Kıskançlık

Dr. Musa ALBUKREK Toplum
26 Şubat 2020 Çarşamba

Kıskançlık insanlık kadar eskidir. İnsanı yıpratan ve karşı konulması zor bir histir.

Kişiler arası kıskançlık

Kanımca, kıskançlık üç faktörün bir araya gelmesi ile oluşur. Bu faktörler hırs, yetenek ve olanaktır.

Hırs ve olanak mevcut olmakla beraber yeteneğinin yetersiz olduğu kanısını taşıyan kişi kıskançlığını gizleyemez. Salieri’nin sarayın müzik şefi olma olanağına sahipken Mozart’ın kendisinden daha yetenekli olduğu zannına kapılarak Mozart’ın hayatını zorlaştırdığı rivayet edilir (Salieri Sendromu).

Hırs ve yeteneği olmakla beraber, olanağı olmayan kişiler, kıskanır gibi gözükse de bu aslında haksızlığa tepkidir. Örneğin, yetenekli gençlere burs verilmesi halinde bursu hak eden kişi yerine haksızlıkla başkasına verildiğinde genç isyan eder ve bu bir nevi kıskançlığa yol açar.  

Yetenek ve olanağa sahip olmakla beraber hırslı olmayanlar mutlu kişilerdir. 

Bu faktörlerin her üçü de mevcutsa rekabet veya yarışmadan söz edilebilir.

Kıskançlık üç safhada gelişir.

1- Gıpta (imrenme)

2- Kıskanma

3- Haset

Gıpta veya imrenme kıskançlığa sebebiyet vermediği gibi hayranlığın sonucudur. (Başarıya giden yol hayranlıktan geçer.) Ne var ki bir kişi size bir başarınız karşısında, “Senin yerinde olmak isterdim...” derse, bu gıpta ifadesidir. Buna mukabil “Senin yerinde ben olmalıydım…” sözü ise kıskançlıktır. Hasette ise yok etme isteği esastır.

Bir başarınız karşısında tepkisiz kalan bir yakınınız, ya bu konuda cahildir ya da içten içe kıskanıyordur.

Yetersiz kişilerin, fırsat buldukça, kendilerinden üstün gördüklerine eziyet etmelerine ‘vasatın intikamı’ denilebilir.

Aşkta ise kıskançlık sevgiden ziyade sahiplenme dürtüsünden kaynaklanır.

Aile içi kıskançlık

Kardeş arası kıskançlık maalesef doğal olup aile tarafından dengelenebildiği gibi kışkırtılabilir de. Örneğin küçük kardeşe yakınlık gösterildiği sırada büyüğünü de ufak bir iltifatla yüreklendirmek gerekir.

Miras paylaşımında kardeş arası kıskançlık değişik bir şekil alır. Zira her kardeş hatıra içeren nesnelerin tümüne sahip olmak ister. Bu da imkânsız olup kardeşlerin birbirini kıskanmalarına sebebiyet verir.

Çok sık rastlanmamakla beraber, Elektra Kompleksinde kız, babasının dostunu veya eşini (öz annesini) kıskanır. Baba ise kızının erkek arkadaşını veya eşini kıskanır.

Ödip Kompleksinde erkek çocuk, annesinin dostunu veya eşini (öz babasını) kıskanır. Anne ise oğlunun kız arkadaşlarını ve bilhassa eşini kıskanır (Kaynana gelin çekişmesi).

Borgia Kompleksinde ise ağabey, kız kardeşinin erkek arkadaşını veya eşini kıskanır. Abla ise erkek kardeşinin sevgilisi veya eşini kıskanarak onu devamlı tenkit eder.

Toplumlar arası kıskançlık

Dünyanın her tarafında azınlığın kıskanıldığı sıkça rastlanmaktadır. Azınlık sendromu ile yetişen toplum ayakta kalabilmek için çabalayarak belli bir noktaya gelir. Bu hal etrafı kıskandırır. Ezilmemek için azınlık daha da çaba gösterir, bu sefer kıskançlık hasede dönüşür. Bunun sonu ya yok olmak ya da yöreyi terk etmektir.

Bir iş yerinde kişi kıskanıldığını fark ederse o yer ona dar geliyor demektir, çaba gösterip o ortamdan sıyrılması gerekir.

Amerikalılar, “Düşenin dostu yoktur” derler. Bizde ise yükselenin dostu yoktur. Fransızlarda, “Acındırmaktansa kıskanılmak tercihtir / Mieux vaut faire envie que pitié.” Bizde bunun da tersi geçerlidir.

Bugün herkes her şeye sahip olmak ister. Olmadı mı varlıklıyı kıskanır. Hırsızlık ve zorbalık bunun neticesidir.

Hırslı kişilerin olanak ve yetenekleri olmayınca, kıskançlık kitle hasedine dönüşür. İsyan ve nümayişlerde kırıp dökmenin bir sebebi de kıskançlıktır.

Hayatı ahenk içinde yaşamak bir sanattır. Hepimiz bu sanatı geliştirmeye özen göstermeliyiz.

Kıskanan başkasının kuyusunu, kıskandıran ise kendi kuyusunu kazar.

Netice olarak, kıskanmak bir zaaf ise kıskandırmak suçtur.