COVID-19 dünyanın gördüğü ve göreceği ne ilk, ne de son epidemi/ pandemi. Bilinç, iletişim, araştırma, teknoloji ve ilaç sanayiinin ulaştığı aşama dolayısı ile en büyüğü olduğunu da söylemek zor. Ama bir tek hücrelinin, sınır tanımaksızın, her yerde, karmaşık çok hücreli yaşamı tek tentakül’ünde oynattığını görmek bir hayli ilginç.
Tek Hücre ile Başlayan Yaşam
Yaşamın tek hücreliler ile suda başlamış olması büyük bir ihtimal. Bu konuda dinlerin yordamı, anlatılan menkıbeler ve evrim teorisinin yönlendirmesinden öte, en büyük ilhamı hep Antonin Dvorak’ın Yeni Dünya Senfonisinden aldığımı söylersem size garip gelmesin. Bestecinin bir müzik harikası olan 9. Senfonisinin adagio ve largo bölümleri, her dinleyişimde bana tek hücreli bir yaşamın çok sesliliğini, molto vivace bölümü ise çok hücreli yaşamın karmaşasını hissettirir. İşte COVID-19 yüzünden iptal olan konser biletlerinin paralarını geri almak için kuyrukta beklerken, yine kulağıma bu senfoninin yumuşak ve yatıştırıcı, coşkulu ve uyarıcı nameleri geldi. Gelişmeleri sükûnetle, temkinle ama hızla izlememiz gerektiğini düşündüm.
Güneşten Göz Yummamak, Çok da Medet Ummamak
Hava ısınınca salgının yavaşlayacağı umudu gerçek olsaydı, Bahreyn, Katar, Singapur gibi ülkelerde salgın olur muydu? Yoksa bu ülkelerdeki hasta insanlar hep dışarıdan gelen expat’lar mı? Sanırım bunu ayırt etmek pek kolay değil. Ama eğer sıcaklarla birlikte, virüsün yeniden mutasyona uğrayana kadar kenara çekilip bekleyeceğini düşünmek, tedbiri elden bırakmamak için iyi bir neden. Çünkü birkaç hafta içinde atlatsak bile, önümüzdeki kış, yine kapımızı çalabilecek. Şu sıralar, güneşin yakıcı şifasını beklerken bunu unutmamak gerek. Şimdi önlem alma zamanı. Ama bu tek hücrelinin hızını kesmek için alınan önlemler, hangi ülkelerde sıkıyönetim sınırlarını zorlayacak? Kimler virüsü bahane ederek daha da otoriterleşecek ve özel yaşama daha fazla müdahale edecek? Hangi ülkeler, kamunun önderliğine, halkın ve özel sektörün gönüllü katılımını daha kolay eklemleyecek? Soruları önemli.
Yaşam Bir Gül Bahçesi Değil
Trump’ın 13 Mart Cuma günü ‘Gül Bahçesi’nden (Rose Garden) yaptığı seslenişin özel sektör desteğini görmek ilginçti. Ama bir dünya liderinin acil bir sağlık konusuna bile hâlâ insanları partizanca bölmeye çalışarak ve yalan bilgilerle yaklaşması, dünyaya tek hücrelinin vereceğinden daha büyük bir zarar. Bu tavrın başka liderler tarafından taklit edilme ve insanları bir afet ile mücadelede de bile kamplaştırma riski var. Öte yandan hangi konular bir anda gölgeye veya sümen altına itildi veya itilecek? ABD’de Biden önseçimleri askıya mı alacak? ABD-Çin ticaret görüşmelerine ne olacak? Yoksa Suudi Arabistan ABD’nin şefaati ile mi Çin’e ucuz petrol vermekte? Rusya sessiz sedasız, Kırım’ı yeniden coğrafyasında kattığı tarihin yıldönümünde, Doğu Ukrayna’yı da mı ilhak mı edecek? Çin, Uygurları rezervasyonlara mı sürecek? İran atom bombası için gereken zenginleştirmeye ulaşacak mı? Sonunda Lombardia usul usul İtalya’dan ayrılacak mı? Brexit görüşmeleri başka bir bahara mı kalacak? Yeni bir dünya düzeni mi kurulacak? Türkiye böyle bir düzende yerini nasıl alacak?
Türkiye Üzerine Düşen Gölgeler
Piyasalar her yerde çalkalanıyor. Para otoriteleri seferber. Ama mali önlemlerin nasıl bir etki alanına yayılacağını ancak gün be gün yayınlanan sirkülerle görmek mümkün. Tüketici ve sektör teşviklerinde ayırım yapmama ve şeffaflık mümkün mü? Evet, vaka sayısını tam bilmiyoruz. Test ve tedavi imkânlarını da. Önlem olarak toplumsal temas mutlaka azalmalı. Yürüyüş, protesto ve gösteriler de. Ama toplumsal yaşam yavaşlarken, gölgelerde hangi istenmeyen projelere kazma vurulacak da insanlar COVID-19 diye tepki gösteremeyecek? Siyanürlü altın aramaları, imara açılan yeşil alanlar ve kamu arazileri ile Kanal İstanbul hafriyatı bunların arasında mı? Ya İdlib’de Suriye devletinin geri kazandığı M5 karayolunun güneyinde kalan gözetim noktalarındaki askerlere ne olacak? AB’ye çalım atmak için Pazarkule’ye yığılan “düzensiz göçmen ve sığınmacılar”, salgın riski altında orada mı kalacak? Yoksa hangi adreslere geri döndürülecek? Libya’ya Türkiye’nin müdahalesi ile Trablus ve Tobruk arasında daha da gerilen yaylara ne olacak? Ya Doğu Akdeniz’de sürdürülen Gambot diplomasisine biçilen bir ömür var mı? Evet, şimdi yurt içinde COVID-19’un ulusal koordinasyonu birinci derece önemli. Ama gündemdeki ‘can alıcı’ başka konuların virüs gölgesinde, gözlerden ırak olarak sürdürülmesinin, ülkenin geleceği açısından virüs kadar tehlikeli olduğu, gölgede atılacak adımların, ülkenin geleceğine gölge düşürme riski unutulmamalı.