Liverpool, 2015’te Borussia Dortmund eski teknik direktörü Jürgen Klopp ile anlaştı. Klopp ilk röportajında ‘inanmayanları’ inananlara dönüştürmek istediğini belirtti.
Brendan Rogers, 2012 yazında Swansea takımından Liverpool takımının başına teknik direktör olarak atandı. 1990’dan beri ligi kazanamayan ve 2005’ten beri Şampiyonlar Ligi kupası görmeyen Liverpool taraftarı Rogers’a kolay kolay güvenemedi. Rogers’ın kendini kanıtlaması gerekti ama takım da taraftar da Rogers’a inandı. Rogers, taraftarın yıllardır süren şampiyonluk hasretini gidereceğini söyledi ve Luis Suarez ile Steven Gerrard, Rogers’ın sözlerini gerçeğe dönüştürmeye çok yaklaştı. Ama, Liverpool sezonu 84 puan ile bitirdi; şampiyon Manchester City’nin iki puan arkasında. Yıllardır takımına ve teknik direktörüne inanamayan Liverpool taraftarı, bir kez daha inanmamalarının sebebini hatırladı.
8 Ekim 2015’te ise Liverpool, Borussia Dortmund eski teknik direktörü Jürgen Klopp ile anlaştı. Klopp ilk röportajında Liverpool kulübünü “doubters to believers” (inanmayanları inananlara) dönüştürmek istediğini belirtti.
Klopp’un ilk sezonunda takım da taraftar da Rogers’ın gidişinin ardından yorgun ve umutsuzdu, ama Klopp yarattığı pozitif atmosfer ve inanılmayacak büyüklükteki hedefleri ile oyuncuların güvenini kazandı. Liverpool ve Klopp için ne yazık ki 2015-16 sezonu lig istedikleri gibi geçmedi. Ligi sekizinci sırada bitiren Liverpool’un önünde sırasıyla altıncı ve yedinci sırada Southampton ve West Ham duruyordu. Sezonu, adeta bir peri masalı sezonunu geçiren Leicester şampiyon olarak bitirdi. Ama sezon sonunda taraftar da oyuncularda Klopp’a hâlâ güveniyordu, çünkü Klopp, Avrupa’da Liverpool’un neler yapabileceğini sergilemeyi başarmıştı. Rogers kulüpten ayrıldığında hâlâ Avrupa Ligi’nde mücadele eden Liverpool, Klopp altında gösterdiği performanslar ile önce turnuvaya tutundu sonrası da tarih yazmayı hedefledi. Özellikle de çeyrek finalde Klopp’un eski takımı Dortmund’a karşı Anfield’da oynana maç, kulüp için bir dönüm noktası haline geldi. İkinci yarının başlarında evinde 3-1 geriye düşen Liverpool, maçın sonunda 4-3’lük skorla gülen taraf olmuştu. Liverpool taraftarı ise sonunda Klopp’a güvenmeye başlamıştı. Liverpool turnuvanın finaline çıkmayı başardı, ama final istedikleri gibi geçmedi. Hakem Jonas Eriksson’un da verdiği birkaç tartışmalı karar ile Sevilla kupayı evlerine götürdü ve Liverpool’un bir sonraki sezon için Avrupa turnuvası hayalleri askıya alındı.
Klopp ve oyuncuları bir sonraki sezona motive ve hırslı bir şekilde başladı. Ezeli rakiplerinden Arsenal’i deplasmanda 4-3 mağlup etti ve Klopp ünlü olduğu atak futbolunu İngiltere’ye sergilemiş oldu. Bir sonraki maçta ise sezonu 16. bitirecek olan Burnley’e 2-0 kaybettiler. Takımın defansta çektiği sıkıntılar da ataktaki kalitesi gibi sergilenmiş oldu. Eylül ve ekim aylarının kalanında ligde çok başarılı olan Liverpool sırasıyla geçen sezonun şampiyonu Leicester ve o sezonu şampiyon bitirecek olan Chelsea’ye karşı kazandığı galibiyetler ile geçen sezonun üstüne ne kadar yol kat edildiğini gösterme şansı buldu. Ligin ilerleyen haftalarında Klopp’un düzgün bir defans oturamayışı birçok kez daha gün yüzüne çıktı ve alınan birçok beraberlik ile Liverpool şampiyonluk yarışından erken koptu. Sezonu ise dördüncü olarak tamamladı.
2017-18 sezonu ise Liverpool, taraftarı, oyuncuları ve özellikle Jürgen Klopp için çok ayrı bir sezondu. Bir türlü istikrarlı bir form yakalayamayan Liverpool, deplasmanda Chelsea’yi yeniyor, evinde Swansea’ye kaybediyordu. Ligde form tutturamayan Klopp, bir kez daha Avrupa’ya odaklanma kararı aldı. Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı mükemmel atak futbolu ile Liverpool karşısına çıkan her rakibe bolca gol atıyor, yediği gollerin göze batmamasını sağlıyordu. Bu şekilde Liverpool kendini Ukrayna’da oynanan Şampiyonlar Ligi finalinde buldu. Taraftar 2005’ten beri bu kupayı kazanamamış, Kiev’in aynı bir İstanbul gibi anılmasını istiyordu. Ne yazık ki bir kez daha istekleri gerçekleşmedi. Hayatının performansını gösteren Gareth Bale ve bazı sportmenlik dışı hareketler ile maça damga vuran Sergio Ramos ile Real Madrid maçı 3-1 kazandı. Liverpool camiası üzgündü ama bir şey değişmişti. İnanmaya başlamışlardı.
Yazın yapılan takviyeler ve taktiksel güçlendirmeler ile Liverpool 2018-19 sezonunda bütün dünyaya büyüklüğünü gösterdi. Ligde ve Şampiyonlar Ligi’nde harika oynuyorlar, taraftarlar aynı anda 14 yıllık Şampiyonlar Ligi ve 29 yıllık lig şampiyonluğu hasretini gidermenin hayallerini kuruyordu. Sezonun sonlarına doğru bir mucize daha yaşandı ve Joseph ‘Pep’ Guardiola’nın çalıştırdığı Manchester City galibiyet üstüne galibiyet ile Liverpool’u yakaladı ve sezonu 98 puan ile şampiyon olarak bitirdi. Liverpool ile 97 puanla ikinci olurken iki takım bir rekora imza attı, tarihte ilk defa iki takım İngiltere’de 90 üstü puanla bitirmişti. Ama Klopp ve takımı, 2018-19 sezonu bu bir puanlık farklı kupa dolabına koydukları başka bir kupa ile kapama şansı buldu. Liverpool, 1 Haziran 2019’de Madrid’de oynanan Şampiyonlar Ligi finalini Tottenham’a karşı 2-0 kazandı ve evine Klopp’un ilk, takımın altıncı Şampiyonlar Ligi kupasını götürdü.
Gelecekte geriye dönüp bakıldığında bu sadece bir kupa hatırlanacak ama şu an yaşayan taraftarlar ve oyuncular için bu kupanın değeri asla anlatılamayacak. Bu kupa, Klopp’un bütün camiayı tekrar Liverpool’un büyüklüğüne inandırdığı andı. Şu an yaşanan 2019-2020 sezonu Liverpool’undan bahsetmeme gerek olduğunu düşünmüyorum. Çünkü hem yaşanmamış olayları yazmayı sevmem hem de takıma nazar değmesini istemiyorum. Sezon nasıl biterse bitsin, Klopp zaten istediğini başardı, binlerce taraftarı ve onlarca oyuncuyu, aynı ilk söyleşisinde söylediği gibi, inandırdı.