Hoş geldin sonbahar, hoş geldin insanı serinleten, toprağı besleyen yağmurlar.
Hoş geldin sonbahar, hoş geldin insanı serinleten, toprağı besleyen yağmurlar.
Aslında bu ay yaz tatilinde verdiğimiz kısa aradan sonra birçoğumuzun bu zamana kadar geçer, gider diye düşündüğü ve hayatlarımızı adeta bir kâbusa çeviren meşhur COVID-19 ile ilgili yazmayı planlıyordum. Ancak bu konuda yapmamız gerekenleri, almamız gereken önlemleri ve bunların getirdiği sorunları artık hepimizin çok net bildiğinin farkındayım. Resmi kayıtlara göre yaklaşık yedi aydır ülkemizde bulunan bu virüs çoğumuzun hayatını bir kâbusa çevirdi desem bence yeridir. Sadece fiziksel sağlığımız değil, düzenimiz, işlerimiz ve hatta ikili ilişkilerimizden tutun da psikolojimize kadar her şeyimiz bozuldu. Açıkçası ben artık güncel gelişmeleri takip etmek dışında bir müddet bu konuda yazmak ve okumak istemiyorum. Bu yüzden de bu yazımın konusunu farklı bir yöne çekme kararı aldım. Belki sizin de biraz olsun konudan uzaklaşmaya ve güncel yaşam olaylarına geri dönmeye ihtiyacınız vardır.
Uzun zamandır sosyal medyada özellikle hamile kaldıktan ve doğum yaptıktan sonra hayatlarındaki bu yeni ve özel süreçleri paylaşan hesaplara gözüm takılıyor. Bu hesaplardaki paylaşımlar genelde hamilelik ve sonrasındaki bebek-çocuk bakımı ve büyütme dönemlerinde anne ve babaların yaşadığı kişisel deneyimleri ve faydalandıkları ürünleri kapsıyor. Sosyal medya öyle kuvvetli bir mecra oldu ki artık çoğu anneler uzman doktorların önerilerinden önce diğer deneyimli annelerin paylaşımlarına ve bilgilerine başvuruyorlar. Yıllar önce yakın bir arkadaşımın emzirirken göğsünde oluşan şişlik ve ağrıya şahit olmuştum. Süt kanallarının tıkanmasının ciddi bir ağrıya ve sıkıntıya sebep olduğunu bildiğimden kendisine hemen doktorunu aramasını tavsiye ettiğimde bana ‘önce internetten bizim emziren anneler grubuna soracağım, onlar ne yapmış böyle bir durumda’ demişti. Aradan yıllar geçti, artık ben de bir anne adayıyım ancak konu hakkında ki fikrim değişmedi. Kişiye ve duruma özel tedavisi olabilecek olan, medikal bilgi ve acil müdahale gerektiren bir durumda ben önce konunun uzmanı kimse ona danışmayı doğru buluyorum. Tabi ki deneyimli anne paylaşımları çok önemli ve kıymetli… Hatta benimde zaman zaman onlara danıştığım pek çok konu oluyor ancak tıbbi bilgiye sahip olmak ve kendi deneyiminden değil de kişiye (hastaya) özel olan durumu değerlendirip buna özel bir tedavi planı oluşturmak bence farklı bir yetkinlik seviyesi gerektiriyor. Bence bebeğin ateşini düşürmeye çalışmak ile havuz kenarında giyilecek kaydırmaz patik önerisini danışırken bunların arasında ki önem sıralamasını iyi yapmak gerekiyor. Özünde her ailenin ve bebeğin dinamiği ve ihtiyaçları kendine özel olsa da tüm bebeklerin içinden geçtiği benzer dönemlerde yaşanan çok fazla ortak nokta olduğundan, annelerin ve babaların deneyimlerini paylaşmaları diğer anne ve babalar için hem çok büyük destek hem de çok değerli bilgi kaynağı oluşturuyor. Bir de gebelikten önce çalışan ancak bebek doğduktan sonra bebeğine bakma kararı alan ve iş hayatını bırakan annelerimiz var. Sosyal medyada ürün veya deneyim paylaşan bu annelerin yaptığı iş gerçekten emek isteyen, ciddi mesai harcanan bir iş. Takipçiler olarak baktığımızda eğer ilgimizi çekmiyorsa iki saniyede geçtiğimiz hikâye (story) paylaşımlarının altında ne kadar büyük emek olduğunu ancak deneyimlediğinizde anlıyorsunuz. Hem evinde çocuğunu büyütme kararı alan hem de çalışmayı ve üretmeyi özleyen anneler için bu meslek alanı muhteşem bir fırsat oluşturmakta. Hepsini gerçekten destekliyor ve tebrik ediyorum. Burada üzerinde durmak istediğim diğer bir nokta ise bu ailelerin ürün ve deneyim paylaşımı sırasında doğası gereği çocuklarının görsellerini ve videolarını çok fazla paylaşmalarına yönelik olacak. İnternete yüklediğimiz her resim ve videonun sonsuza kadar bulutların üzerinde erişilebilir olan hayali bir veri tabanı içinde kalacağını bilmenizi istiyorum. Bu bilgiye dayanarak, henüz yetişkin olmamış ve özelini paylaşırken izinlerini alamadığımız çocuklarımızın hayatlarını paylaşırken tüm aile adaylarının çocuğun mahrumiyetine saygı gösterme açısından hassas ve dikkatli olmalarını rica ediyorum. Birçoğunuzun bu uyarıma karşılık olarak ‘saçmalama, artık dijital çağda yaşıyoruz, herkesin özel hayatı zaten internette’ gibi yorumlar yaptığını duyar gibi oluyorum. Haklısınız, artık çoğumuz her anımızı dijital hayatta yaşadığımız, paylaştığımız ‘online’ bir hayat yaşıyoruz belki ama bu bize sadece kendi özel hayatımız ile ilgili paylaşımların kararını alabilme yetkisi veriyor bence. Bu yüzden arkadaşımız, eşimiz veya çocuğumuz ayrımlarına girmeden, paylaşım yapmadan önce küçük, büyük herkesin özeline saygı gösterilmesi gerektiğini şiddetle savunuyorum.
Hepinize yaratıcılığı bol, sağlıklı ve mutlu bir sonbahar dilerim.
Gönlünüzde ki tüm dileklerin gerçekleştiği bir yıl olsun…