Sinema önemli söz söyleme sanatlarındandır. Metin ve görsellikle söylenen her şey, geleceğe kalır. Sizi duymak istemeyenlere de, duyup duymamış gibi yapanlara da her dönemin sineması kendi sürecinin cezasını tarihin sayfalarında vermiştir.
İzlediniz mi bilmem. Ama öneririm.
Hair, 1979 yapımı Alman - Amerikan ortaklığı müzikal bir filmdir. Milos Forman'ın yönettiği filmde John Savage, Treat Williams, Beverly D'Angelo, Annie Golden gibi sanatçılar rol almıştır. Film 1968 kuşağını oluşturan Woodstock festivalinde, yağmurla birlikte tüm gençliğin hep bir ağızdan söylediği şarkıyla, öyküsünü anlatmakta olup, dünya sinema tarihinin klasikleri arasında yer almaktadır. Hippi gençliğinin duygu ve düşüncelerini anlatan Hair, kuşağın harika anarşist dönemi yansıtır.
Savaşa ve militarizme karşı olan, barış ve sevgi ile yaşanacak bir dünyanın hayalini kuran çiçek çocukların hikayelerini anlatan filmde, Beyaz Saray önünde Vietnam savaşını protesto eden binlerce insanın görüntüleriyle birlikte sunulan ‘Let the Sun Shine in - Bırak Güneş içeri Girsin’ şarkısı temelinden hareket eder ki bu şarkıyı da dinlemenizi öneririm.
***
Söz bu denli önemlidir ve onu taşıması için sinemayı kullanmak en kalıcı yollardan birisidir.
Geçmiş makalelerden birinde Maksim Gorki’nin her şeyi göze alarak Rus Edebiyatı’nın kahramanı haline getirdiği ‘Borsiyak’ları paylaşmıştık hatırlıyor musunuz? Onlar kendi toplumlarınca en aşağıya atılanlardı. Oysa dünya da en tepede olup da kitlelerin benzer duygular içinde olmalarını sağlayanlar da var. Üst Borsiyaklar diyelim gelin bunlara.
Her toplumda vardırlar! Gorki’nin değer verip haklarında bir olumlu kanı geliştirdikleri gibi de değildir aslında bunlar. Tam aksine, kendi sesleri zaten fazlası ile çıkar. Attıkları her adım halka sözde enformasyon olarak iletilir.
Neyse! Mesele onlar değil. Mesele Üst Borsiyaklar’ı, halkı dinlemeyen anlamayan bir kütle olarak kategorize etmekti sadece.
Bir şey anlatmak istediğinizde ve bunu bir kitle olarak yapmak istediğinizde, sesinizi kesmek, sizi susturmak için çok yol denenir. Eğer anlatacaklarınız gücü ve sermayeyi tutanları etkileyecekse, sözünüzün ağzınızdan çıkmaması için her türden gayret gösterilir. Bu karşıt saldırı pek de önemli değildir, bilakis mücadeleyi artırır. Ancak esas tehlike duymazdan ve görmezden gelenlerdir. Ne derseniz deyin anlamamak, anlamamışçasına davranışlarını sürdürmek gibi yol seçenler aslı tehlikedir. Ancak bu da söz söylemeyi engellemez, engellememelidir.
Siz sözünüzü söyleyip onu kalıcı kılıp, sözünüze destek vermeye devam etmelisiniz. Aksi halde hiç bir şey yapmamak demektir ki, zaten tarih sayfaları affedilemeyeceklerle doluyken, söz söylemeden durarak o listenin parçası olmaya gerek yoktur.