Önceki yazımda bahsettiğim gibi bu yazımda, March of the Music ile Terezin’e gelen öğrencimiz Nurullah Ejder’den bahsetmek ve verdiği ürünün yazısına yer vermek istiyorum.
Nurullah, Urfa’dan Almanya’ya göçen bir ailenin oğlu. 1995 yılında Berlin’de dünyaya gelmiş. Babası henüz 9 yaşında bir çocukken ailesi ile birlikte, 1969 yılında, Urfa’dan Berlin’e göç etmiş. Annesi ise, 1984 yılında 18 yaşındayken babası ile evlendikten sonra yine Urfa’dan Berlin’e gitmiş. Nurullah ve iki ablası Berlin’de dünyaya gelmişler. Ailesi halen Berlin’de yaşıyor.
Nurullah, henüz 25 yaşında olmasına rağmen hem çok iyi bir kanun sanatçısı, hem de hâlihazırda İTÜ Türk Müziği Konservatuarında Kompozisyon öğrencisi. Kanun derslerine, Berlin’de dokuz yaşından itibaren hocası Nuri Karademirli (1950-2013) ile başlamış. Nuri Karademirli, genç yaşlarında gittiği Berlin turnesi sırasında bu kentte yaşamaya karar vermiş ve yaşamının sonuna kadar orada kalmış. Nurullah kıymetli hocası Nuri Karademirli’den aldığı eğitimden sonra, Berlin Filarmoni Orkestrası gibi çok önemli bir yapıda çok sayıda konsere kanun sanatçısı olarak katılmış. Bu arada kendisini geliştirmekten de geri kalmamış, oldum dememiş ve Alâeddin Yavaşça, Halil Karaduman (1959-2012) ve Kudsi Erguner gibi usta isimlerin ‘Masterclass’ yani ‘Ustalık Sınıfı’ seminerlerine katılmış.
Daha sonra müzik eğitimine, İstanbul’da Nail Yavuzoğlu ile devam etmiş. 2017’de İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Kompozisyon bölümünü kazanmış.
2019 yılında Yunanistan/Selanik’te düzenlenen‚ SKG Bridges’ Festivaline hem icracı hem de bestekâr kimliği ile katılmış̧.
Bizim yollarımız ise, 2019 yılının ilkbahar döneminde okulunda ‘Holokost Gerçekliği ile Pozitif Direnç’ eğitimimi vermemle kesişti Nurullah ile. Bütün arkadaşları, yaklaşmakta olan sınavlarının stresi içindeyken, Nurullah bu eğitimi almak istedi ve piyanosu olan küçücük bir odada saatlerce konuşarak bu eğitimi gerçekleştirdik. “Hocam ben Berlin’de doğup büyüdüm, Türk Müziği Kompozisyon Lisans Eğitimimi alabilmek için İstanbul’a geldim. Dolayısıyla Holokost’u okulda öğrendiklerimden biliyorum” demişti, eğitimin başında. Bu gerçeklik ile büyümüş bir müzisyen ve besteci olarak Theresienstadt bestecilerini çok büyük merakla dinledi, öğrendi. Terezin gezisi için çok heyecanlandı ve Berlin’den arabası ile gelerek bizimle Terezin’de buluştu. Nurullah’ın da yaratıcı süreci, beşimizin yaptığı uzun tartışmalar, fikir alışverişleri ile Terezin’de başladı. Yine ve ısrarla söylüyorum ki, bu tartışma-konuşmalarımız beni çok etkiledi. Kendilerini ifade ediş biçimleri, karşıt fikirlere olan saygıları, karşıt fikirlere karşı kendi durdukları yeri sakince anlatmaları ve aynı zamanda esnemeleri bin derse bedeldi benim için. Nurullah’ın, Terezin’i algılaması, kıymetli Doris ile tanışması, birkaç saat sonra Doris’in vefat ettiği haberi ile hayatlarımızda açılan bambaşka sayfaya yazdıklarını seyretmek, tanık olmak çok etkileyiciydi https://www.youtube.com/watch?v=kIPNe_7PIMM.
İstanbul’a döndükten bir süre sonra tüm öğrenciler kendi ürünleri üzerinde çalışmaya başladı. Nurullah, Terezin’de uzun saatler konuşup ortaklaşa kararlaştırdığımız gibi bir Quintet yani beş enstrümanı içeren müzik topluluğu için bir eser yazdı. ‘Long Time-Terezin’ ismini verdiği bu eserinde kanun, ud, ney, çello ve piyanoya yer verdi. Aşağıda, bu eseri için yazdığı yazıyı paylaşıyorum…
Bu gençlere, gençlerimize çok güveniyorum ben. ‘Ötekileştirme’ yerine ‘farklı olan ile zenginleşme’yi onlar bu dünyada gerçekleştirecekler.
***
“LONG TIME-TEREZİN”
NURULLAH EJDER
Çok sesli Türk müziğinin örneği olan bu eser içerisinde farklı yapılar bulunduruyor.
Eserde klasik Türk müziği sazları olan kanun, ud ve ney haricinde piyano ve çello da bulunuyor. Müzikal yapısı yatay ve dikey yazım teknikleri ile harmanlanan pasajlardan oluşuyor. Besteci bu şekilde Türk müziğinde alışılagelmiş̧ tek sesliliğin dışında polifonik yaklaşımlarla düz yazıdan çok sesliliğe geçmeyi hedefliyor.
İçeriğinde soru cevap şeklinde temalar bulunduran eser duru ve yalın motiflerle akışını sürdürür. Geleneksel Türk müziğinden bir takım melodik hatlarda içerir.
Makam müziğinin ana makam dizilerinden olan Hicaz makam dizisi ve birleşik makam dizilerinden Sabâ makam dizisinden örnekler duyulmaktadır. Bu makam dizileri bir toplumun yüzyıllar içinde biriken yoğun duygularının temsilcisi olması dolayısıyla özellikle seçilmiştir.
Bunlara paralel olarak besteci, müziğinde bir takımda disonan aralıklarla hissettiği gerginliği de ifade etmeye çalıştı.
Eserin temel içeriği ve odak noktası Terezin’de deneyimlenen, yaşanan duyguların ifade çabasıdır. Besteci, Terezin’de yaşanmış̧ olan acının ve zulmün ardında bıraktığı daimi sessizliği anlatmaya çalışmıştı. Özellikle derin bir sessizliğin hakim olduğu bu yerin zaman zaman ürkütücü anlarla da dolu olması müziğe yansıtıldı. Günümüzde insanın az, sessizliğin çok olduğu yerdir Terezin. Geceleri ıssız bir hal alışı ve insanın üzerine adeta bir yük gibi binen durgunluğun tarifi zor olsa da bestecinin amacı bunları en yalın ve katkısız şekilde ifade etmektir.
İkinci bölüm (Long Time) ‘Cuando el rey nimrod’ isimli Sefarad halk eserinin bir bölümünden kısa bir alıntıyla başlar.
15. yüzyılda İspanya’dan Elhambra Kararnamesiyle kovulan Yahudiler 20. yüzyılda da benzer soykırıma maruz kaldı. Sadece 1940’larda yaşananlar değil, Batı Avrupa’da Yahudi toplumuna yapılan zulümlerin daha derin bir geçmişi olması sebebiyle böyle bir alıntı yapılmıştır. Yapılan bu çalışmaların amacı geçmişe ışık tutup ve yaşananları hatırlatıp gelecekte tekrar böyle acıların yaşanmasını engellemektir. İnsanlar bir daha böyle üzücü yaşanmışlıklar için müzik yazmak zorunda kalmasın. Gelecekte, kendisiyle barışık bir dünya ümidiyle savaşın ve soykırımların olmadığı daha aydın ve renkli günler için müzikler yazılsın.