Janusz-Korczak

Ferhat ATİK Toplum
26 Ağustos 2020 Çarşamba

Mania Altmann (5), Lelka Birnbaum (12), Surcis Goldinger (11), Riwka Herszberg (7), Alexander Hornemann (8), Eduard Hornemann (12), Marek James (6), W. Junglieb (12), Lea Klygermann (8), Georges André Kohn (12), Blumel Mekler (11), Jacqueline Morgenstern (12), Eduard Reichenbaum (10), Sergio de Simone (7), Marek Steinbaum (10), H. Wassermann (8), Eleonora Witonski (5), Roman Zeller (12), Ruchla Zylberberg (9). 

***

Uzun yıllar boyunca Nazi dönemini incelerken anladım ki, bu döneme dair tarihi bilgilerin, Nazilerin dünya görüşlerinden ayrı incelenmesi mümkün değildir. Hatta rahatlıkla bir tek kitaptan bu zihniyet, anlamak mümkündür: Mein Kampf (Kavgam). 

Bizzat Adolf Hitler’in yazdığı bu kitapta anlatılanlar Holokost’un nasıl bir ırkçı ideolojiye ait olduğunu belgeler. Naziler için mesele ırkları ve bu ırkın üstünlüğüydü. Kendi halklarını dahi bu uğurda yok ettiler. ‘Ari Alman Halkı’ dedikleri ironi dahi, sistemin kuklaları olmak dışında bir hedefin parçası değildiler.   

Hitler ve Nasyonal Sosyalist Parti’ye ait bu ideoloji, 30 Ocak 1933te yönetimi ele geçirmelerinden hemen sonra uygulanmaya başlanan ideolojidir. Irkçılığı kendi ülkeleri veya işgal ettikleri ülkelere yayarlarken, yazık ki tüm Avrupa bu tetikleyici güç karşısında ulus devletçilik adı altında aynı ırkçılığa dönülmüştü.

***

Filozoflar 16. yüzyılın sonlarından itibaren ırklar üzerine kafa yormaya başlamışlardı. Kimileri bunun tehlikesini anlatırken kimileri ise istemeden de olsa anlattıklarıyla hedef yarattılar. Bunlardan biri olan Arthur de Gobineau. 1854 yılında ‘İnsan ırklarının Eşitsizliği’ adını taşıyan önemli bir kitap yayımlamıştı. Gobineau kitabında ‘ari’ ırkın diğer ırklardan daha üstün olması nedeniyle başka ırklarla karışma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu yazmaktaydı. Avrupada artan ırkçılık yanlısı düşünce bu anlatımı kolaylıkla benimsemişti. 

***

Yani Holokost’a giden yol çok önceden çizilmekteydi. Örneğin Charles Darwin’i ‘Doğal Ayıklanma Teorisi’ Faşistlerin aradıkları slogan gibiydi. Çünkü Sosyal Darwinizm pek de masum olmayan bir fikri yaratmıştı. O da; güçlülerin, güçsüzleri yönetme hakları fikridir. Yine Chamberlain 1899’da bir ‘kehanette’ bulunmuştu ama bu kehanet olarak kalmayacak, günü geldiğinde Hristiyan Avrupa’nın bayrağı olacaktı. 

Chamberlain ari ırkın, germenlerin liderliğinde Hristiyan Avrupa uygarlığını düşmandan yani  'Musevilikten’ kurtaracaktı. Bu hastalıklı düşünceyi anlamak için sadece Nazi Almanya’sına bakmanın yeterli olmadığı sadece bu örnekten bile bellidir. 

Yahudi düşmanlığı, Antik Çağ’dan bu yana yaşamaktadır. Hıristiyan Kilisesi Orta Çağ’ın başlarında Yahudileri Hz. İsayı öldürmek ve onu Mesih olarak kabul etmemekle suçlamıştı. Bu nedenle birkaç yüzyıl boyunca Yahudiler dönem dönem şiddetli baskılara (pogromlar) ve toplu katliamlara maruz bırakılır. Bu saldırılar ise hiç bitmez. Şimdilerde sosyal medya dahi bilip bilmeden yapılan antisemit saldırıların temelinde aynı negatif enerji saklıdır.

***

Tehlike de bu hastalıklı düşüncenin sonucudur. Yukarıda yazının girişinde sıralanan isimlere gelince…

Kimi örnekler anlamamızı kolaylaştırmak için kullanılır. Bu liste de onlardan birisi. Okullarında öldürüldükten sonra, cesetleri Neuengammea götürülüp yakılan bir okulun çocuklarıydı bu isimler. Bu okulun adı, Janusz-Korczak Schule. Bugün okul alanında çocukların anısına küçük bir gül bahçesi var. 

Bir daha asla yaşanmasın diye.