Cuma akşamı Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Ayasofya Müzesinin Danıştay iptal kararında, Ayasofya’nın tapu belgesinde cami vasfı ile tescilli olduğunu, bu niteliğinin değiştirilemeyeceğini vurguladı. Cumhurbaşkanlığı kararıyla da Ayasofya’nın yönetimi Diyanet’e bırakıldı.
Cumhurbaşkanı’nın ulusa seslenişi sırasında fonda Ayasofya’nın içini gösteren eşsiz güzellikte bir fotoğraf yer aldı. Bu fotoğrafı çeken İzzet Keribar’dı. Kendisini kıskandığım İzzet Keribar, ülkemizin önde gelen sayılı fotoğrafçılarından biridir. Kıskanmamın nedeniyse onun fotoğraf çekme düzeyine yaklaşamamamdır.
Star Gazete’de yer alan bir köşe yazısında (ve Twitter’da) Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmada fonda bu fotoğrafın özellikle seçildiği belirtildi. Halk TV’de de Hacır Gürkan’ın “Taksim Meydanı” programında İzzet Keribar’ın fotoğrafının seçilmesinin bir mesaj taşıdığı ve bunun Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın sinagog yapılma ihtimaline bağlanması dile getirildi. Bu ifade her türlü komplo teorisinin üzerinde bir iddiadır.
Gelelim önce fotoğrafın öyküsüne. Bence İzzet Keribar ülkemizin en iyi üç fotoğrafçısı arasındadır. Dünyanın da sayılı fotoğrafçıları arasında yer aldığını ben değil, fotoğraf dünyası kendisine verdiği değerle, sunduğu ödüllerle ve yayınladığı fotoğraflarıyla belirtmektedir. İddia ediyorum ki Keribar’ın çekmiş olduğu Ayasofya’nın içini gösteren bu fotoğraf kalitesinde belki bir veya iki fotoğraf daha vardır. Keribar’ın bu fotoğrafı da on dakikada çektiğini sanmayın. İşinin profesyoneli İzzet Keribar bu kareyi çekmek için belki de bir tam gününü geçirmiştir bu fotoğrafı elde edebilmek için.
Fotoğrafın Cumhurbaşkanlığı’nın envanterine nasıl geçtiğine de bakalım. İzzet Keribar ülkemizin dört bir yanının, partisini gözetmeksizin çok sayıda şehrimizin belediyeleri ile çalışmış, birçok şehrin on binlerce fotoğrafını çekmiş, Cumhurbaşkanlığı ile birçok projeyi vücuda getirmiş, Türkiye için kalbi atan, vatansever bir sanatçıdır. Askerlik görevini Kore’de ifa eden İzzet Bey, orada da sayısız fotoğrafa can vermişti. Yıllar önce çekmiş olduğu Ayasofya fotoğrafıyla birlikte bir dizi fotoğrafının satışta yer aldığı Artam Sanat Müzayedesinde, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül Hanımefendi fotoğrafı satın alır ve doğal olarak Cumhurbaşkanlığı’nın envanterine girer. Eser (müzayedede Keribar’ın başka eserleri de Cumhurbaşkanlığı için satın alınmış) Çankaya’dan Saray’a taşınır. Ayasofya ile de uygun fotoğraf aranırken hiç şüphesiz bu fotoğraf seçilmiştir.
İzzet Keribar’ın 2018 yılında sanat fotoğraf alanında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görüldüğü de hafızalarımızda yer almaktadır.
Bu fotoğrafın Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılmasıyla İzzet Keribar’ın ve Mescid-i Aksa’nın İsrail tarafından sinagog yapılmak istenmesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Komplo teorisi herhalde buna denir.
Yazının başında Keribar’ın yeteneğini kıskandığımı belirtmiştim. Sanırım kıskanan tek ben değilmişim. Bu komplo teorilerini yaratanların da en az benim kadar İzzet’in yeteneğini kıskanıyorlar. Bu yazıyı sadece olayın ne idüğü belirsiz bir komplo teorisi olduğunu dile getirmek için yazdım. Amacım bu kişileri karşıma almak değil, ancak onları bu tür bir iddiada bulunurken bir kez daha düşünmelerini sağlamaktır.