2020 başlamadan önce, astrolojik olarak bu sene üzerinde çok çalıştık. Çok zorlu bir dönem olacağını bilmeme rağmen, yine de her gün beni şaşırtabildi. Astrolojinin amacı, ışık tutmak, önden bilip, önlemini almaktır. Bu sefer önden bilmek de yetmedi.
Bir seneyi incelerken, öngörü yapabilmek için o senenin gezegen geçişlerine, gezegenlerin sert açılarına, tutulmalara, retro dönemlere bakılır. Her sene içinde zorlu dönemler vardır, ama 2020 verileri “Allah sonumuzu hayır etsin” dedirtti bize.
Ocak ayında gerçekleşen Oğlak’taki Satürn-Plüton kavuşumu ile şov başladı. Satürn - Plüton’un tarihteki etkileri neler diye bakarken, 1. Dünya Savaşından girip, 11 Eylül İkiz Kule saldırılarına kadar varınca gözler ağızlar açık kaldı okulumuzdaki herkesin.
Bu kadarla bitse ya...
Birçok gezegenin Oğlak Burcu’nda toplanması, ekonomik zorlukların ve dünyanın depresif olacağının haberini verirken, tüm gözler yine o haylaza döndü: Para! Para! Para!
2020’ye girmeden, danışanlara şu geleneksel “Önümüzdeki sene burçları neler bekliyor?” yılbaşı geyiğini yapsaydım; ekonomik çöküş, uçak kazaları, yangınlar, virüs, deprem, savaş olacak desem inanın kimse bir daha yüzüme bakmazdı.
Bir de üstüne, bakın kardeşim,
Kapitalist devrin sonu bu!
Hümanizm güzel de,
Bir de dijital bir dünyaya geçiş var; robotlar olacak, hepimize çipler takılacak…
Amerika fena zorlanacak, ticaret savaşı olacak.
Artık dolardan değil dijital paradan bahsedeceğiz; nakit değil, sanal olacak.
Dünyanın her yerinde depremler, işsizlik, ırkçılık, fanatizm, ayaklanmalar, protestolar olacak deseydim hele, gerisini siz düşünün… İşte o zaman akli dengemden bile şüphelenirlerdi.
Nisan ayının başındaki bir konuşmamda, bunları anlatırken, insanları korkutmaktan çok çekindim açıkçası. Zaten morallerin çok düşük olduğu bir dönemde kara haberci durumunda olmak istemedim. Ama gel gör ki; konuşmam sonrası, herkes harika dönüş yaptı ve “Oh içimizi açtın” bile dediler.
Bu kadar pozitif geri bildirime de şaşırdım açıkçası.
Söylediklerim hiç kolay ve güzel bir süreci anlatmıyordu. Sadece COVID-19 ile tanışınca mı bu olgunluğa erişmiştik?
Yoksa insanlar daha kötüsünden mi korkuyordu? Sanırım iyi - kötü bir sonu olduğunu, bunun bir süreç olduğunu, hep beraber atlatacağımızı duymak bile iyi gelmişti onlara.
Ve tabi ne mutlu bana…
Amaç tabi ki ben / biz (tüm astrologlar) bildik demek değil; amaç önlem alabilmek, faydalı olmak, uyarabilmek, iyi yönde etki yaratmak.
Şimdilerde, “Ha bitti, ha bitecek” dediğimiz salgın, bir gün yüzleri güldürürken, diğer gün sayılar yükseldikçe, insanların dengesini bozdu. Gevşeyelim mi, dikkat mi edelim hepimiz şaşırdık.
Terzi kendi söküğünü dikemez misali, ben kendi verdiğim tarihlere tam uyamadım. Sıkı bir diyet sonrası, koruma süreci de zor gelir hep bana. Demek ki ya hep ya hiç karakterim burada zorlandı.
Bu sene çok zorlu ve güçlü gezegenlerin kavuşması, her sene standart dört tutulma varken, bu sene altı tane olması, her sene olan Merkür retro dönemlere ancak alışmışken, bu sene beş gezegenin birden geri gitmesi, Mars gezegeninin bir yerde üç ay kadar konaklaması normalken, bu sene bunu altı aya çıkartması, hem de kızgınlığını en güçlü ifade edebileceği Koç burcunda bulunması, gibi etkilerin, 2020 bol kepçe lokantasında gibi “Vallahi doyduk, biraz daha yersek çatlarız, biz kalkalım en iyisi” deme isteği doğuruyor insanda.
Teker teker gelselerdi keşke...
Hele hele “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyen her uzmandan sonra; “Durdurun dünyayı inecek varé diyesimiz gelse de…
Ben halaaa bekleyin diyorum.
Önlem alın. Dikkat edin.
Ama hepsi geçecek.
Türkiye çok güçlü bir haritaya sahip. Akrep burcu olan ülkemiz, tüm zorluklara karşı direnip, küllerinden yeniden doğacak. Hiç merak etmeyin.
Şimdi zorlansak da bir - iki seneye daha da güçlü olacağımızı bilmek bana iyi geliyor.
Aralık 2020’de Jüpiter Satürn buluşması ile gerçekleşecek Kova Çağına geçiş öncesi doğum sancılarını çekiyoruz şu anda.
Ama inanın her şey iyi olacak! Sabır...
Sağlık ve sevgi dolu günlere...