Eyvah güneş!

Yaz neredeyse geldi ve biz güneşle buluşacağımız günleri bekliyoruz. Hazır hepimiz balkondan, camdan başımızı iyice sarkıtıp D vitamini almaya çalışırken biraz SPF konuşalım.

Ceyda HAVLUCU Yaşam
20 Mayıs 2020 Çarşamba

Gözlemlerime göre, güneşten korunmayı genelde yanlış anlıyoruz.

1. Deli gibi SPC’ciler var. Bütün gün, perdeler kapalıyken bile evde SPF’li kremler sürenler,

2. “Ay SPF sürünce bronzlaşamıyorum ben almayım”cılar, 

3. “Gece - gündüz kremimi ayrı uğraşamam ben” deyip aldığı kremin içinde SPF olup olmadığına bakmadan gece - gündüz SPF içerikli krem sürenler. 

Peki, SPF (Sun Protect Factor) ya da Türkçesi GKD (Güneş Koruma Faktörü) nedir? UVA-UVB farkı nedir? PA+ nedir? Güneş kremi nedir? Nerede, ne zaman, hangisini kullanmalıyız? Kısaca anlatacağım, ancak hatırlatmak isterim ki ben bir dermatolog değilim. Aşağıdaki bilgiler benim uzun zamandır okuduğum makalelerden çıkardığım öğrenimlerimdir. Kronik rahatsızlıklarınız, cilt-deri hassasiyetleriniz varsa bir dermatoloğa danışmayı unutmayın.

 

GÜNEŞ IŞINLARI

Temelde güneşten dünyamıza ulaşan üç tip ışın var; UVC, UVA ve UVB. Bunlardan en az umursamamız gereken şimdilik UVC. Oldukça tehlikeli olmasına rağmen, ozon tabakamız henüz onları absorbe edebilecek ve yeryüzüne ulaşmalarını engelleyebilecek kuvvette.

UVA ise yeryüzüne ulaşan ışınların neredeyse yüzde 95 gibi büyük bir kısmını oluşturuyor. Yaz, kış yeryüzüne ulaşan, bulutlu hava, cam, pencere demeden her noktan içeri girebilen bir ışın türü. Yani kendisine her mevsim dikkat etmemiz gerekiyor. Kolajeni parçalıyor, bu da cilt lekeleri, nem kaybı, kırışıklık gibi sevmediğimiz ne varsa, hepsinin nedeni anlayacağınız.

UVB; ozon tabakamız bu ışın türünün de, büyük bir kısmını absorbe etse de, bir kısmına maruz kalıyoruz. Güzel haber, UVB ışınları kışın etkisini oldukça kaybediyor, ayrıca camdan da geçemiyor. Yazın da bir o kadar kuvvetleniyor. Asıl bronzlaşmamızı sağlayan da yine bu ışın türü. Ayrıca güzel görüneceğiz diye biz bronzlaşmak isterken, aslında bronzlaşmanın cildin kendini güneşe karşı bir koruma mekanizması olduğunu da hatırlatmak isterim. Hani bazen deriz ya “Ufff güneş nasıl yakıyor” diye. Hah, işte o hissettiğimiz aslında UVB ışınlarının gücüdür. Cilt kanserinin de nedenidir.

Şimdi güneşle ilgili kısaca bir bilgi sahibi olduğumuza göre bir de güneş koruyuşu ne demek ona bakalım.

KORUYUCU ÖZELLİKLERİ

SPF – GKF, Kremin içerisinde UVB ışınlarına karşı olan koruma değerini gösterir. Yani evet yazın asıl korunmamız gereken ışınlar. “Bir de bunların sayıları var, onlar ne?” dediğinizi biliyorum. Sayılar kremin sizi güneşten ne kadar süre ile koruyacağını gösterir. Yani bir kremi saat başı yenilemeniz gerekiyorsa, daha yüksek koruyuculu olanı 2 saate bir yenilenmeniz gerekebilir. “Ben bronzlaşmak için en fazla 15 SPF kullanırım” diyenlerdenseniz, uzmanlar 15 SPF ile 50 SPF arasında yüzde 5’ten fazla bir koruma farkı olmadığını söylüyor.

PA (The Protection Grade of UVA),göstergesi son birkaç senedir güneş kremlerinin üzerinde yerini almaya başladı. Satın aldığınız kremin UVA ışınlarına karşı ne kadar koruyuculuk sağladığını belirtiyor. Ürünlerin üzerinde PA+ olarak görebilirsiniz. Üzerinde ne kadar çok ‘+’ varsa koruyuculuk değerinin o kadar yüksek olduğu anlamını taşıyor.

Güneş kremi alırken, satıcı ile aranızda “Yoğurt gibi bembeyaz kalmayanlardan olsun” konuşması geçti mi hiç? Çünkü yoğurt gibi beyaz kalması, emilmemesi o kremin kalitesiz olduğunu göstermez. Sadece fiziksel koruyucudur. Evet, bitmedi. Güneş kremlerinde bir de fiziksel ve kimyasal koruyucu olarak iki çeşit mevcut.

Fiziksel koruyucu,adı da üzerinde olduğu gibi sizi fiziksel olarak, bir kıyafet mantığı ile korur. Genelde beyaz ya da ten renkli olarak piyasada bulabilirsiniz. Deriniz tarafından emilmezler. Amaç, güneşle aranızda bir katman oluşturmaktır.

Kimyasal koruyucu,ki bununda adı üstünde olduğu gibi, kremin içerisinde yer alan bilumum kimyasal maddenin derimiz tarafından emilmesi ile koruma sağlar.

Bunlar arasında iyi ya da kötü olarak bir değerlendirme yapmayacağım. Uzmanlar arasında tartışmalar sürüyor ve bu konuyla kesin bir cevap bulunmuyor. Ben kişisel olarak beyaz kalmayı sevmediğimden kimyasal koruyucuları tercih ediyorum. Tartışmalar ve araştırmalar sonlanana kadar, siz de dermatoloğunuzun önerisine göre seçim yapabilirsiniz.

Peki, artık yazın güneşe çıkmak için nasıl bir krem seçeceğimizi biliyoruz. Mutlaka SPF ve PA değeri olup olmadığını kontrol edeceğiz. Plaja gitmediğimiz günlerde bile mutlaka güneş kremimizi kullanacağız. Özelliklede araç kullanırken, direksiyondaki ellerimizin ne kadar güneşe maruz kaldığını da hatırlatırım. Yani ellerimizi de düzenli olarak güneş koruyucu sürmeyi atlamayalım.

Gelelim kışın güneş koruyucu kullanmaya. Kış aylarında UVB ışınlarının etkisinin pek olmadığından bahsetmiştik. Bu durumda kış mevsimi için, UVA ışınlarından korunmaya odaklanmamız gerekiyor. Şimdi kafanızın karıştı değil mi?  Çünkü dedik ki UVA’ya karşı, kremlerin PA değerini kontrol etmemiz gerekiyor. Ancak kışın kullanıma uygun olan cilt bakım ürünlerinin içerisinde genelde PA değil SPF var. Bilinçli birer tüketici olmamız bu nedenle önemli. Kışın kullandığınız günlük nemlendiricinizi alırken SPF’den önce PA değerinin olup olmadığını kontrol etmeyi atlamıyoruz.

Gelelim SPF’nin ya da PA’nın gerekli olmadığı zamanlarda kullanımına. Bu içerikler sonuçta bizleri her ne kadar güneşten koruyor olsalar da bir sürü ağır metaller ve kimyasal bileşenlerden oluşuyor. Cildin yenilenme sürecini de durduruyor. Yani bilinçsiz şekilde aynı gündüz kremini gece yatarken de sürdüğümüzde olan şey yaşlanmayı hızlandırmak, vücudumuza fazladan kimyasal almaktan öteye geçemiyor. 

Bol güneşli, D vitaminli, sağlıklı, pırıl pırıl, PA’mızın SPF’nizin eksik olmadığı gelecek güzel günlerimiz olsun.