Güneydoğu Asya’da dünyanın en büyük takımada ülkesi: Endonezya

Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip ülkesi olan Endonezya, 17.508 adadan oluşuyor. Tropikal iklimin hâkim olduğu Endonezya dünyanın en sıcak ve nemli ülkelerinden biri. Doğa öylesine cömert davranmış ki bu ülkeye, gerek yeraltı zenginlikleri gerekse bitki örtüsü olarak çok zengin. Bu nedenle de uzun bir süre Avrupa ülkelerinin sömürgesi olmuş.

Eti VARON Seyahat
29 Temmuz 2020 Çarşamba

Geçtiğimiz şubat ayında, henüz korona virüsü dünyayı felç etmemişken, ancak Çin’de sesini duyurmaya başladığı günlerde, dünyanın öbür ucu diye tanımlayabileceğim, Endonezya’yı görmeye gittik. Tabii maskelerimiz, dezenfektanlarımız, anti-virüs ilaçlarımız ve tüm önlemleri alarak…

Endonezya tam 17.508 adadan oluşuyor. Ancak biz sadece başkent Jakarta’nın bulunduğu Java Adasını batıdan doğuya kat etme, ardından da dünyaca ünlü turistik Bali Adasını ziyaret etme şansına sahip olduk.

On üç günlük seyahatimizin ilk durağı Jakarta oldu. Uzun seneler Hollanda’nın sömürgesi olan ve ancak 1945 yılında bağımsızlığına kavuşan Endonezya’nın başkentinin her yerine Hollanda’nın izlerine rastlamak mümkün.

Ülkenin yüzde 90’ının Müslüman olduğu ülkede adım başı rengârenk boyalı mescitler yer alıyor. Nüfusun az bir bölümü Hıristiyan, diğerleri de ya Hindu ya da Budist.

Söylenenlere göre Endonezya’yı ziyaret eden Müslüman tacirleri çok beğenen o dönemin kralları Müslümanlığı topluca kabul etmiş.

Jakarta’da Batavia bölgesine gidiyoruz. Burada Avrupa ve Çin stili tarihi yapılar birbiriyle uyum içerisinde yükseliyor. Endonezya ve Asya sanatlarına ait en güzel örneklerin sergilendiği, Güzel Sanatlar Müzesi Jakarta gezilecek yerler listesinde.

Merdeka Meydanında yer alan 132 metre yüksekliğindeki anıt Jakarta’daki en turistik noktalardan. Anıt, 1975 yılında Endonezya’nın bağımsızlığının simgesi olarak inşa edilmiş. Jakarta gezimizi otobüsümüzle sokaklar arasında gezerek bitiriyoruz. Dikkatimizi en çok çeken çok lüks binaların hemen yanı başında gecekondu misali baraka gibi evler oluyor. Zaten bu tip evlerde insanlar hep kapılarının eşiğinde yaşamını sürdürüyor.

Bandung

Ertesi gün Jakarta - Bandung yolu üzerinde yer alan ve halen kükürt çıkışı devam eden Perahu Volkanını ziyaret ediyoruz. Endonezya’da halen faal olan birçok volkan bulunuyor. Ancak havanın azizliğine uğruyoruz. Endonezya’da öyle bir iklim var ki bir anda gökyüzü adeta su boşaltıyor üstünüze. Şemsiye bile olsa sırılsıklam oluveriyorsunuz. O nedenle volkanı yağmur damlaları arasından görebiliyoruz sadece. Etrafımız birçok seyyar satıcı tarafından çevrilmiş. Ufak tefek hediyelik eşyalar alıp onları sevindiriyoruz. Ardından birçok markanın üretildiği, fabrika satış mağazalarının yer aldığı merkez Bandung’a gidiyoruz. Tabii günün geri kalanı alışverişle bitiveriyor bir çırpıda.

Yogyakarta sanat ve kültür merkezi

Bandung’dan Yogyakarta’ya giderken Baturaden’de hâlâ eski yaşamlarını devam ettiren bir yerli köyünden geçiyoruz. İlginç bir yaşam, doğa ile bütünleşmişler neredeyse. Ardından dünyanın en büyük Budist tapınağı olan Borabodur Tapınağının görkemi ile karşılaşıyoruz. İki gece kalacağımız Yogyakarta, batik, bale, drama, müzik, şiir ve kukla gösterilerinin yer aldığı bir sanat ve kültür şehri. Genç nüfusu çokça gördüğümüz Yogyakarta aynı zamanda birçok üniversiteye ev sahipliği yapıyor. Burada Mataram Sultanlığı da bir dönem bağımsız yaşamış. Sarayları ve Sultan’ın havuzlarını geziyoruz.

Prambanan Tapınağı

Son durağımız ise şehre yakın konumlanmış Endonezya’nın en büyük Hindu tapınağı olan Prambanan. Prambanan üç ana tapınaktan oluşmuş, bunların her biri Hindu tanrılar Shiva, Vishnu ve Brahma’ya adanmış. Ana tapınakların yanı sıra ikincil olarak bu Tanrıların koruyucularına adanmış üç daha küçük tapınakla, irili ufaklı birçok tapınak yer alıyor. Bir kısmı da yaşanan depremlerden dolayı yerle bir olmuş.

Bromo’da gün doğumu

Yogyakarta’dan bir sonraki durağımız Surabaya’ya uçak ile geçiyoruz. Buradaki görülecek en önemli yer ise kumların içinde yer alan Bromo Yanardağı.

Sabaha karşı 4’te gündoğumunu seyretmek üzere ciplerle maceraya atılıyoruz. O kadar boğucu sıcak ve nemden sonra ilk kez üşümenin keyfini tadıyoruz. Dünyanın sayılı yerlerinden bir cennete geliyoruz adeta. Fotoğraflarımızı çekiyor, manzarayı içimize sindiriyoruz...

Otele geri dönüp kahvaltımızı ettikten sonra istikametimiz olan Kalibaru Köyüne gidiyoruz. Tropikal bitkilerin ve baharatların yer aldığı bu Doğu Java köyünde, tipik köy biberleri, kakao, hardal, hiç görmediğimiz çeşitli meyvelerden tadıp, kimilerini satın alıyoruz.

Turist cenneti Bali

Kalibaru’nun ardından bizleri uzun bir yolculuk bekliyor. Altı saat süren yolculuğun ardından feribota binerek Bali Adasına geçiyoruz. Bali’nin nüfusu Java’nın tersine Hindu dinine mensup. Bali sokakları turist dolu; sörf yapmaya gelenler, ellerinde board’larla dalgalı sahillerinde sporlarını keyifle yapmak üzere yola düşmüşler. Daha sakin koylarda dalga daha az. Biz de denize girmek için o sakin sahilleri tercih ediyoruz. Kışın ortasında denizi yaşamak gerçekten çok keyifli.

Java’nın aksine Bali çok daha modern. Tesadüfen gittiğimiz zaman bir festivale denk geldik. Tüm Hindu tapınakları süslenmiş, rengârenkti. Tahta oyma, gümüş atölyelerini, batik tekstil ürünlerini de görme fırsatı elde ettik. Bali masajını bol bol yaptırdık. Bedenlerimiz bayram etti.

Bali’de geçen iki gün sonrası, cennetten bir köşeyi geride bırakarak, yazdan, kışa doğru seyahatimizi sonlandırdık. Geriye güzel görüntüler ve anılar kaldı.