Piyasalar her zaman geleceği fiyatlar. COVID döneminde yatırımcılar, bu dönemin sonrasında gözde olacak sektörlere yatırım yapmak için adeta yarış halinde. Dünya ekonomisinin kötü durumuna rağmen, önde gelen borsa endekslerinin performansı bunu kanıtlıyor. Peki, COVID’in etkileri hangi sektörlerde kalıcı olacak?
Aslında bu yazı, bir yönüyle de ‘pandemi sürecinin kazananları ve kaybedenleri’ yazısı olmaya aday. Geçtiğimiz aylarda yine burada yayımlanan ‘paylaşım ekonomisi’ isimli yazımda paylaşıma dayalı ekonominin salgından zarar gördüğünü paylaşım ekonomisi temelinde anlatmıştım. Elbette denge değişimi bundan ibaret değil.
Uzun vadeli kaybedenler: Ofis ve mağazalar
Geçtiğimiz yıl, salgın öncesinde dahi, ABD tarihinde depoların doluluk oranları tarihi zirvesine ulaşmıştı (boşluk oranı ilk defa yüzde 3’ün altına düşmüştü). Bunun yanında neredeyse haftada bir AVM kapanıyordu ya da şekil değiştiriyordu. İnternet üzerinden alışveriş yani e-ticaret zaten AVM’lerin üzerine bir gölge gibi çökmüştü. Şimdi salgın nedeniyle, e-ticaret geleneksel perakendeye son öldürücü darbeyi vurdu. Bu süreçle zaten yoğun şekilde internet üzerinden alışveriş yapan kitle tamamen internet alışverişine dönerken, bugüne kadar çeşitli sebeplerle bundan uzak kalmış olanlar da internet üzerinden alışveriş yapmaya tabiri caizse ‘alıştı’. Bu sebeple bugün itibariyle COVID-19 salgını sona erse dahi, artık geleneksel perakendecilerin toparlanması ve eski gücüne ulaşması neredeyse imkansız. Şahsen ben klasik perakende sektörünün, nüfusun çok yoğun olduğu ve günlük yoldan geçen insan sayısının çok fazla olduğu bölgeler haricinde tamamen biteceğini varsayıyorum. Göstermelik showroom’lar, spesifik mağazalar ve bahsettiğim aşırı yoğun lokasyonlar haricinde klasik mağazacılığın ölmek üzere olduğunu söyleyebiliriz. Elbette bu ticari mülklerin fiyatlarına da ciddi etki yaratacaktır. 2030 yılında son 15 yıldaki ikamet amaçlı gayrimenkullerle, ticari gayrimenkullerin fiyatlarının gelişimine baktığımızda muhtemelen ikamet amaçlı gayrimenkuller lehine bir grafikle karşılaşacağız.
Kaybeden gayrimenkuller ayağının diğer bacağında elbette ofisler var. Evden çalışmanın korona pandemisi bitse bile artık belli oranda devamlılık kazandığını herkes konuşuyor. Bana göre pandemi, birçok şirkete evden çalışabilmenin çok ötesinde başka vizyonlar da kattı. Bırakın evden çalışmayı, korona virüs yıllardır en çok tartışılan konulardan biri olan “Malın serbest dolaşımının ardından emeğin serbest dolaşımı mümkün mü?” sorusunun cevabına yeni bir boyut kattı. Şirketler çalışanlarının ofiste olmamalarının o kadar büyük sorun olmadığını, hatta avantaj olduğunu anladıkları gibi, bununla yetinmeyip çalışanlarının bir kısmının aynı ülkede olmasına bile gerek kalmadığını fart ettiler. Önümüzdeki yıllarda Hintli yazılımcıları kendi evlerinden Avrupa’daki bir şirketin IT departmanını yönetiyorken görürsem, asla şaşırmayacağım. Pandeminin emeğin kullanılış yönteminde yarattığı değişiklik başka bir yazının konusu olsun ama bundan en olumsuz etkilenecek sektör elbette ofis sektörü olacak. Şimdiden global şirketlerin büyük kısmı bile ofislerini küçülttü. Özellikle İstanbul’da, pandemi öncesinde dahi çok büyük bir arz fazlalığı olan ofis sektöründe uzun yıllar toparlanma olacağını pek düşünmüyorum. Rakamlara bakarsak, Türkiye ekonomisinin 8-10 yıllık bir büyüme periyodunu kaldıracak kadar ofisi halen mevcut.
Kısa vadeli kaybedenler: Havayolu şirketleri ve turizm
Turizm ve havayolu şirketleri ise kısa vadeli kaybedenler. Yukarıda bahsettiğim sektörlere göre oldukça şanslılar. Çünkü pandemi sona erdiği anda, çok hızlı bir toparlanma seyredecekler. İnsanlar pandemi bitse dahi evden çalışmaya devam edecekler ancak artık ertelediği tatillerini birer birer yapmaya başlayacaklar. Çok büyük bir ihtimalle, pandemi sonrası ilk Kuzey yarımküre yazında turizm patlaması yaşanacak. Ancak özellikle havayolu şirketleri bu dönemde oldukça zarar gördü. Bilançolarını toparlamaları muhtemelen 2-3 seneyi bulacaktır. Fakat ne olursa olsun, küresel yatırımcılar da elbette havayolu taşımacılığının asla bitmeyeceğini bildikleri için (en azından birileri ışınlanmayı bulana kadar) krizin biteceği zamanı tahmin etmeye çalışıp ‘ucuzdan’ havayolu hissesi almaya çalışabilirler. Bu sebeple, havayolunda dip neresi bilemeyiz ama, birilerinin dibi aradıklarına emin olabilirsiniz.
Kısa vadeli kazananlar: Kimyasallar
Bu kısmı çok kısa tutmak istiyorum çünkü klişe konulara girme niyetinde değilim. Elbette kolonyacılar güzel bir dönem geçiriyorlar tıpkı maskeciler gibi. Fakat bu dönemin de geçici olduğunu unutmamakta fayda var. Bu sektörlerde durumdan çok olumlu yararlanan şirketlerin, bu durumu uzun vadeye yayıp yayamayacaklarını anlamak için bu paraları nereye harcadıklarına bakmak gerekiyor.
Uzun vadeli kazananlar: Dijital olan her şey
Korona virüsün sağladığı nadir güzelliklerden biri, dijitalin geldiği noktayı herkesin görmesini sağlamaktı. Oyun endüstrisinden tutun, hayatı kolaylaştıracak (iş ve özel hayat ikisi birlikte) her türlü yazılım sağlayıcısı bu dönemde en az 3-4 yıllık yol kat etti. İnternet üzerinde online dükkan sahipleri, dijital marketing firmaları, bu işlerde belli bir birikime sahip danışmanlar diye sayarak örnekleri artırabiliriz. Yaptığı iş bir şekilde djitale dokunan herkes, bu işten oldukça kârlı çıktı. Zaten ölmekte olan basılı yayının dijitale geçişini hızlandırdı. Özetle dijital lehine olan her ne varsa, hızlandı ve büyüdü. Bankaların dijitalleşme bölümleri artık daha değerli, şubelerden sorumlu müdürler artık biraz daha arka planda. Zaten pandemi öncesi bile dengeler dijitalin lehine çok fazla değişmişti.
Sevgili dostlar, pandemi bize yeni şeyler getirdi, bazı sektörlerin yok oluşunu hızlandırdı bazılarınınsa dünyayı ele geçirişini. COVID sonrası yeni dünyayı tek bir kelime ile tanımlayacak olsaydım, cevabım dijitalizm olurdu.