İsrail Ordusu´nun savaş pilotu eğitmekten bile daha öncelik verdiği, dünyanın en iyi üniversiteleri kalitesinde, yoğun uygulamalı bir eğitim olan Talpiot programını mercek altına alıyoruz.
Talpiot programına dahil olanlar en az dokuz sene orduda kalmayı taahhüt ediyor. Bu İsrail’de erkekler için üç, kadınlar için iki sene olan askerlik süresinin çok üzerinde bir süre ama bunun geçerli bir nedeni var. Adını Tevrat’taki Ezgiler Ezgisi’nde bahsi geçen güçlü kulelerden alan Talpiot’ların misyonu nasıl savaşılacağını öğrenmek değil, nasıl düşünüleceğini öğrenmek.
Talpiot’un ilk tohumları
Talpiot programının kuşkusuz çok önemli bir öğesi savaşmak. Programın mezunlarının çoğu daha sonra sahada elit taburları veya donanma gemilerini komuta ediyor ve hatta savaşta F16’ları uçuruyor. Ancak Talpiot’un bir numaralı misyonunun entelektüel nitelikte olduğu söylenebilir.
Talpiot programı, 1973 Yom Kipur Savaşı’nın ilk günlerinde İsrail’in yenilgilerinden dehşete düşmüş iki profesör tarafından yaratıldı. İsrail’in en büyük silah tedarikçisi Fransa, Arap ülkelerinden gelen tehditler nedeniyle İsrail’i yüzüstü bırakmıştı. İsrail ordusu sponsorsuz kalırken, Sovyetler Birliği, Arap ülkelerini özellikle de Mısır ve Suriye’yi, son teknoloji silahlar ve askeri eğitimlerle donatıyordu. İki ülke İsrail’e karşı Yahudiliğin en kutsal gününde sürpriz bir saldırı düzenleyince sonuç korkunç oldu. İsrail sonunda durumu tersine çevirdi ve savaşı kazandı. Ancak bu savaş İsrail’in özgüvenini ve güven duygusunu sarsan acı bir uyarı oldu.
İsrail savaşta hava kuvvetlerinin beşte birini kaybetti, binden fazla tankı imha edildi ve korkunç kayıplar yaşadı: Yaklaşık 3 bin asker öldü ve 8 bini de yaralandı. İsrail birkaç yılda bir böyle bir savaşa zorlanırsa, ülke olarak hayatta kalamazdı. Yeni bir yönteme ihtiyaç vardı.
İki profesör, Shaul Yatziv ve Felix Dothan, İsrail ordusu IDF’i yeni silahları araştırmak, geliştirmek ve üretmek için daha iyi yöntemlere ihtiyaç duyulduğuna ikna etmeye yönelik bir kampanya başlattı. Ülkenin kurucusu David Ben-Gurion daima İsrail’in askeri yetkinliklerinin düşmanlarınkinden nitelik açısından kat be kat daha fazla olması gerektiğini söylerdi; zira nicelik açısından bu hiçbir zaman mümkün olmayacaktı. Dothan ve Yatziv bu yönergeyi silah geliştirme üzerinde uygulamaya başladı.
Talpiot programının yaratıcılarından İbrani Üniversitesi profesörü Felix Dothan
1977 yılında Menahem Begin başbakan seçildi. General Rafael ‘Raful’ Eitan, genelkurmay başkanlığına atandı. Eitan, eğitimin olağanüstü değerini, kendinden önce gelenlerden, çok daha fazla gördü. Eitan, ilk kez bir brifingde Talpiot’u duyduktan sonra, bunun ordunun ve ülkenin tam da ihtiyacı olan şey olduğundan emindi.
Göreve geldikten hemen sonra, Eitan fizik okuyan pilotların eğitildiği Hava Kuvvetleri Okulunu yöneten Albay Benji Machness’a direktif verdi. Machness, Dothan ve Yatziv’ı arayarak “Projeniz kabul edildi. Hadi iş başına” dedi ve Talpiot’un planlama aşaması başlamış oldu.
Talpiot programı şekilleniyor
Talpiot programını onaylayan Genelkurmay Başkanı Gen. Rafael ‘Raful’ Eitan (ortada)
Dothan ve Yatziv, Technion, Tel Aviv ve İbrani Üniversitelerinden ordunun işbirliği ile programa ev sahipliği yapmasını istediler. Üniversitelerin, program üzerinde belli bir kontrole sahip olacaklarına ve önlerine gelen askerlere diploma dağıtmak zorunda kalmayacaklarına dair ikna edilmeleri gerekiyordu. Aylar süren pazarlıklardan sonra, İbrani Üniversitesi teklifi kabul eden ilk üniversite oldu. 1979’da anlaşmalar imzalandı ve işbirliği başladı.
Dothan, Hayfa, Kudüs ve Tel Aviv’deki okullardan aday askerler toplamak için IQ skorlarından, lise sınav notlarından ve müdürlerinin önerilerinden faydalandı.
Talpiot’un ilk yıllarında, müfredat basitti: Fizik, matematik ve bilgisayara bilimi. Bu üç ders programın öncelikli dersleri olarak sunulmaya devam ediyor. İlk birkaç derste yaklaşık 25 asker vardı. Hiçbiri daha önce programı duymamıştı zira bu program sadece yeni değil aynı zamanda çok gizliydi.
Programın ilk yılları kurucular, sorumlu ordu subayları ve genç askerler için zordu. Kurucular ve özellikle Machness öğrencileri en başta asker olarak görüyordu. İbrani Üniversitesindeki derslere üniforma giyiyorlar, öte yandan kampüsteki Talpiot bölümünde sırayla nöbet tutuyorlardı.
Başta, yöneticiler çok hırslıydı ve adaylara çok fazla konuyu öğrenmeleri için çok kısa süre veriyordu. Beklentiler çok yüksek, baskı çok fazlaydı. İlk sene programdan ayrılanların oranı yüzde 35’e ulaştı. Daha sonra program ‘takım oyuncuları’ bulmadığı için eleştiri yağmuruna tutuldu. Kısacası, yüksek IQ’lu adaylar genelde sosyal becerilerden yoksundu.
Talpiot’un ilk mezunlarından David Kutasov şimdi Chicago Üniversitesinde fizik profesörü
Mülakat
Birkaç sene sonra, Talpiot programına katılacakları belirleyenler sürece önemli bir aşama ekledi. Hangi adayların zorlayıcı koşullar altında grup olarak etkin bir şekilde çalışabileceğini görmek istediler. Bugün bile, bu testler Talpiot mezunları tarafından uygulanıyor. Örneğin bir grup insana bir bisiklet ya da ayakkabı veriyorlar ve bunu kaç değişik şekilde kullanabildiklerini ölçüyorlar. Bu test kısa bir süre zarfında ve bazen havanın çok sıcak olduğu kapalı odalarda yapılıyor. Bazen uyarmaksızın süre bir anda kısaltılabiliyor veya verilen görev aniden değiştirilebiliyor. Tansiyonu arttırmak için ve daha fazla baskı yaratmak için eski Talpiot mezunları gizlice test sırasında her yapılan hareketi ve her konuşmayı kaydediyor.
Programın başlangıcından on sene geçmişti… Hem derslerde çok başarılı, bilimsel düşünebilen hem de hayli vatansever doğuştan liderler aranıyordu. Kişilik testleri elzem oldu. Adayların motivasyonunu, ahlaki değerlerini ve ülkelerine faydalı olma isteklerini değerlendirmeleri gerekiyordu. Doğru 20-25 kişiyi seçmek gittikçe daha önemli bir hal aldı. Bu kaliteleri bir arada bulabilmek için ‘mülakat’ yapılacaktı. Prosedür 30 dakika ile bir saat sürecek, adaylar yüksek rütbeli subay ve profesörlerle dolu küçük bir odaya alınmadan önce gerginlik için soğuk koridorlarda günlerce ve saatlerce bekletilecekti. Görüşmede henüz liseden mezun olmuş gençlere, örneğin son zamanlarda başlarına gelen ve hayatlarını değiştiren bir olay ya da okudukları bir yazı olup olmadığı sorulurdu. Bunun sebebi adayın meraklılık derecesini anlamak ve merakını tatmin etmek için ne kadar ileri gideceğini öğrenmekti. Kabul edilen adaylar birkaç hafta temel askeri eğitim aldıktan sonra üç yıl boyunca ders kitaplarına boğuluyordu. Hava, deniz ve karada çatışmalarda askerlerin yaşadıkları zorlukları birinci elden görmek üzere onlarca ziyarette bulunuyor, görevlere beraber çıkıyorlardı. Paraşütle atlıyor, uçak uçuruyorlardı. Maksat hem akademide hem de savaş alanında denklemin her iki tarafını görmekti.
Bu arada kadınların Talpiot programına kabulü için 1985 yılını beklemeleri gerekecekti. O günden bugüne birçok kadın toplam dokuz yıl süren programdan başarıyla mezun oldu.
İsrail’in gururu Demir Kubbe ve geleceğin silahları
İbranicede ‘Silah ve Teknolojik Altyapı Geliştirme İdaresi’nin kısaltması olan MAFAT, İsrail’e özellikle savunma sistemleri alanında ihtiyaç duyduğu kalite üstünlüğünü sağlamak için 1980’de kuruldu. 2010-2017 yılları arasında MAFAT’ın başında, Talpiot programından mezun Ofir Shoham bulunuyordu.
Bu bölüm İran gibi uzak yerlerden gelebilecek tehditlere karşı Arrow-Ok adında anti balistik füze sistemini geliştirdi. David’s Sling-Davut’un Sapanı ise Hizbullah’ın İsrail’e atmakla tehdit ettiği daha orta menzilli füzelere karşı yaratıldı. En çok bilinen Iron Dome-Demir Kubbe ise İsrail’in güney bölgelerine yönelik Gazze’den gelen kısa menzilli roketleri bertaraf etmek için üretildi. Demir Kubbe, İsrail’in güney bölgelerini koruma stratejisini temelden değiştirdi. Gazze sınırında sürekli savaşmak yerine bölgeye yerleştirilen dokuz Demir Kubbe yüzde 97 başarı ortalamasıyla çalışıyor. Bu teknoloji sayesinde hayatlar ve kaynaklar korunuyor, İsrail topraklarına her roket düştüğünde Hamas ile savaşmaya kara birlikleri gönderilmek zorunda kalınmıyor.
Bu üç füze savunma projesi de Shoham başkanlığında ve Talpiot programı öğrencilerinin yardımıyla gerçekleşti. Öğrencilerden üçüncü yıllarını bitirdiklerinde yaz ödevi olarak yeni bir silah sistemi hayal etmeleri isteniyordu. Demir Kubbe fikri Talpiot öğrencilerinden çıkmıştı.
Dijital Demir Kubbe
Siber güvenlik Talpiot mezunlarının iz bıraktığı diğer bir önemli alan. 2011’in ağustos ayında Eviatar Matania -bilinen lakabıyla ‘Talpiot’un sağ eli’- yeni kurulmuş olan İsrail Milli Siber Bürosunun (INBC) başkanlığına getirildi. INBC yeni ve önemli siber tehdit ile ilgili başbakana önerilerde bulunmak ve hem defansif hem saldırgan stratejiler belirlemek için kuruldu. INBC İsrail’in yazılım şirketleriyle birlikte çalışarak, düşman devletler ve terörist gruplar için çalışan hacker’lara ve internette yalnız başına dolanan trollere karşı ülkeyi korumaya aldı.
Eviatar Matania akıllıca büroyu İsrail’in siber güvenlikte sergilediği becerisinin reklamını dünya çapında yaymak için kullandı. Bunun binlerce iş ve milyarlarca şekel getirisi oldu. INBC dost ülkelerle, tehditlere ve düşmanlara karşı işbirliğinde İsrail’in diğer istihbarat ajansları gibi yararlı bir kol oldu. INBC aynı zamanda yabancı sermayenin İsrail’in teknoloji sektörüne girişini de kolaylaştırdı.
Talpiot mezunlarının tarihe geçen başarıları
Bu birimden ayrılanlar, eğitimleriyle yüz milyonlarca dolarlık ulusal varlık ve on binlerce kişilik istihdam yarattı. Kurulan onlarca başarılı şirket arasında en bilineni Check Point Software Technologies. 1993’te Ramat Gan’da kurulan şirketin bugünkü cirosu 2 milyar dolar. Şirket dünyada tüm bilgisayar ve mobil sistemlerine güvenlik duvarı sağlıyor.
Holon’da aynı sene Talpiot mezunları tarafından kurulan Compugen adlı şirket ise DNA dizilimi yaparak ilaç şirketlerinin daha etkili ilaç üretmelerini sağlıyor ve NASDAQ’da işlem görüyor. Talpiot programının 14. mezun grubu ise XIV adını verdikleri depolama sistemi şirketini IBM’e 350 milyon dolara sattı. Anobit bellek şirketi ise Talpiot mezunu Ariel Maislos tarafından Apple’a 400 milyon dolara satıldı.
Ünlü Talpiot mezunları
Uri Alon - Weizmann Enstitüsünde sistem biyolojisi profesörü
Arik Czerniak - Video paylaşım sitesi Metacafe’nin kurucusu
Yoab Freudn - Kaliforniya Üniversitesinde Gödel Ödüllü bilgisayar bilimi profesörü
Uri Rokni - Mobileye’de algoritma takım lideri ve sinirbilimci
Elon Lindenstrauss - İbrani Üniversitesinde 2010 Field Madalya sahibi matematik profesörü
Avi Loeb - Harvard Üniversitesinde teorik fizik profesörü
Gad Getz - Kanser çalışmalarıyla 2017 Paul Marks Ödülü kazanan Harvard Tıp Üniversitesi profesörü.
Talpiot’un yüksek standart, yüksek başarı, orijinallik ve inovasyon doktrini İsrail’i ve dünyayı etkiledi. İsrail’i askeri açıdan her alanda geliştirirken, sağlık, teknoloji ve bilim gibi sivil alanlarda da ilerletti. Yalnızca liyakat ile yükselmiş, entelektüel ve teknolojik yeni bir elit zümrenin oluşmasını sağladı.
Kaynak: http://www.thetower.org/article/inside-the-idfs-super-secret-elite-brain-trust-talpiot/