘gelenekçi’ olarak tanımlanan İsrailli Yahudi kadınının doğurganlık oranı 2.7’den bile çok daha fazladır. Keza, ultra – Ortodoks Yahudi kadınların doğurganlık oranı, dindar (Ortodoks, fakat ultra – Ortodoks değil) kadınların doğurganlık oranı olan 4’ten de fazladır.
Kadın başına yedi çocuk
İsrail’deki Arap toplumunda modernliğe yönelik değişikliğe, doğurganlık oranını düşerken, Haredilerdeki doğurganlık oranı, 1980’lerde neredeyse aynı seviyede devam etmekte. Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus, bunun her zaman böyle olmadığıydı. İsrail, 1948’de bağımsız bir devlet olmadan evvel, Haredi kadınlarının ortalama üç çocuğu bulunmaktaydı. İsrail’in geleceği açısından ultra – Ortodoksların yüksek doğurganlık oranı, önemli çağrışımlar ifade etmekte. Harediler, halihazırda ülkenin nüfusunun yüzde 12’sini oluşturuyor. Merkezi İstatistik Bürosunun bu beyanatına karşı da İstatistik Ajansı, bu grubun 2065 yılında toplam nüfusun yüzde 32’sini oluşturacağını bildirmekte. İsrail’in geleceği, sıkı bir şekilde İsrailli Haredilerin geleceğine bağlı görünmektedir. Daha iyi veya daha kötü bir gelecek için mi? Bugünkü gidişat süregeldiği takdirde daha kötüsü için! Bunun nedeni olarak da ultra – Ortodoks İsrailli erkeklerin çoğunun, önemli bir bilimsel eğitim almaması, orduda hizmet vermemesi, üretim gücüne katkıda bulunmaması ve bunların yerine dini öğrenime vakit ayırması gösterilebilir. Bu durumda da ülkenin geleceği konusunda bir projeksiyon yapmak isteyen herhangi bir iktisatçı, ilerideki 40 yıl içinde ülkenin nüfusunun üçte birisinin ultra – Ortodokslardan oluştuğunu görebilecektir. Bu durumun, İsrail’in ekonomisi üzerinde önemli etkisi olacağı öngörülebilir. Oluşacak iktisadi piramitteki toplumun üçte ikisi istihdam edilmiş ve vergi ödeyen olacak. Ödenen vergiler, vergi ödemeyen, ülkenin gayrisafi milli hasılasına pek az katkısı olan, üçte birlik kesime kayacak; bu nedenle piramit çöküntüye uğrayabilir. Böyle bir senaryoda İsrail, üçüncü dünya ülkeleri statüsüne düşme riski ile karşı karşıya kalabilir. Böyle bir durum, ülkenin eğitimli nüfusunun yurtdışına kaçmasına neden olacaktır. Bu şartlar altında da, İsrail’in kendisini savunacak modern bir orduyu ayakta tutması şüpheli görünüyor.
Farklı boyutlar
Tüm bu olasılıklar gerçekten olacak şeyler midir? Bu suali yanıtlamaya çalışma adına Shoresh Kurumundan Prof. Dan Ben-David, konunun diğer bir boyutunu (İsrail’deki Yahudilerin dinsel eğilimlerini ne ölçüde değiştirdikleri hususunu) inceledi. İsrailliler, daha fazla mı dindarlaşmakta, yoksa dindarlıktan uzaklaşmaktalar mı? Bu çalışma, laikken (muhakkak ultra-Ortodoks olmamak kaydıyla) dindarlaşanları kapsadığı gibi; ultra – Ortodoks yaşam tarzını terk edip daha az dindarlaşanları da içeriyor. Aslında sorun, ülkeyi daha az dindarlaşmaya teşvik etmek değil. Nitekim İsrail, çoğulcu bir demokrasi ve herkes dinsel inançlarında özgürdür. Geçerli olan mesele, ultra - Ortodoks kesimin dinsel uygulamalarına; laik eğitimi de katıp, iş sahasına girmesini sağlayacak bir yön verebilmesidir. Ben-David 2016’da araştırmasını ABD merkezli Pew Araştırma’nın anket verilerine dayandırıyor. Buna göre İsrail’de ‘dindar ve gelenekçi’ toplulukların mevcut tutumlarında bazı önemli olmayan sapmalar tespit etti. Laik İsraillilerin sadece yüzde 10’u laik yaşam tarzlarını değiştirerek, daha ‘gelenekçi’, dindar veya ultra-Ortodoks olmaya yöneldi. Ultra-Ortodoks İsraillilerin ise sadece yüzde 6’sı ‘dindar’ (Ortodoks, gelenekçi veya laik) oldu. Bulgular bunu göstermekte. Bundan da Ben-David şu sonuca varır: Ultra-Ortodoks camia hakkındaki bu demografik ilgi fazla önemli değildir. Çünkü dinsel eğilimlerdeki küçük sapmalar, söz konusu camianın daha yüksek doğum oranının gölgesinde kalmaktadır.
Ancak göründüğü kadarıyla, Ben-David’in rakamları doğru değil. Daha ayrıntılı araştırmalardan elde edilen veriler, daha net bilgi vermekte. Son zamanlarda Merkezi İstatistik Bürosu (CBS), İsraillilerin dinsel uygulamaları hakkındaki bilgilenmeleri elden geçirdi ve bunu ilgili dinsel grupların yetişmiş olduğu hanelerdeki dinsel uygulamalarla karşılaştırdı. Zira Merkezi İstatistik Büronun bu soruları sorduğundan beri birkaç yıl geçmiştir!
Nitekim CBS, Haredi yaşam tarzını terk eden İsrailli ultra-Ortodoksların sayısında düzenli bir artış saptadı. (Bu onların muhakkak laik oldukları anlamına gelmiyor, dinsel itikatlarında eskisi gibi coşkulu olmadığını ima ediyor). Elde edilen veriyi göre, aynı zamanda daha genç Harediler (20 - 24 yaşları arasında), camialarındaki dinsel sıkıştırmadan ayrılma hususunda daha yaşlı Haredilere göre çok daha büyük bir olasılık arz ediyor. Bu yaştaki gençleri kapsayan bölümdeki oran, şimdiden yüzde 12’ye ulaştı. Out for Change (değişiklik için çıkmak) grubunun eski başkanlarından Moshe Shenfeld, ultra - Ortodoks camiadan ayrılan insanlara hizmet gösteren bu grupta bizzat böyle bir adım atmıştı. Shenfeld, bu tür bir ayrılmanın kısa süren bir değişiklik olmadığını tespit etti. Başka bir deyimle, camiadan ayrılan ultra - Ortodokslar, Haredilere tekrar katılmak için muhakkak geri gelmemekte.
Ancak CBS’in verisi dahi, ankete cevap vermiş olan birkaç yüz Haredi’den oluşmuş ve göreceli olarak küçük bir gruptan sağlanmıştır. Elde edilen sayılara tam olarak itibar edilemeyebilir. Çünkü bazı durumlarda anketlere katılanların verdiği cevaplar, tam olarak gerçeği ifade etmemekte. Sonuç olarak da, Israel Democracy Institute’da araştırma uzmanı olan Eitan Regev, şu anda Haredilikten çıkış oranları üzerinde daha iyi sonuçlar verebilecek bir çalışma başlattı. Çalışma, İsrail’in 2065’te bu mevzuda nasıl bir demografi oluşturacağı hususunda daha hassas bir izdüşümü sağlayacaktır. Bu çalışmada, örneğin ultra - Ortodoks öğrencilerin dinsel ve laik okullara ne ölçüde kaydoldukları da mercek altına alınıyor. Başlangıç olarak elde edilen veri, CBS’in anket sonuçlarına göre daha net bir resim sergilemektedir.
Sefarad kökenli Haredilerdeki ayrılmalar
Regev’in elde ettiği başlangıç sonuçları; Hasidik olmayan ve Litvanyalı ultra-Ortodoks Cemaati, ultra-Ortodoks Hasidik Cemaati ve Sefaradi Haredim arasında bir ayırım yapmaktadır. Bu sonuçlar; tüm yaş grupları dâhil edildiğinde, Hasidik Cemaat’ten ayrılmaların yüzde 5 olduğunu, buna mukabil Litvanya Haredilerinde bunun yüzde 13 ve Sefaradlarda da yüzde 30 olduğunu ortaya koymaktadır. Regev, Sefaradlaraki ayrılmaların yüksek oranını, Sefaradların ultra-Ortodoksluğa kayışının yaklaşık 20 yıl önce gerçekleşmesine bağlamaktadır. Şimdi bunu izleyen nesilde Ortodoks olmayan, ‘gelenekçi’ yaşam tarzına dönme eğilimi baş göstermiştir.
Ultra - Ortodoks nüfusun üç segmenti bir araya getirildiğinde; elde edilen veri, Harediler arasındaki ayrılmanın toplam yüzde 15 - 18 arasında olduğunu ortaya koymakta. Ancak Regev, henüz araştırmasını tamamlamamış olduğundan, elinde hem ultra - Ortodoksluktan ayrılmaları, hem de Haredilerin doğum oranlarının ileriye dönük varsayımlarını aynı anda hesaba dahil eden bir demografik projeksiyon bulunmuyor. Ancak Ben-David’in belirttiği gibi, elde edilen data, daha şimdiden ultra - Ortodoks nüfusta devam etmekte olan bir artışa işaret ediyor. Ultra - Ortodoks camiadan yüzde 20 oranında ayrılma söz konusuysa dahi; bu, beher Haredi ailedeki 7.2’lik doğurganlık oranından ötürü dünyaya gelen 5.7 çocuğun, bu camianın içinde kalmaya devam edeceği anlamına geliyor. Bu oran, İsrail’deki Yahudi nüfusunun diğer kesimlerindeki doğurganlık oranından yine de çok fazla. Bu durumda Harediler, 2060’larda toplam nüfusun yüzde 32’si olmazlarsa dahi; İsrail’de önemli bir çoğunluk arz etmeye namzet olma yolunda. Dolayısıyla, bu kişilerin çalışma sahalarına entegre edilmesi, aynı ölçüde acil önemini koruyor.
İsrailli ultra - Ortodoks camiası hakkındaki önde gelen uzmanlardan olan Neri Horowitz, şöyle diyor: “Temel soru, 2065 yılında kaç Haredi’nin mevcut olacağı değil; önemli olan, bunların ne tür Harediler olacağıdır. Şayet 2065’te bu camiaya mensup kişilerin üçte biri, yurtdışında olduğu gibi öğrenim gören ve çalışan modern Harediler ise, o zaman biz kazanmış oluyoruz. Şayet şu anki yüzde 10’luk modern Harediler oranında sabit kalırsak, İsrail Devleti’nin bir sorunu olacaktır. Durumun ne olacağı, sadece bize ve uyguladığımız ilkelere bağlıdır.”
Sorun şudur; geçtiğimiz on yılda Haredileri orduya dahil etmek, daha yüksek bir öğrenim görmelerini ve iş sahalarında istihdam edilmelerini sağlamak için yoğun bir şekilde uygulanan politikalar, çok başarılı olmuş gibi görünmüyor. Bu soruna nasıl çözüm bulunulabileceğine dair tekrar düşünmek gerekecektir.
Kaynakça: “Analysis//Haredim Are Leaving the Fold, but the Community is Growing”, https://www.haaretz.com/Israel-news/.premium-haredim-are-leaving-the fold-but-the-community.is growing
Devam edecek…