Modern dünya, öncesinde görmediği bir hızda kabuğuna çekildi ve olanlar oldu.
COVID-19 pandemisi, hangi kaynağı takip ederseniz edin, iki özelliği ile öne çıktı. İlki, ne kadar kırılgan olduğumuzu gösterdi. İkincisi ise, ne kadar bilgisiz olduğumuzu.
Ülkeler, kimi daha hızlı veya yavaş, bulaş etkisini insan temasını azaltarak yayılmayı kontrol altına almak adına birçok önlemler aldı.
Tüm uzmanlardan dinlediğimiz, herhangi bir pandeminin dört sac ayağını oluşturacak konular tedavi (ilaç), aşı, test ve filyasyon (contact tracing) olacak şekilde açıklandı.
Elini çabuk tutan bazı ülkeler, kullanıcı rızasına bağlı olacak şekilde, mevcut özellikleri kullanarak karantinaya alınması gerekli kişilerin takibinin yapılabilmesi amacıyla uygulamalar geliştirdi. Bu uygulamalara örnek olarak İsrail Sağlık Bakanlığının Hamagen uygulamasını gösterebiliriz. Öncelikle insanların telefonlarına yapışık yaşadıkları kabulüne bağlı olan bu uygulamalar, karantinada kalması gereken kişilerin telefonlarındaki lokasyon bilgilerinden evlerinin etrafında bulunduklarını kontrol ediyor ve evlerini terk ederler ise kolluk kuvvetlerine haber veriyordu. Kişisel özgürlükleri oldukça kısıtlayan bu uygulamalar, yayılma hızı bu denli yüksek olan bu virüsle savaşabilmek için en önemli silahlardan birini oluşturuyordu.
Nisan ayı başında, dünyadaki akıllı telefonların yüzde 95’inden fazlasını oluşturan iki işletim sistemi olan iOS ve Android’in mimarları Apple ve Google, hiçbir kâr amacı gütmeyen ve tüm gelişmiş teknolojileri kullanarak COVID-19’un yayılma durumunu kontrol edebilecek, işletim sistemi seviyesinde çalışacak bir ortaklığı duyurdu.
Teknolojik olarak, telefonumuz bilinen en ileri şifreleme yöntemleri ile, kullanıcının hiçbir kişisel verisini kullanmadan, Bluetooth adresinin oluşturduğu bir numarayı adresimiz olarak tanımlıyor. Güvenlik amacıyla, oluşturulan bu numara her 20 dakikada bir yenilenerek takibi daha da zor bir hale geliyor. Telefonumuz, gün içinde denk geldiği diğer akıllı cihazlar ile, hiçbir konum bilgisini paylaşmadan, sadece bu yenilenen numarayı, sinyal seviyesini kullanarak ne kadar uzaklıkta bulunduğumuz ve ne kadar süre bir arada bulunduğumuz bilgisini kayıt altına alacak.
İlk aşamada özel bir tip bildirim yaratılacak ve sadece sağlık konusunda uygulama geliştirecek resmî kurumlara izin verilecek. Bu konuda geliştirilecek uygulamalar, ilgili bildirimi kullanmak istiyorlar ise, kullanıcının konum bilgilerini talep edemeyecek.
Hastalık semptomlarını gösteren veya test sonucu pozitif çıkmış olan birisi, eğer uygulamayı kullanarak hasta olduğunu işaretler ise hastalığa sahip olduğu bilgisi bir veri tabanına kaydedilecek.
Uygulamayı indirmiş olan ve hasta olmayan kullanıcı, belli aralıklarla sistemde hasta olarak işaretlenmiş kişiler veri tabanının telefonunda bulunan kopyasını güncelleyerek, kendini hasta olarak bildiren kişiler ile geçmiş 14 gün içerisinde aynı ortamda bulunup bulunmadığını, bulundu ise ne kadar süre ile ve yaklaşık ne kadar mesafede bulunduğu bilgisini alabilecek. Buradaki kilit nokta, kişilerin kendi bilgilerini de sisteme yüklemeyecek olmaları, sistemde yalnızca hasta olan kişilerin bilgilerinin tutulacağı. (Çalışma sistemini anlatan çizimin orijinalinin Türkçe tercümesini görselde bulabilirsiniz)
Yazının buraya kadarki kısmı başlıkta anlatılan dijital filyasyon kısmı, gelelim cadı avı kısmına…
Tüm bu anlatılan sistemin düzgün işlemesinin tek yolu, kullanıcıların içleri rahat bir şekilde bu uygulamaları indirip, kişisel bilgilerinin alınmayacağından emin olarak, kullanmaları.
Pandemi duyurusunun yapıldığı ilk zamanlarda, virüs gibi hızlı yayılan bilgi anlamına gelecek ‘Infodemi’adı verilen bir kavramdan bahsedilmişti. Buna göre, kulaktan dolma, yalan yanlış haberlerin doğruluğunu araştırmadan paylaşmanın ne kadar tehlikeli olabileceği ve gerçeklerin insanlara ulaşmasını engelleyeceği konuşulmuştu. Tahmin edileceği gibi, asparagas ve magazin değeri yüksek haberler, bilimsel ve doğru haberlerden daha çabuk yayılıyordu. (Korona virüslere 5G teknolojisinin sebep olduğu saçmalığı gibi…)
Sonuç olarak, teknoloji içinde bulunduğumuz dönemde de elinden gelen en iyi şekilde insanlığa yardım etmeye çalışıyor. Farklı çıkarlar peşinde koşan, sabıkası temiz olmayan bazı kurumlara karşı duyulan güvenin zedelenmesi sonucunda insanlar kendilerine faydalı olabilecek uygulamaları indirmekten dahi imtina ediyorlar. Bu uygulamaların kişisel farklı bilgilerin kullanılması için kullanılacağı ile ilgili onlarca komplo teorisinin paylaşıldığı bloglar oluşmaya başladı bile.
Bakalım teknoloji devlerinin bu taraftaki atılımı ve devletlerin girişimleri bir sonuç verecek mi, her birlikte göreceğiz.