Dünyayı değiştiren insanlar arasında sayabileceğim bir sürü insan içerisinde bu günlerde en çok Steve Jobs’u düşündüm. Mr. Apple... Sınırları zorlayıp çığır açan fikirleri ile bu yüzyıla damgasını vuran teknoloji devrimcisi, vizyon sahibi mucit, asi ve genç kuşaklara rol modeli olan, uzun yıllar yaşamını merakla izlediğim Jobs… Bugün aramızda olsaydı kim bilir daha ne yenilikler getirirdi. Bunları kendi kendime sorarken hayatını tekrar gözden geçirmek istedim. Yaşasaydı bugün henüz 65 yaşında olacaktı…
STEVE JOBS KİMDİR?
24 Şubat 1955 yılında San Francisco’da dünyaya geldiğinde iletişim teknolojisi oldukça yavaş ve sınırlıydı. Kişisel bilgisayar, müzik ve yayıncılık endüstrilerinin hayal dahi edemeyeceği değişimleri yaratırken şu düşünceyle yola çıktı: “Evrende bir iz bırakmak istiyorum.”
Dijital çağı başlatan isim diyebileceğimiz Steve Jobs, mahalle arkadaşı Steve Wozniak’ı birlikte şirket kurmaya ikna ederek evinin garajında Apple’ı kurduğunda sadece 21yaşındaydı. 1976’da Apple I, daha sonra ise renkli grafikler oluşturabilen dünyanın ilk PC veya kişisel bilgisayarı olan Apple II piyasaya çıktı. 1984 yılında hepimizin hatırlayacağı Macintosh dünyaya sunuldu. Macintosh’un başarısı Apple II serisini kaldırıp onun yerine Mac ürünleri sunması ile devam etti ve bugüne kadar da devam etmekte. Bizim evde yerini alınca mühendis olan eşimin saatlerce hayranlıkla incelediği, hiç de ucuz olmayan bu bilgisayar, evimizin en değerli eşyası idi.
1985′te kendi kurduğu şirketten, fazla harcamalara sebep olduğu için kendi yönetim kurulu tarafından uzaklaştırılan Jobs, 1997′de geri dönüp Apple’ı iflastan kurtaran kişi oldu... Apple’dan uzaklaştırıldığından sonra boş durmayan Jobs, NeXT isimli donanım ve yazılım geliştirme şirketini kurmuş, animasyon stüdyosu Pixar’ı satın almıştı. 1989’da ilk NeXT bilgisayarı piyasaya sürüldü. Yazılımı, bugünkü Mac bilgisayarların ve iPhone’ların temelini oluşturdu. 1993’te Apple milyonlarca dolar zarar açıkladı. Çözüm, Jobs’un şirketi NeXT’i satıp alıp yazılımlarını kullanmakta bulundu. Ve Jobs, böylece Apple’a danışman olarak geri döndü.
JOBS'UN İMZA ATTIĞI DİJİTAL DEĞİŞİMLER
iTunes (2001) ve iPod (2011): Jobs, 1997'de yeniden şirketin başına geçmeye davet edildikten kısa bir süre sonra Apple'ın dünya sahnesinde ışıldamasını sağlayan iPod devrimine imza attı. Artık müzik dinleme alışkanlığı tamamen değişmişti. Sony, 30 yılda 220 bin Walkman satabilirken, Jobs'un iPod'u 10 yılda 300 milyon adet sattı.
2001’de piyasaya sürülen iPod’dan önce kocaman walkmanlerimiz vardı. Jobs birçok yeni iPod modeli geliştirildi. 2003’te iTunes Music Store dijital müziğe ulaşmamızı kolaylaştırdı. Artık hepimiz istediğimiz müziği telefonlarımıza indirip dinleyebiliyoruz.
iPhone (2007): 2000'li yıllarda Steve Jobs sahneye çıkıp, "İşte bu yeni cihazımıza iPhone diyoruz" ifadesini kullanana dek dünyada Nokia fırtınası esiyordu. Yepyeni bir akıllı telefon fikrini açıklayan Jobs, iPhone ile karşımıza çıktı. iPhone bugün nerede ise tüm telefonlara ilham verip adı yıldızlar kadar ışıldayan en ünlü ve prestijli bir marka. Sanki dünya iPhone’dan önce ve ondan sonra diye iki tarihe bölündü.
iPad (2009): Jobs elinde iPad ile sahneye çıktığında herkes artık lap topların rafa kaldırılacağından emindi. Bir zarf içinden çıkan ince ve zarif iPad’den sonra çıkan tüm bilgisayarlar iPad'e benzemek için uğraştı.
Sinema: Pixar'ın dört yıllık çalışma sonucunda beyazperdeye çıkardığı Toy Story adlı animasyon film 362 milyon dolar gişe yaptı. Walt Disney, Jobs'un 10 milyon dolara aldığı şirkete birkaç misli değer biçerek kendi bünyesine kattı. Jobs yaşasaydı belki hâlâ sinema dünyasında birlikte yeni girişimlere imza atacaklardı.
Jobs 1996 yılında yaptığı bir açıklamada insanların artık bilgilerini fiziksel bir ortamda saklamayacağı iddiasına yer vermişti. Bugün milyonlarca kişi bilgilerini bulut hizmetlerinde saklıyor. Jobs 2011 Haziran'ında sahneye çıkıp Apple'ın yeni servisi iCloud'u (Bulut) tanıtmıştı.
Fotoğraf ve Resim: Profesyonellerin dışında hangimiz fotoğraf makinesi ile geziyor? Telefonlarımız ve özellikle de iPhone sayesinde sayısızca resim ve film çekiyoruz. Kodak, Agfa’nın 36’lık filmlerini kameraya sarmayı hatırlayan kaldı mı?
Jobs kendinden son derece emin şekilde kişisel bilgisayarların yeni iletişim aracı olacağından bahsettiği 1995 yıllarında, internetin startup'ların önünü açacağı ve bu şirketlerin birçok firmaları sarsacağını iddiasında bulunmuştu. Ayrıca bir gün internetin insanların alışveriş alışkanlıklarını derinden değiştireceğini açıklayan Jobs, e-ticaretin büyük bir gelişim yaşayacağını da iddia etmişti.
Steve Jobs müzikten animasyona, yayıncılıktan mağazacılığa elini sürdüğü her alanda yaşamımıza büyük bir değişim getirdi. Ancak bugün, aramızda olsaydı pandemi yüzünden, neredeyse birçok firmanın evden PC ve internet üzerine çalıştığa sanırım hiç şaşırmazdı. Evinde, hele sofrada kendi çocuklarına kesinlikle iPhone kullanmalarına müsaade etmeyen Jobs artık sokakta yürürken insanların, yüzünüze değil de sadece telefonlarındaki bilgilerle baktığını, kafelerde veya yemekte, evde kapalı kalınca, hatta uçakta bile e-posta ve tüm bilgilerimize hızlıca ulaştığımızı görse şaşırır mıydı?
Jobs, 2011 yılında, iPhone 4S tanıtımından bir gün sonra aramızdan ayrıldı. 4S’ten sonra bugüne kadar daha ne gibi keşiflerde bulanabilirdi? Veya da bu kadar hızlı dijital ve teknoloji değişimlerine karşı çıkar mıydı?
Jobs hakkında okuduğum tüm biyografilere göre başarı, şöhret ve kazandığı onca servete rağmen mütevazı yaşamı seven, Budist felsefesini güden bir kişiydi. Çok genç yaştan itibaren amaç ve vizyon sahibiydi, elektronik bilimlerine meraklıydı; her yaşın kullanabileceği, basit fakat çağ açacak bir teknoloji geliştirmek, sanat ve teknolojiyi birleştirecek herkese hitap edebilecek bir cihaz yaratıp dünyaya iz bırakmak istiyordu. Mükemmel bir ürün hedefi vardı. Hiç kimse ona inanmadığı halde o ufak bir garajda coşku, inat, inanç ve sabırla hedefine doğru yola çıktı. Üniversiteyi tam bitirmeden bu kadar icada imzayı atmış bu genç insana ilhamı ve cesareti veren düşüncesi: “Rüyanıza inanın, onu mükemmelleştirmek için içine yaşam sevginizi katın. İleriye bakarak, yaşamınızın noktalarını birleştiremezsiniz. O noktaları ancak, geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz. Bu yüzden, noktaların gelecekte bir biçimde birleşeceğine inanmanız gerekir. Bir şeylere inanmak, güvenmek zorundasınız. Kadere, yaşama, karma öğretime, neye olursa, bir şeye kesinlikle inanmalısınız. Bu yaklaşımım beni hiçbir zaman düş kırıklığına uğratmadı; yaşamımdaki tüm farklılıklar, bu inançlarım nedeniyle gerçekleşti.”*
Sanırım bugün yaşasaydı her yeni iPhone’a sıra dışı birkaç detay daha katardı. İlerleyen teknolojiye rağmen kendi yaşam felsefesi kapsamında, belki de doğayı koruma amaçlı, dünyamızın betonlaştırılan alanlarını hızla anında gösterecek bir uygulama yaratırdı. Böylece belki de mahalle hatta binalarımızda bile ağaçları sözde budama ile kesip yeşillikler yok oldukça o alanları uyaran bir sistem iNature, iPlanet yapardı. İnsanların sadece teknoloji değil, tabiatı korumayı ve kendilerini de geliştirmelerini, basit yaşamı, insan kalmayı savunurdu. Mutlaka tıp alanında araştırmalara telefonumuzdan erişebilmenin en kolay ve basit yazılımını da bizlere sunardı.
*Kaynak: Elda Sasun Mayıs 2014 Şalom Dergi