Aşkenaz Cemaati Hahamı Rav Mendy Chitrik, Anadolu’nun dört bir yanında, Yahudi geçmişin izleri sürdü…
Rav Chitrik, Çanakkale’den Kapadokya’ya, Tarsus’tan Diyarbakır’a kadar Anadolu’nun dört bir köşesini kapsayan gezisinde, ziyaret ettiği yerlerde kalan bir avuç Yahudi ile bir araya geldi, çoğu yerde sadece kalıntıları görülen sinagogları ve kötü durumda olan mezarlıkları ziyaret etti.
Rav Mendy ile Anadolu’nun sıra dışı köşelerine seyahat
Aşkenaz Cemaati Hahamı, Hahambaşılık ve Denet Gıda adına Yahudi dini kurallarına uygun gıda - Kosher/Kaşer belgesini veren Rav Mendy Chitrik ile geçtiğimiz pazar sabahı, bir ay süren Anadolu gezisini anlatması için buluştuk. Rav Mendy bisikleti ile Nişantaşı-Bakırköy parkurundan sonra buluşmaya geldiğinde, sporculara taş çıkaracak enerjisiyle sadece bir-iki dakika oturduktan hemen sonra ilginç seyahatini anlatmaya başladı.
Her yıl, 200’e yakın Türk fabrikası Kaşer Belgesine uygun üretim yapmak için bize başvuruyor. Böylece senede birkaç kez, başvuran fabrikaları ziyaret ederek, her şeyin Yahudi dini kanununa uygun olduğunu denetliyor, kaşer gıda üretmek isteyenlere Türkiye içinde ve yurt dışına ihracata gereken bu belgeyi temin ediyoruz. Senelik verilen belgeler bu yıl, korona yüzünden, uzaktan yapılan görüntülü denetimle kontrol edilebildi. Bu nedenle biz de arabayla yola çıkıp bütün fabrikaları dolaşmaya karar verdik. Bir araba kiralayıp oğlumla birlikte yola çıktık. Bu arada bisikletlerimizi de bagaja koymayı ihmal etmedik. Bu gezinin asıl amacı buydu ve bir ay süren seyahatte 100 kadar fabrikayı gezip denetledik.
Yolculuğumuz Eskişehir’den başladı. Fabrikaları denetlerken yol üzerindeki Yahudi cemaatlerini de ziyaret etme fırsatını bulduk. Hem haham hem de insan olarak tarihi çok severim. Tora’da “Zehor yemot olam / Dünya tarihini hatırla” cümlesi geçer. Tarihimizi anlayınca özümüzü, kimliğimizi de daha iyi anlıyoruz. Eskişehir’den Konya, Niğde ve Kapadokya’ya doğru gittik. Konya’da Mevlana’yı ziyaret ettik. Amaç hep aynı; Tanrı ile bir olmak. Bu sebeple aynı yolda paralel ifadeler gelişiyor.
Evet, Kapadokya’da Şabat önemliydi zira Bet Amikdaş/Kutsal Tapınak yıkıldıktan sonra Yavne şehrinde toplanan hahamlar Yahudilikte kutsal gün sayılan cuma akşamından cumartesi gün batımına kadar süren zamanda Şabat mumlarının sadece zeytinyağı ile yakılması gerektiğini savunurken, bir başka haham yağın hiç bulunmadığı ‘Kapadokya Yahudileri ne yapacak?’ diye sormuş. Onlar mumları nasıl yakacaklardı?
Petrolün tarihi Kapadokya’da başlar. Talmud’da yazıldığı gibi Kapadokya’da, Yahudiler Şabat mumlarını petrol (neft) ile yakardı. İşte, bunları andık. Romalılar zamanında Kayseri’de büyük bir Yahudi cemaati yaşardı. Roma İmparatorluğunun ordusuna alındılar zira Yahudiler iyi üne sahip askerlerdi. Savaşlar esnasında 12 bin Yahudi askerinin öldürüldüğünü okuyabiliyorsak orada yaşayan geniş bir topluluk olduğunu anlayabiliriz. Kayseri’den sonra Tarsus ve Mersin’e gittik. Yolda, Akşehir’de ünlü Nasrettin Hoca ve Karaman’da Yunus Emre’nin türbesini de ziyaret ettik. Malatya’ya devam ederken, sabahın beşinde Nemrut (Nimrod) Dağına çıktık ve Antiochus’un mezarını gördük.
Rav Mendy ve Elda Sasun
Tarsus’a gittik. Tarsus’ta da Yahudiler yaşadı. En bilinen isimler arasında Hıristiyanlıkta Saint Paul olarak tanınan Aziz Paulus’u sayabiliriz. Paulus, bizde Shaul HaTarsi yani Tarsuslu Şaul olarak geçer zira Yahudi olarak doğmuş, sonradan Hıristiyan olmuştu.
Adana’da dört Yahudi kalmış. Bu kadar az olmalarına rağmen her Şabat sinagogu açıyorlar. Birlikte sinagogda dua ettik ve Yahudi mezarlığına gittik. Maalesef ziyaret ettiğimiz birçok mezarlık hiç iyi durumda değil.
Antakya’da 2300 yıl öncesine dayanan bir Yahudi cemaati yaşardı. Azur Cenudi ile Büyük Antakya Sinagogunda beraberdik. Daha sonra Hatay, Kilis, Urfa, Göbeklitepe, Harran ve Gaziantep’te bulunduk. Tişa BeAv günü Antep Sinagogunda dua ettik. Gaziantep Sinagogu, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yenilendi fakat açılıştan bu yana maalesef kimse orayı ziyarete gelmemiş.
Rabi Yehuda Ben Betera 2400 sene önce, Bet Amikdaş zamanında Nusaybin’de yaşardı. Kendisinin din eğitimi veren Yeşivası vardı. Nusaybin, Talmud’da ‘Netsivin’ olarak geçer. Bugün, geçmişten pek bir şey kalmamış. Bölge söylenenlerin aksine çok güvenli, çok güzel. İnsanlar bizi harika karşıladı ve ağırladılar. Hiçbir sorun yaşanmadı. Diyarbakır’da bizi, annesi Yahudi olan biri karşıladı. Ailesinden geriye kimse kalmamış, hepsi İsrail’e göç etmiş. Bu kişi bizi Diyarbakır’a bir saat uzaklıktaki Çermik Köyünde bulunan sinagoga götürdü. Sinagogun yerini tam bilmediğimiz için oradaki yaşlılara bilgileri olup olmadığını sorduk. Aldığımız cevaplar ilginçti: “Burada çok Yahudi yaşardı; burası zaten Yahudi mahallesi idi. İki sinagog vardı, bir yıkıldı ama diğer duruyor” diyerek bizi mekâna götürdü. Sinagog bir mahzen, depo olarak kullanılmasına rağmen Aron Hakodeş (içinde Tevrat bulunan Kutsal Dolap) ve sinagog kapısının üstünde İbranice yazıları ile orada, karşımızda duruyordu. Dua ettikten sonra oradakilere teşekkür ederek ayrıldık.
Diyarbakır - Çermük Köyü kalıntıları
Bugüne kadar pek bilinmeyen Diyarbakır ve Çermik Yahudileri hakkında, İsrail’de Çermukim yani, ‘Çermik’ten gelen’ insanların kurduğu bir sinagog olduğunu da öğrendim.
Ege’ye gelince… Tüm Ege’de Roma döneminden bu yana Anadolu’da yaşayan Romaniot Yahudileri vardı. En önemli merkezleri Söke ve 7 kollu şamdan olan Menora sembolleriyle nerede ise 2700 senelik geçmişi olan Yahudilerin görkemli sinagogun izleri bulunan Sardes, sonra Priene Sinagogu, Bergama ve İzmir ziyaretimizde vardı.
Bursa’da muhteşem Bursa Geruş Sinagogunu gördük. Eski bir Sefarad cemaati barındıran Çanakkale’de Mekor Hayim (Hayat Kaynağı) Sinagogu ile Çanakkale Şehitler Abidesini ziyaret ettik; Gelibolu’da sinagogdan kalan harabeleri ve Yahudi mezarlığını gördük.
Gezdiğimiz tüm yerlerde yerel halkın bu bölgelerde bir zamanlar Yahudilerin yaşadığını bilmelerini istedim. Bu yerlerde bulunan sinagog ve mezarlar geçmişte yaşamış Yahudilerin tarihinin izlerini taşıyor. Bu yerleri ziyaret edip orada yaşananları anmak onları canlı tutar. Bütün bu yolculukta bagajımızda bulunan bisikletlerimizle de birçok gezi yaptık. Uzun fakat ilginç bir geziydi Ayrıca, bir ay boyunca baba-oğul, birlikte Yahudi geçmişinin izlerini, mabetlerini gezerken birlikte geçirdiğimiz vakit benim için çok değerliydi.