Sevdiğiniz futbolcunun günlük yaşantısını görmek, futbol dışındaki hayatına ekran üzerinden bile olsa şahit olmak ya da basket takımının seyahat videolarını daha detaylı izlemek taraftar olarak hoşunuza gitmez mi? Belki maça gitmekle aynı şey değil ama ‘yeni normale’ uyacak ama bizi de eskisi gibi heyecanlandıracak bir şeyler arayışındayız.
Korona virüsü hayatımızda çok şeyi değiştirdi, değiştirmeye de devam ediyor. Rutinlerimiz, alışkanlıklarımız, ‘normal’ olduğunu düşündüğümüz aksiyonlarımız… Hepsi geçtiğimiz altı ayda yeni bir boyut kazandı. Alışkanlıkları değiştirmek, yeni bir düzen kurmak zordur. Fakat zamanla bizi eskisi gibi hissettirecek ama yeni normale de uyacak bir şeyler yapma çabamız artmaya, bazı durumlarda da sonuçlarını vermeye başladı.
Spor çoğumuzun hayatının büyük bir parçası. Hafta sonu maç izleme ya da maça gitme rutinleri, maç buluşmaları… Bir anda düzenli olarak yapılan bu aktivitelerin hepsi sekteye uğradı. Alışma ve özlem sürecinden sonra da yavaş yavaş spor müsabakaları geri dönmeye başladı. Tabii ki seyircisiz olarak. Takımına gönül vermiş bir taraftar için maça gidememek, oyunu canlı izleyememek büyük bir yıkım. Futbolcular için de aynı şekilde, çünkü onlar da taraftarlarından ve tezahüratlardan güç buluyor. Tabii bir de işin ekonomik boyutu var. Kulüpler maç biletlerinden, kombinelerden büyük bir gelir elde ediyor. Bir anda bunların durması ve uzun bir süre de durma potansiyeli de endişe verici bir süreci beraberinde getirmiştir. İnsan sağlığı her zaman her şeyden önemli, zaten alınan kararlar da her zaman sağlık ön plana koyularak alınıyor. Peki, yeni normalimize uygun olarak, nasıl takım ve taraftarı iletişimde tutup birbirlerine olan desteklerini hissettirebiliriz diye düşündünüz mü hiç? Bence aylardır kulüpler de bunu düşünüyor. Aslında cevap da çok ortada, her gün elimizde, çantamızda, evimizde olan bilgisayarlarımızda telefonlarımızda saklı.
Taraftar maça gittiğinde hissettiği aidiyet duygusunu, onunla aynı hislerde olan binlerce insanla aynı ortamda olmayı, beraber sevinip beraber üzülmeyi seviyor. Ama bunların da yanında, futbolcuları canlı izlemeyi, yedek kulübesini gözlemeyi, teknik direktörün tepkilerini capcanlı görmek de çok hoşlarına gidiyor. Şimdi bir de dijital dünyayı düşünelim. İnsanların hayatlarını daha detaylı ve farklı yönleriyle görebildiğimiz bir ortam var. Herhangi bir sosyal medya mecrası üzerinden de bu ortam yaratılabiliyor. Yani sevdiğiniz futbolcunun günlük yaşantısını görmek, futbol dışındaki hayatına ekran üzerinden bile olsa şahit olmak ya da basket takımının seyahat videolarını daha detaylı izlemek hangi taraftarın hoşuna gitmez ki? Belki maça gitmekle tıpatıp aynı şey değil ama başta da söylediğim gibi yeni normale uyacak ama bizi de eskisi gibi heyecanlandıracak bir şeyler arayışındayız. Ayrıca dijital dünya hayatımızın o kadar büyük bir parçası ki, spor kulüpleri doğru bir stratejiyle bu dünyaya girdiği zaman taraftarının kulübe olan bağlılığını ve güvenini de rahatlıkla arttırabilir. Üç dakikalık videoyu bile izleyecek bir milyon insan var. Çünkü herkes çok özledi. Sporcuyu, taraftarların da dahil olduğu maç öncesi ve sonrası verilen kalabalık röportajları. Dijital tarafın en güzel yanlarından biri ise alınan reklamlar; YouTube’un yeni getirdiği özellikler ve izlenme sayılarıyla sayesinde ciddi bir gelir elde edilebilmesi. Yani ekonomik olarak da büyük bir artı ve uzun vadede kulüpleri rahatlatacak bir adım.
Yabancı kulüpler de sosyal medyadaki aktiflikleri ve YouTube’daki ilginç içerikleriyle ilgi çekmeye devam ediyor. Videoları dünyanın her yerinden milyonlarca insan izliyor. Spora bu kadar uzak kaldığımız ve hasretle maçların başlayacağı zamana gün saydığımız bu dönemde, bu tarz içerikler büyük bir kurtarıcı. Son yapılan açıklamaya göre futbol maçları özelinde, maçlar sınırlı sayıda seyirci ile oynanabilecek ve tribünlerin yüzde 30’u kadar taraftar statlara alınacak. Maçlara gidebilecek küçük bir grup olduğu için, gidemeyecek ve ekrandan izlemek durumunda kalacak insanlar için özel ve detaylı içerikler de daha ilgi çekici hale gelecek ve özledikleri sporcuları daha detaylı görmelerini ve tanımalarını sağlayacak. Kim bilir belki de en sevdiğimiz sporcu ayrıca çok iyi de bir ressamdır? Belki güzel bir Youtube videosu bu gerçeği öğrenmemizi sağlar.
Taraftarlık, takım sevgisi bir müddet dijital olarak devam edecek belki ama sporcuların ve kulüplerin bu sevgiyi her daim hissedeceğine eminim. Hep sahada koşturmasına ya da saha kenarında röportaj verdiğini gördüğümüz sporcuyu kim daha doğal ve günlük yaşantısında görmek istemez ki? Bakalım hangi kulüpler böyle aksiyonlar alacak, güzel içerikler üretecek. Hepimiz takipte kalalım.