Her yeni sene başladığında, astrolojide o senenin gezegen geçişleri, açıları, retro dönemler, tutulmalar gibi en önemli zamanları incelenip, senenin gidişatına ışık tutulur. Böylece yaklaşık olarak hangi dönemlerde neler olabileceğine dair öngörülerde bulunuruz.
2020 senesi için öncelikle, seneye başlar başlamaz gerçekleşen Satürn - Plüton kavuşumu tarihte I ve II. Dünya Savaşları zamanına denk gelen gezegensel olaylar olduğu için bu sene 3. Dünya Savaşı olma ihtimali üzerinde çok duruldu. Hele ki mart ayında Mars’ın da aralarına eklenmesi ile tam savaş çanları çalmaya başladı!
Bu bir ihtimal de olsa, zorlu bir dönemin yaklaştığını bilmek, savaş olasılığını düşünmek, küçük bir kızken dinlediğim gerçek bir hikâyeye götürdü beni...
Türkiye II. Dünya Savaşına katılmamasına rağmen, Almanya’nın talimatı üzerine, azınlıklara çıkartılan Varlık Vergisi ile sıkıntılı bir dönem başlamıştı. Dedem verginin çoğunu ödemiş olsa da denkleştiremediği bir miktar için hal çaresi ararken, eve gelen görevliler, evde ne var ne yok, alıp, gitmişler. Hatta üç yaşındaki babamın ağlaya ağlaya “almayın” dediği küçük sallanan ahşap atını bile... Bunun üzerine yine de bir miktar para eksik kalınca, dedem mecburi Erzurum Sarıkamış’a gidenler arasında yerini almış.
“Askerlik gibi bir dönemdi ve bize iyi davranıldı” dese de ailesinden iki sene uzak kalmak, buz gibi soğuğa dayanmak, hele hele Almanların ziyareti ihtimaline karşı hazırlatılmış göstermelik fırınların yerini bilmek çok zorlu bir dönem yaşadığını anlatmaktaydı.
Her şey gibi bunun da sonu geldi tabi. Dedem ailesine kavuştu. Tam mutlu son diyeceğimiz yerde asıl acıklı kısma gelmişiz meğer. Sevdiği adam ve oğlu için dayanan babaannem, dedem döndükten sonra hastalanıp vefat etmiş. Ondan bana geriye kalan şimdi tek ismi ve birkaç fotoğraf...
Savaşın galibi yoktur. Savaş herkese zarar verir. Milyonlarca insan kaybı, bir insanlık utancı dönemiydi bu maalesef.
2020 senesine gelip de hâlâ savaş söylemleri olduğuna, hâlâ insanların kin ve nefretle, din, dil, ırk ayırımı yaptığına inanmak zor geliyor.
İnsanlar neden bu kadar öfke dolu? Bunun cevabını astrolojik olarak biliyorum :) Satürn, Plüton, Mars gibi kötücül gezegenler bir araya geldiğinde bir yeraltı çetesi ortaklığı oluşur. İntikam, terör, çatışma, savaş yeniden insanoğlunu ele geçirir.
Şu andan itibaren; tehlikeli bir döneme giriyoruz. En zor kısmı da ekim ayı. Çok dikkatli olmak ve iyi korunmak lazım.
Şahsım adına rejime başlamadan önce bugün bir güzel yiyip yarına artık başlıyorum der gibi, eve kapanmadan bayram gecesi tüm aile birlikte olmak istedim. Pesah’ta ekrandan bayramlaşma faslı beni derinden yaralamıştı. Bu nedenle, açık havada, sosyal mesafe korunarak, öpüşmeden, sarılmadan ve yıllar geçse de, babamın eksikliği ile biraz buruk ama yine de Roş Aşana için ailemi büyük küçük bir arada görmek çok keyifliydi.
Ama şimdi kemerleri sıkı bağlayın, Mars Retro ve Mars’ın ocak ortasına kadar Koç Burcu’ndaki seyahati, adeta ralli yarışında gibi hissettirecek. Buna ek Satürn - Plüton yine küsen barışan çiftler gibi bir araya gelip kötülük yapmak isteyecekler. Bazı beraberlikler iyi olmuyor ne yazık ki…
Bu tekrarlar bana sanki almamız gereken dersi tam almadığımıza dair bir uyarı. Şapkaları çıkarıp önümüze koyalım derim. Hataların tekrarı çok zor zamanlara getirdi insanlığı.
Bu dönem herkes kendi adına, öfkesini kontrol etmeli, ama çok da bastırıp kendine de zarar vermemeli, dengede kalmak en önemlisi.
Adil olmayı da unutmayalım, savaş açana göz yummak da çok yanlıştır. Mars Retro iken savaşı başlatan kaybeder sakın unutmayın. Herkes kapısının önünü süpürse dünya daha güzel olacak emin olun.
Bolca dua etmek, meditasyon, spor, doğada vakit geçirmek, size ne iyi geliyorsa onu yapın.
Bayram gecesi bir arada olmak bana iyi geldi.
Kendimi sürekli bu şarkıyı mırıldanırken buldum bu hafta: “Bütün dünya buna inansa hayat bayram olsa…”
Şana Tova! Çok daha güzel günlere...