Bu hafta sonu OPEC’in petrol musluklarını kısma önerisine karşı Rusya’nın sergilediği tavır piyasanın çöküşü olarak değerlendirildi. Ancak bu gelişme başka pencereden ve biraz iyimser gözlükle bakınca, farklı bir biçimde de yorumlanabilir.
Petrol Piyasaları Hep Dalgalıdır
OPEC’in kartel fiyat veya miktar kararlarına karşı, bir veya birkaç OPEC üyesi olmayan ülkenin gösterdiği tepki, elbette piyasalara her zaman etkide bulunur. OPEC uzun zamandan beri, 1970’li yılların astığı astık kestiği kestik karteli değildi. Artık petrol piyasalarının sadece yüzde 35’ini denetliyor olması, hem OPEC dışı petrol üreticilerin giderek varlıklarını hissettirmelerinin, hem petrole alternatif çeşitli enerji kaynaklarının tüketime sunulmuş olmasının, hem de özellikle ikinci nedenle petrol ithalatçısı ülkelerin elinin güçlenmesinin sonucudur. O halde bugün Rusya, yarın bir veya başka petrol üreticisi ülkenin kartel dışı tavır alması, normaldir. Piyasa çökmüş müdür? Hayır, sadece fiyat yine şimdilik bir başka asgariye inmiştir.
Tarihi Verilerin Önemi
Eğer tarihi fiyat verilerine bakacak olursak, petrol piyasalarındaki inişli-çıkışlı tablonun (nominal ve enflasyonla uyumlaştırılmış) en büyük kırılmayı 1946’dan sonra 1998 yılında yaşamış olduğunu görürüz. Tüm zamanların o tarihe kadar en düşük petrol fiyatı 1998 yılında, nominal $11.91 ve enflasyon ayarlı, $18.86 düzeyine kadar inmişti. Bundan tam on yıl, sonra yani 2008’de, bu defa petrol fiyatları, büyük bir sıçrama ile yine varil başına nominal $91.48, reel ayarlanmış olarak $109.25 tavanını zorlamıştı. 2008 değerlerine en yakın sıçramanın 2013 yılına isabet ettiği (varil başına nominal $91.17 ve reel ayarlanmış $100.95), 2016 yılında ise yine bir kuyunun dibine inildiği (varil başına nominal $36.34 ve reel enflasyon ayarlı $39.02) hatırlanacak olursa, acaba bugün Rusya’nın tepkisi ile gelinen nokta sıra dışı bir gelişme olarak düşünülebilir mi?
Konuya nasıl yaklaşılırsa yaklaşılsın temel bir girdi olarak petrol ve benzeri enerji kaynaklarının miktar ve dolayısı ile fiyatlarında herhangi bir nedenle ortaya çıkan ani veya tedrici değişiklik (tedarik olanakları ve sürekliliği değişmediği sürece), maliyetleri ve her mal veya hizmetin tüketici fiyatını etkileme eğilimindedir. Eğilimindedir diyorum. Çünkü düzenleyici kamu müdahalesi, vergi veya sübvansiyonlarla miktar ve fiyat düzeylerini değiştirebilir (veya aynı düzeyde tutabilir).
Merhamet Mi Yoksa İnce Bir Hesap Mı?
2019 yılında ortalama nominal $50.46 ve reel ayarlanmış $50.01 civarında seyreden petrol fiyatları, COVİD19 salgını ile talebin düşeceği hesaplanarak, OPEC tarafından, günde 1.5 milyon varil miktar kısıtlaması ile aynı düzeyde tutulmak istendi. Rusya kabul etmeyerek bence oyun bozmadı. Belki ilk bakışta, merhamet gösterdi. Neden imkânları azalan Çin veya virüsün etkili olduğu diğer ülkeler, hâlâ pahalı petrol kullansın ki? Düşük petrol (veya doğal gaz) fiyatı tüketici dostu bir gelişme olarak, IMF veya Dünya Bankası desteği kadar değerli. Nitekim Suudi Arabistan’ın bu hafta sonu Rusya’nın restini görmüş olması ve Çinli ithalatçılara varil başına 6-7 dolar indirimle petrol satmaya karar vermesi bir anlamda sanki merhametin de bulaşıcı olduğunun kanıtı oldu.
Tabii Rusya, Çin’e bir dost eli uzatarak o büyük makinayı yağlama imkânı verdi. İpek Yoluna merhamet taşları döşenmesinin kapısını araladı. Ama bu arada, ABD’nin kaya gazı ve petrol üretimine de bir çalım attı. Fiyat rekabeti, bunların üretimini teşvik etmeyecek kadar güçlü şimdi. Onun için, buna piyasa çökmesi denmemeli. Görünüm o ki bu dünya gündeminde sadece karalaması bol bir başka sayfa.