Pesah Agadası’ndaki dört çocuk: BEN HANGİSİYİM?

8 Nisan Çarşamba ve 9 Nisan Perşembe akşamları Agada’da dört çocuk hakkında bir bölüm okuruz. Biri bilge, biri asi, biri saf ve biri nasıl soru soracağını bilmeyen çocuk olarak etiketlenen tiplemeleri okurken size de bir şeylerin ters geldiği ve belli belirsiz bir rahatsızlık hissettiğiniz olur mu?

Nazlı DOENYAS Kavram
8 Nisan 2020 Çarşamba

Rav Soloveitchik Talmud’daki ilginç bir öğretiden bahseder. Buna göre çocuklar daha annelerinin karnındayken melekler ona bir özel yemin ettirir (Nidda 30b). Buna göre çocuk, erdemli, dürüst olmaya ve günahın peşinden gitmemeye ant içer. Çocuğa, Tanrı’nın Kutsal olduğu ve çocuğun içine yerleştirilen ruhun da kutsal olduğu açıklanır.

Rav, doğmamış bir çocuğun anne karnında ettiği bu yeminin, dünyaya gelen her çocuğun büyük bir potansiyele sahip olduğunun temel inancını yansıttığını açıklar. Her insanın ruhu temiz ve kutsaldır. Daha da önemlisi, bu yemin, her insanın bu dünyaya ondan başka hiç kimsenin yerine getiremeyeceği eşsiz bir görev ile getirildiğini simgeler. Ana karnındaki her çocuk sanki bu yeminle tamamen benzersiz bir misyonu olduğunu teyit etmektedir.

Bizler gibi çocuklarımızın da hayatlarında yerine getirmekle sorumlu oldukları bir misyonları var. Bu yüzden bu ilahi görevde kendi kişisel misyonumuzu ararken, çocuklarımızı etiketlerle kısıtlamaktan, onlara yeni Mısır’lar yaratmaktan kaçınıp, özgür bireyler olarak kendi misyonlarını bulmalarında yardımcı olmaya çalışalım. Her çocuk değerlidir; bir kültürün, bir milletin devamı ancak çocuklar sayesinde gerçekleşebilir. Bunu sadece Pesah Sederinde değil, her gün onların içindeki potansiyeli ortaya çıkaracak şekilde, her çocuğumuza uygun, onun karakterine özel şekilde davranmaya niyet ederek yapalım, çünkü her çocuk bunu hak eder. 

Dört Çocuk 

Agada’da bahsedilen dört çocuğa bugünün önyargısız ve duyarlı ebeveyn bakış açısıyla yaklaşımımız nasıl olur? 

Bilge çocuk anne ve babasına sorar:“Tanrı'nın size emrettiği ritüel, kural ve yasaların anlamı nedir?”(Devarim 6:20). Bunu derken belki de ‘Sederimizi çevreleyen tüm kuralları anlamak istiyorum’ demeye çalışmaktadır.

Ebeveynleri şöyle cevap verir: “Bilge çocuklar, Seder sırasında neler olup bittiğini anlamak isterler, böylece bugün Seder’in bir parçası olurlar ve bir gün onlar da Seder’i kendi çocuklarına anlatabilirler. Mişna'dan önemli bir kural öğreniriz : ‘Pesah korbanını yedikten sonra artık başka bir şey yenmez’(Mişna Pesahim 10: 8). Uzun zaman önce Yahudiler, Pesah Bayramı onuruna bir hayvan korban ederlerdi. Bugün bunu Seder’in Tsafunkısmında yediğimiz matsa parçası ile yerine getiriyoruz. Bu kural, Seder hakkında öğrenmemiz gereken son kurallardan biridir. Çok ilgili ve yaptığımız şeyi neden yaptığımızın ardındaki birçok ayrıntı ve nedeni bilmeye çok hevesli olduğun için Seder hakkındaki bu son kuralı açıklamak istedik.”

Asi çocuk anne ve babasına sorar:“Bu ibadetin size ne yararı var?”(Şemot 12:26).

Ebeveynleri şöyle cevap verir:“Bu aslında hoş bir ifade şekli değil ama bunun farkında olmayabilirsin. Aynı soruyu, ‘Pesah Bayramı sizin içinneden önemli?’ yerine ‘Bu ibadet bizimiçin neden önemli?’ olarak dile getirebilirsin. ‘Sizin için’ ifadesinden, sanki kendini Yahudi halkının bir parçası olarak görmediğin anlamı çıkabilir. Birbirimizle olan bağlantımız, Yahudiliğin çok önemli bir parçasıdır. Tora, ‘Mısır'dan çıkışım sırasında, Tanrı benim için tüm mucizeleri işte bunun uğruna yaptı’diyor (Şemot 13: 8). Nasıl ‘Benim için’ yazdığına dikkat et. Bu pasuğu okuyan her kişinin, hepimizinTanrı’nın nasıl hepimizi kurtardığını hatırlaması gerekiyor.”

Saf çocuk anne ve babasına sorar“Bu ne?”(Şemot 13:14)

Ebeveynleri cevaplıyor: “Basit bir açıklama ile başlayalım. ‘Tanrı bizi Mısır’dan-köle evinden-zor kullanarak çıkardı.’ (Şemot 13:14). Henüz Seder’den pek bir şey anlamıyormuş gibi hissetsen de hiç sorun değil. Aslında basit sorularla başlayarak doğru bir şey yapıyorsun. İlerde, daha fazla bilgi edindikçe, daha detaylı sorular da sorabilirsin.”

Soru sormayı bilmeyen çocuk

Ebeveynleri onun sessizliğini gözlemler ve konuşmaya başlamasına yardımcı olmaları gerektiğini fark eder. Sessizliğinin sebebi belki hiçbir şey anlamaması, belki de zaten her şeyi anladığını düşünmesidir. Ebeveynleri ona anlayışla yaklaşır, sabırla ona ne kadar bildiğimizin veya ne kadar bildiğimizi zannettiğimizin önemli olmadığını, etrafımızda olan bitenle ilgiliysek her zaman sorulacak birçok soru bulabileceğimizi belirtir.

Ebeveynleri cevap verir:“Tora, ebeveynlerin, çocuklarına Mısır’dan Çıkış hakkında bilgi vermekten sorumlu olduğunu söyler. ‘Ve o gün çocuğuna anlatacaksın. Mısır'dan çıkışım sırasında, Tanrı benim için tüm mucizeleri işte bunun uğruna yaptı’ (Şemot 13: 8). Burada, ne tür bir soru sorarsa sorsun, soruyu nazik ya da kaba, ne şekilde sorarsa sorsun her çocuğa her birinin anlayabileceği şekilde sabır ve anlayışla Pesah’ın hayat derslerini öğretmenin bir yolunu bulmamız gerektiğini öğreniyoruz.

Agada’daki ‘Dört Çocuk’u okuyup “Hangi çocuk benim?” diye düşünebiliriz. Hangisi kardeşim, ailem, akrabalarım? R. Menachem Mendel Schneerson, her birimizin kendimizi dört çocuğun her biri gibi düşünmemiz gerektiğini anlatır. Her birimizin bilge, kötü, saf ve bağlantısız, kopuk olduğumuz anları vardır. Dört Çocuğun hikâyesi, hepimizin içimizde bu tarafların hepsinin olduğunun farkında olmamızı, sadece çocuklarımıza değil etrafımızdakilere de bu bakış açısıyla yaklaşmamızı, her bir kişinin ne kadar değerli ve özel olduğunu aklımızda tutmamızı hatırlatır.

 

Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.