1 Mart akşamı Amram Oditoryumunda Portekiz Yahudilerinin tarihini yansıtan bir filmi izledik. Film hakkında bilgilendirmeyi moderatör Dr. Seyfi İşman, konuşmacı olarak davet edilen Karel Valansi ile birlikte yaptı.
‘Sefarad’ adlı film öncesi gerçekleşen konuşmada Portekiz Fahri Konsolosu Aaaron Nommaz da söz alarak Portekiz Yahudilerinin tarihi bilgilerini seyircilerle paylaştı. Bu film sayesinde hiç bilmediğimiz gerçek bir kahramanın yaşamını tanıdık: Yüzbaşı Artur Barros Basto.1496 yılında Kral Manuel’in Portekiz’deki tüm Yahudileri kovma fermanından 400 yıl sonra Barros, Porto Yahudi Toplumu başkanı olarak, 1496 senesinden sonra, ülkedeki dağlık bölgelerde gizli Yahudiler olarak yaşadıkları bilinen dindaşlarını tekrar toplumlarına kazandırmayı amaçlar. Bu projesini gerçekleştirmek için Hong Kong’un ünlü ailesi olan, Eli Kadoorie’den Porto’da büyük bir sinagog inşa etmek için destek ve yardım ister. Barros’un amacı böyle bir sinagogun saklı ve bilinen tüm Yahudilerin toplanacağı ve gurur duyacakları bir ibadet yeri kurmaktı. 1929 yıllarında temeli atılan Mekor Hayim Sinagogu inşaatı bittiğinde, Barros açılışa katılır. Ancak adı bilinmeyen bir kişi tarafından gönderilen bir mektup yüzünden askeri disiplin kurulu tarafından yargılanır. Suçu, Maranos ve gizli Yahudilerin topluma geri kazandırmak için verdiği uğraşı dolayısıyla insanları Brit Mila’ya zorlamak ve bu davranışın askerlik ahlakına uymamasıydı. Barros subaylıktan ihraç edilir ve rütbelerinden olur. Fakat her şeye rağmen Porto kentinde Yahudiliği tekrar canlandırmaya ön ayak olmaya devam eder ve II. Dünya Savaşı sonunda Holokost’tan kaçan Yahudileri Kadoorie Sinagogunda barındırır. Filmin sonlarında; 1961’de ölümünden sonra Barros’un torunu İsabel, dedesine yapılan haksızlığın o devirdeki antisemit kaynaklara dayandığını savunarak saygınlığının geri verilmesini talep eder. Ölümünden 50 yıl sonra, 2011 yılında Portekiz Parlamentosu Barros’a rütbesini ve saygınlığını geri vermekle yetinmeyip aynı zamanda ülkeden kovulan tüm Yahudilere Portekiz vatandaşlığını geri vermek istediklerini açıklar.
Film sonrası yaptığım ufak bir araştırmada Portekizli Dreyfus olarak da anılan Barros’un, İbranice Avraam Israel Ben Rosh olarak da tanımlandığını gördüm.