Evren Devrim Zelyut*
Jim Rogers’ı bilmeyenler varsa kısaca tanıtayım: Meşhur Quantum Fund ve Soros Fund Management'ı George Soros'la birlikte kuran, çok büyük kazançlara imza atan bir Wall Street efsanesidir. Kendisi ile 2017 yılında konuştuğumda aynen şu sözleri söylemişti: “500-600 yıl önce İspanyol ve Portekizli denizciler, 200 yıl önce de demiryollarının inşası dünyanın ve ticaretin kaderini değiştirdi. 21. yüzyılın en önemli olaylarından biri olan 'Bir Kuşak Bir Yol' girişimi ise bu köklü değişimi bu defa Avrasya'da tekrarlayacak. Akıllı insanlar 1807'de Londra'ya, 1907'de ise New York'a taşındılar. 21. yüzyıl ise Asya'nın yüzyılı olacak."
Jim Rogers bu düşüncelerinden dolayı 2007 yılından beri Singapur’da yaşıyor. Kızlarının çok iyi Çince konuştuğunu, benim de geç kalmadan bu dili öğrenmem gerektiğini sohbetimizde bana tavsiye etmişti.
Peki, Jim Rogers haklı mı? Amerikan rüyası bitiyor mu? Fırsatlar ülkesi ya da şu meşhur ‘İkinci şanslar diyarı’ artık Çin mi olacak? Batılı birçok saygın kurum bile gelecekte yaratılacak milli hasıla üzerinden Çin’in Amerika’yı geçeceğini gösteren raporlar yayınlarken haksızlar mı?
Çin’in 1980 sonrası gerçekleştirdiği ekonomik atılımını yadsımak elbette mümkün değil. Ancak 2030 ya da 2050 yıllarında dünyadaki en büyük ekonomik güç olacağını söyleyenlere kesinlikle katılmıyorum. Neden mi? İki temel gerekçem var:
İlk gerekçemiz şu: Roma, Osmanlı, Britanya gibi imparatorluklara baktığımızda çöküşün çekirdek nedeninin, sahip oldukları üretim gücünün azalarak, rekabet ve verimlilikte sorunlar yaşamaları, toplumsal refah kaybı ile siyasi çözülmenin, merkezi otoritenin güç kaybetmesi olduğu görülür. Ancak Amerikan ekonomisinin üretim, rekabet ve verimlilik konularında Asya karşısında çaresiz olduğunu söyleyemeyiz.
Amerikan şirketlerinin kâr maksimizasyonu amacı ile Asya’yı üretim üssü yapması, Çinli firmaların kopyalama ve özgün üretim süreçlerindeki ilerlemesini Amerika’nın gerilemesi olarak düşünmenin bizleri yanlış sonuçlara götüreceğine inanıyoruz.
Amerikan ekonomisinin Asya karşısında yaşadığı sert rekabeti, ‘gerileme’ olarak değerlendirmek yanlış derken, bu tezimize hâlâ inanmayanlar varsa şu rakamlara bakmalarını tavsiye ederiz.
Amerika gibi devasa bir ekonominin Çin’e liderliği kaptırması için ülkenin teknoloji yaratma konusunda Çin’den geri kalması gereklidir. Geri kalmanın koşulu ise araştırma-geliştirme faaliyetlerine ayrılan kaynağın azalmasına bağlıdır. Dolayısıyla, 20 ya da 30 yıl sonra kim hakim olacak derken, 1980-2020 yılları arasındaki büyüme hızlarını alarak geleceğe uyarlamak tek başına yeterli değildir. Esas olan ülkelerin gelecekte teknoloji yaratıp yaratmayacakları, firmaların inovasyon yetenekleri olacaktır.
Bu yeteneğin olup olmayacağını anlamak için milli hasıladan araştırma-geliştirmeye ayrılan paylara bakmak gerekir.
Amerika’da 2012-2018 yılları arasında milli hasıladan Ar-Ge’ye ayrılan pay ortalama yüzde 2,7’dir. Çin’de ise bu rakam yüzde 2 civarıdır. Harcanan para olarak her iki ülkenin de 500 milyar dolar üzerinde olduğunu görüyoruz.
Sonuç olarak, Çin’in parlak zaferini şimdiden ilan edenlerin, bu tahminlerinin gelecekte çıkması için, Amerika’nın araştırma-geliştirme faaliyetlerinden bugünden başlayarak keskin bir şekilde uzaklaşması gereklidir. Ancak ayrılan paylara baktığımızda böyle bir durumun söz konusu olmadığını görüyoruz.
İkinci gerekçemiz ise birincisinden çok daha sağlam. Bugün yaşanan toplumsal olaylara rağmen Amerika’daki demokrasi, düşünce özgürlüğü ve bağımsız basın gibi önemli uygarlık kriterlerindeki seviye hâlâ Çin’den yüksektir. Bu nedenle Amerika tüm dünyanın en değerli beyinlerini ülkesine çekerek ekonomik yarışın ana belirleyici unsuru olan teknolojik liderliği elinde tutmaktadır.
Gelecek yıllarda rekabetin çok daha sert geçeceği bir gerçek. Ancak küresel dengelerin değişeceğine dair hüküm vermek için henüz çok erken. Bu bağlamda Jim Rogers Asya’ya taşınma konusunda biraz erken davranmış olabilir mi?
***
*Evren Devrim Zelyut 1973 yılında Van'da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesinden ekonomi lisans derecesi aldıktan sonra 1998-2003 yılları arasında Prim Menkul Değerler AŞ ve Kent Yatırım Menkul Değerler AŞ'de ekonomist ve yatırım danışmanlığı görevlerinde bulundu. 2003-2009 yılları arasında Arıkanlı Holding Yönetim Kurulu Başkan danışmanlığı ve yöneticilik yaptı. Aynı yıllarda İstanbul ve New York Borsalarında işlemlere başladı. 2018 yılından beri CemTv'de Eko-Çözüm programını yapmakta, aktif olarak İstanbul ve New York Borsalarında işlemlere devam ediyor.