“Dünyanın dört bir yanındaki binlerce bilim insanı, en hızla bulaşıcı virüs olarak tanıtılan korona virüsünün etki mekanizmalarını anlamak için çare aramaya devam ediyor"
Korona virüsünü ve tedavilerini izlemek için dünya çapında yüzlerce çalışma yürütülüyor. Bugünlerde dikkatimi çeken ve yavaş yavaş ortaya çıkan sonuçlardan biri ise, “Virüs ölüm nedeni değil; ölüm ‘sitokin fırtınası’ olarak nitelendirilen bağışıklık sisteminin baş döndürücü tepkisinden kaynaklanıyor” oldu.İsrailli Doktoru Dr. Itai Gal geçtiğimiz günlerde Ynet sitesinde yayınlanan yazısında bu ilginç bilgiler paylaştı.Bir özet yaparsak Dr. Gal şunları anlatıyor:
“Dünyanın dört bir yanındaki binlerce bilim insanı, en hızla bulaşıcı virüs olarak tanıtılan korona virüsünün etki mekanizmalarını anlamak için çare aramaya devam ediyor. Sorun virüsün kendisi değil de vücudumuz mu? COVID-19, diğer virüsler gibi, kendi başına cansızdır. Çoğaldığı solunum yolu hücrelerine nüfuz ediyor. Korona virüsü vücudumuza girdiği an milyonlarca beyaz kan hücresi virüsün istila ettiği bölgeye, tek bir hedefle ulaşmaya çalışıyor: virüsü yok etmek. Bu adeta bir savaş sahnesini oluşturarak, vücudun korunma sistemi olarak alyuvarların çoğalmasına, bağışıklık sisteminin karışmasına neden oluyor; sistemin vücudumuza saldırmasına neden olan şok edici bir süreç ortaya çıkarıyor. Buna ‘sitokin fırtınası’ veya tıbbi adıyla ‘hipersitokini’ deniyor.Cytokine release syndrome (CRS) veya cytokine storm syndrome (CSS)* vücutta yıkıcı süreçler zincirine ve ölüme yol açan bir bağışıklık tepkisidir. Sitokin fırtınası haddinden fazla beyaz kan hücrelerinin bir türü olan lenfositin üretilmesi neticesinde gelişiyor. Lenfositler, vücudu hastalıklara karşı koruyup savunan antikorlar üretir ve diğer hücreleri tehlikelere karşı uyarmak için kimyasallar gönderirler. Lenfositler tek bir noktada toplanmaya başladığında sitokin fırtınası gerçekleşiyor. Normal sayıda yararlı olan bu hücreler sayıca arttıkça toplu imha gerçekleştirmeye ve korumak için geldikleri doku ve organlara zarar vermeye başlar.”
Bu yazıyı okuduğumda Dr. Gal’ın açıklamalarının yanı sıra tıp, bilim ve kişisel gelişimle ilgili uzmanların da her açıklamasında bağışıklık sistemine değinmelerinin önemi sanki daha iyi anladım. Bağışıklık sistemi bedenimizin dışında düşünce sistemimiz, içsel dengemiz… Yani halk diliyle düşünürsek moralimiz ve manevi gücümüzle de ne kadar ilgili? Bütünsel sağlığın ustası Hintli, endokrinolog, Harvard Tıp Fakültesi Konuk Öğretim Üyesi, bir beden-ruh-zihin mentoru, 85 dile çevrilmiş 65 kitabın yazarı, TIME dergisine göre 20. yüzyılda Amerika'nın en önemli 100 insanından biri, A.Einstein Tıp Akademisi Onur Ödülü sahibi, Chopra Center Üniversitesi kurucusu Dr. Deepak Chopra, ‘Bütünsel Sağlık’ denildiğinde beden-zihin dengesini dikkate almaktadır. Chopra’ya göre sinir ve bağışıklık sistemleri, zihinsel sağlık üzerinde; zihinsel durum da sinir ve bağışıklık sistemleri üzerinde etkilidir. Günümüzde, özellikle stres kaynaklı olarak adlandırılan kalp ve damar hastalıkları, astım, sindirim problemleri gibi kronik hastalıklardan ölüm oranının yüksekliği, beden-zihin dengesinin önemini açıkça göstermektedir. Tedavi kelimesi hastalık olgusunakarşı ilaç, ameliyat gibi müdahaleleri çağrıştırır. Oysa iyileşme ile zihin-beden koordinasyonu sonucu bağışıklık sisteminin bazen tek başına güçlerini seferber etmesi kastedilmektedir. Yıllardır kitaplarını ve makalelerini ilgiyle izlediğim Dr. Deepak Chopra, herkesin realitesini, yani dünyadaki gerçeklik halini şahsi bilincinin oluşturduğunu, bu yüzden bilinci yükseltici ve farkındalık halini arttırıcı çalışmaların genel mutluluk halimizi de yükselttiğini belirtir. Bu çalışmalar içinde doğru beslenme, içimizdeki huzura ulaşmak için yoga meditasyon ve sevdiğimiz şeylerle odaklanma yer alıyor. Zihin ve beden arasındaki bağa kesinlikle inanan biri olarak zihnimizdeki endişeli düşüncelerimizi, hatta sevgili lenfosit ve alyuvarlarımızı dahi istersek dengeleyebileceğimizi düşünmemizi bu vesile ile her birimize fiziksel bedenimizle birlikte maneviyatımız, inançlarımız sağlam, sağlıklı, aydınlık günler diliyorum.
Dr. Deepak Chopra
* Wikipedia