Camané “Fadoyu daima içimde hissediyorum”

Fado kraliçesi Amália Rodrigues’ten bu yana bu türün en iyi şarkıcısı olarak kabul edilen, albümleri milyonlar satan Camané, 17 Mart’ta, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda İstanbullu hayranlarıyla buluşuyor. Camané ile en sevilen şarkılarının yanı sıra son albümü ‘Canta Marcenerio’dan da parçalar seslendireceği konseri öncesinde söyleştik.

Sanat
11 Mart 2020 Çarşamba

Işıl Gerek

 

Portekiz müziğinin en önemli sanatçılarından Camané, pek çok fado sanatçısının aksine bu ezgilerin söylendiği bir evde doğmadı. Her şey yedi yaşında gripten evde yattığı sırada, sıkılıp bir köşede atıl duran kayıt koleksiyonunu karıştırmasıyla başladı. O gün dinledikleri sayesinde fadoya bağlandı. Katıldığı amatör bir yarışmada elde ettiği başarıyla ‘Fado söyleyen küçük dahi çocuk’ olarak anılmaya başladı.

Camané’nin sesi büyüdükçe daha duygusal, yumuşak, etkileyici ve tılsımlı bir hal aldı. Uzun zaman tarzını arayan bir fado şarkıcısı olarak müziğe devam eden Camané’nin, şarkıcı-yazar Jose Mario Branco’yla tanışması her ikisinin de bir anda zirveye çıkmasını sağladı.

1995 yılında Branco’nun yapımcılığında ilk albümü ‘Uma Noite de Fados’u kaydeden Camané, müzikseverlerden ve eleştirmenlerden olumlu dönüşler aldı. Albüm öncesinde yirmi yıl boyunca fado söyleyen ve hakkında, “Onu daha önce dinlememiş olsanız bile, bir kere duyduğunuzda daha çok dinlemek isteyeceksiniz” şeklinde övgüyle söz edilen Camané, böylece müzikalitesini ispatladı.  Sanatçı, üç yıl sonra yayınladığı ‘Na Linha da Vida’ albümüyle kendi tarzını ve yorumunu ortaya koydu. Böylece fadoyu geleneksel kalıplarından kurtarıp gençleştirdi.

2000’li yıllara gelindiğinde yayınladığı albümlerle sadece bir şarkıcı olarak değil, seslendirdiği şiirin her nüansını en iyi şekilde yansıtan bir yorumcu olarak çığır açtı. Camané, bu yönüyle hem geleneksel yorumu savunanlardan hem de modernistlerden olumlu eleştiriler aldı. Her iki grup da onun usta bir fado sanatçısı olduğu konusunda hemfikir oldu.

2015’te, profesyonel sanat hayatının yirminci yılında, ‘Infinito Presente’ albümünü çıkaran sanatçı, 2017 yılında son albümü ‘Canta Marcenerio’yu dinleyicilerle buluşturdu.

Müzisyen olacağınızı, şarkı söyleyeceğinizi ilk olarak ne zaman anladınız? Müzikle ilgili ilk anılarınız neler?

Çocukluğumdan beri şarkı söylüyorum ve fadoyu içimde hissediyorum. Hayatımda hiçbir zaman başka bir alternatif düşünmedim. Bebekliğimden itibaren annem, babam ve erkek kardeşlerimle her zaman müzik dinlenen bir evde büyüdüm. Çok küçükken evde uzun süre hasta yattığım bir dönem olmuştu. O zaman ailemin fado kayıtlarını üst üste dinlemeye başladım. Ve sanırım bir daha da kopamadım.

İlk konserinizi anımsıyor musunuz? Nasıl hissetmiştiniz?

Çok iyi anımsıyorum. Çok gençtim ve bir fado evinde şarkı söylemiştim. Kendimi iyi hissediyordum. Çünkü gerçekten yapmak istediğim şeyi yaptığım için ailem tarafından destekleniyor ve korunuyordum.

 

İnsanlar fadoyu genellikle kadınlardan dinlemeye alışkın...

Bu türde şarkılar söylerken bir erkek olarak nasıl hissediyorsunuz? Fado sizde hangi duyguları uyandırıyor?

Fado bir kadın tarafından söylendiğinde de bir erkek tarafından söylendiğinde de aynı bence… Sonuçta duygular ortak…

Beğendiğiniz, örnek aldığınız fado şarkıcıları arasında kimler var?

Benim referans aldığım en önemli isimler Amália Rodrigues, Alfredo Marceneiro ve Carlos do Carmo. Günümüz sanatçıları arasında da dinlemeyi çok sevdiğim isimler var elbette.

 

“Camané Canta Marcenerio’daki Şarkılara Kendi Yorumumu Kattım”

Günlük yaşamınızda kimleri dinlemekten keyif alıyorsunuz?

Her zaman Frank Sinatra.

Biraz da son albümünüz ‘Camané Canta Marcenerio’dan konuşalım. Bu albümün sound’unu ve tarzını bizim için nasıl anlatırsınız?

Bu albümde Marcenerio’nun kendi döneminde söylediği sözleri, müzikleri araştırmaya çalıştım ve şarkılara kendi yorumumu kattım.

Uzun zamandır müzik sektörünün içindesiniz. Kariyerinizin ilk günlerinden bu yana sektörde neler değişti? Dinleyicilere ulaşma noktasında yeni dijital platformlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Evet epeydir müzik sektöründeyim ve CD satışları çok değişti. Ben de yeni teknolojiye ve yeni nesle ayak uydurmaya çalışıyorum.

Müzik dışında nelerle ilgileniyorsunuz?

Seyahat etmeyi çok seviyorum. Bunun dışında sinemaya ve tiyatroya gitmekten de keyif alıyorum.

Hayata ve müziğe dair esin kaynaklarınız neler?

 Oğlum hayattaki en büyük esin ve motivasyon kaynağım.

Bir yaşam mottonuz var mı?

Mutlu ol!

Türkiye hakkında izlenimleriniz neler? Nasıl bir konser bekliyor İstanbulluları?

Daha önce İstanbul ve Ankara’ya geldim, her ikisi de çok güzel deneyimler oldu benim için. Türkiye’ye gelmeyi her zaman seviyorum. Dinleyicilerle çok tatlı anılarım var. İstanbul’daki konser kariyerimin bir retrospektifi gibi olacak. Herkesi konsere bekliyorum.