Karantina günleri bir yetenek yarışması gibi, mutfak hünerleri ile başlayıp, Instagram’da ‘challenge’larla devam etti. Ardından ‘House’ sohbetleri, karantina esprileri ve en son ‘Zoom’ üzerinden yapılan konuşmalarla sürekli gündem değiştirdi. Hepsini neredeyse tükettik bile…
İşte yıllardır, kapitalist sistemin bizlere öğrettiği buydu; tüketim. Sistemin sloganı ‘Çalış, kazan, tüket’, başrol oyuncusu ise ‘para’ idi. Pahalı olanın kıymet kazandığı, markaların yüksek fiyatlarla ulaşılmaz gösterildiği bu döneme ayak uydurmak için çalıştık durduk.
Astrolojide bu sisteme, ev sahipliği yapan, Toprak Elementi uzun zamandan beri görev başındaydı. Şimdi ise aralık ayında tahta geçecek olan Hava Elementine dünyaca hazırlık yapıyoruz.
Son 1,5 senedir, Oğlak – Yengeç aksında gerçekleşen tutulmalar ve çokça gezegenin Oğlak’ta toplanması ile insanoğlu para, iş, mantık gibi temalarla bütünleşip duyguları aksatır oldu. Yengeç’in aile, ev, duygular gibi güçlü rakiplerle karşı çıkması sonucu bir anda kendimizi evlerimizde, ailemizle vakit geçirirken bulduk ve birçok farkındalık da kazandık.
5 Mayıs itibarı ile tutulmaların Yay – İkizler aksına geçişi artık mantık – duygu dengesini kazanmış sayılarak, bilginin değer kazanacağı yeni döneme geçiş yapmış olduk.
Gökyüzü, yaz aylarında sanki bir mola vererek, bizlere nefes aldıracak.
Aralık 2020’de Oğlak tacını kovaya devretmeden, sonbahar ayları ekonomik zorlanmalar gündeme gelecek. Kova ile yeni dersimizin konusu; insanlık ve teknoloji. Bir yandan, hümanist düşünce dünyaya hakim olurken, diğer taraftan da teknoloji gaza basacak.
Neyse ki, insanoğlu yeniye çabuk adapte oluyor. İlk günler her görüntülü arama için yerimden fırlayıp, saç baş düzeltip, hafif makyaj, ışık ayarı derken, kısa bir süre sonra Zoom konuşmaları furyasına bile dahil oldum. Beni panikleten bir saatten fazla tek başıma konuşmak değil, teknoloji kısmıydı. Konuşma başlamadan ‘Bana yardım edin’ derken, çocuklarımın gülüşmeleri, beni yıllar öncesine götürdü ve annemin videoya VHS kaseti takarken abimle nasıl da eğlendiğimizi hatırlattı.
Hepimiz gündemi yakından takip edip, yarasa, virüs, pandemi, neler oluyor diye anlamaya çalışırken bir de baktık ki bu, insanın kendi eliyle yarattığı bir silah olabilirmiş. Satürn – Plüton’un Oğlak’taki kavuşumu, çok güçlü savaş ihtimaline işaret ederken, 2020 senesine yakışır şekilde, meydan savaşı değil de, sebebi para olan bir ticaret savaşı olduğunu anladık sonunda.
Senaryoya eklenen, robotlar, çipler, uzaylılar ile benim gibi Su Elementi baskın birine bu kadar Toprak, üstüne Hava vurgusu fazla geldi. Bilim kurgu filmi seyretmekten hoşlanmayan, tercihi romantik komediden yana olan biri olarak, keşke bunlar gerçekten film olsaydı da eşime “N’olur başka bir şey seyredelim” diyebilseydim.
Kova / uzay çağına kendimi adapte etmeye çalışmak adına işimi online yapmaya başlamamı mantığım kutlarken, duygularım ise beni bir anda geçmişe götürdü. On yaşlarında, arkasında dans ettiğimi hayal edip, anne babamı evleneceğim diyerek eğlendirdiğim Erol Evgin’e “İşte öyle bir şey” diye son zamanlarda sıkça eşlik etmem sanırım geçmişe ve saf duygulara tutunup gizlice bu senaryoya isyan etmek istememdenmiş.
Aralık ayında, Oğlak materyalizmi elinden tutup götürürken, Kova’nın sahneye çıkaracağı hümanizm, yeni deneyimlere hazır olun diyor.
Bir yandan insani değerlerimizi koruyup, diğer yandan ise, dijital dünyada bu sefer de teknolojinin kurbanı olmamaya gayret göstermeliyiz.
Hepimize yeni sınavlarımızda başarılar dilerim.